9. Episode

120 9 12
                                    

Ben gelldim bırremınlarr 🤩😝

Nabiosunuzz bakalımmm??

_________9

"Beni gerçekten seviyor musunuz?"

Evet. Ağzımı açtığımda, günlerdir aklımda dolanan soruyu; cevabını öğrenmek üzere sormuştum.

Aklım, bu koca adamın benden hoşlanabileceğine inanmıyordu.

Hadi ama! kim olsa benim gibi düşünürdü. Çünkü o normal bir adam değildi. O bir mafya efendisiydi ve aynı zamanda tecrübeli bir adamdı.

Ben ise, anne babası dahi; onu bir şekilde yetimhaneye veren aptal veledin tekiydim. Evet birşekilde çünkü, anne babamın kim olduğunu; öldülerse nasıl öldüklerini ve yaşıyorlarsa nerede olduklarını bilmiyordum.

Tek bildiğim şey o yetimhaneydi. Yetimhanenin ilgili kişileri dahi benim ailem hakkında en ufak bir bilgiye sahip değildi. Öyleyse ben ne yapabilirdim ki?

Tanrıya sığınıp dua etmekten başka bir yol bulamamıştım hiçbir zaman. Bazen sadece tanrıya dua etmekte yetmiyordu işte. İlla ki birilerine muhtaç oluyordunuz, gerek arkadaşlarınıza, gerek yurt görevlilerine.

Ve ben muhtaçlık duygusundan nefret ediyordum. Hiçbir zaman muhtaç olmak istemiyordum. Ne olursa olsun.

Ama olmuştum. Ben Bay Kim'e muhtaç olmuştum. O gün, o soğuk depoda Bay Kim'e "lütfen beni buradan kurtarın" demiştim. Demek zorundaydım.

Tanrıya ne kadar dua edersem edeyim bana yardım etmemişti. Ve ben yardımı  bir mafya efendisinde aramıştım. Belki de tanrı duamı Bay Kim'i bana yollayarak kabul etmişti.

Sahiden eğer o gün Bay Kim gelmeseydi... olacakları düşünmek dahi istemiyorum. Hayatım gerçek anlamda bir çöplüğe dönebilirdi. Yaşadığım acımasız anılar zihnimde canlanırken, buna bir son vermeye karar verdim.

Keşke zihnimiz bedenimizin korkuyla karşıladığı anıları silseydi diye düşündüm.

"Sevmiyorum dersem inanacak mısın?"

Koyu kahveleri, siyah boncuklarımda; bir oraya, bir buraya geziniyordu.

Yutkundum. İnanacak mıydım? Bana bu kadar derin bakan bir adama nasıl inanabilirdim ki? O sadece gözlerime bakmıyordu; sanki ruhuma, asıl benliğime bakıyordu.

Ellerimi göğüslerinden boynuna doğru kaydırdım. O hala daha istifini bozmadan; cevap beklediğini söylemek istermiş gibi gözlerime bakıyordu. Şuan çok daha rahat bir pozisyondaydım.

Belki de benimle sadece oynuyordu. Ama ben oyun bozan bir çocuktum.

"İnanmalı mıyım?"

İkimizde bir cevap veremiyorduk. Sadece sorularımızı sunuyorduk.

Ellerini duvardan çekip nazik bir dokunuşla belime yerleştirdi. Ve belimdeki elleriyle bedenimi kendisine daha da yaklaştırdı. Kalbim bu yakınlıktan hoşlanmamıştı, bu temasa hazır değildi.

Ben heyecan ve o garip mide hissiyatı ile ne cevap vereceğini bekliyordum. Ne olacaksa hemen olsun ve bitsin istedim.

Dudaklarımın üzerinde iki çift et parçasını hissedinceye kadar aklım karışıktı.

Dudakları yoğun bir arzu ile dudaklarımı emerken faha fazla tepkisiz kalmak isemedim. Dolgun ve biçimli dudaklarını emmeye başladım.

Ben karşılık vermeye başladığım an geri çekildi.

"Demek ki en başından bunu yapmam gerekiyormuş" dedi ve dudağının kenarı ahenkle yukarıya doğru kıvrıldı.

"Ne?"

"Odaya geldiğimden beri birbirimize aynı soruyu türetip sorduk güzelim. En başından bunu yapsaydım, karşılık vermenle sorunun cevabını almış olurduk."

Zihnimi okumuştu. Gerçekten şaşırtıcı bir adamdı. Ve bu beni inanılmaz etkiliyordu.

Ayak uçlarıma yükseldim ve dudaklarını öpmeye çalıştım. Evet çalıştım, çünkü cidden uzundu ve bu her ne kadar ayaklarımı kaldırsam da ona yetişmeme yardımcı olmuyordu.

Yetişemediğimi anladı ve sessiz bir gülüş bıraktı. Belimde olan elleriyle beni hafifçe yukarıya kaldırdı. Boynunda duran iki elimi de yanaklarına koydum ve dudağına kısa ama sert bir öpücük bıraktım. Ve geri çekildim. Oda beni aşağıya indirdi.

"Hazinem olmak ister misin Jeon"

'Hazinem'. Değerlim olmak ister misin diyordu. Yani beni değerli görüyordu. Görmüştü değil mi? Evet. Beni değerli görmüştü. Bu koca gördüğüm adam, değerlisi olmamı istiyordu.

Kendimi daha önce hiç hissetmediğim bir duygunun içinde buldum. 'Değerli  olmak'. Yetimhane de bir çocuk vardı; kitap okumayı ve kitaplarını çok seviyordu. Kitaplarına çok değer veriyordu. Hatta kitaplarına zarar  gelmemesi için onları kimsenin olmadığı yerlerde okuyordu. Böylelikle kimse kitaplarını görmüyor ve ondan ödünç olarak istemiyordu.

Bende Bay Kim için böyle mi olacaktım?

Anın etkisiyle, az önce öptüğüm adama şuan sıkıca sarılıyordum. Bu benim için evet demekti.

"Hazineniz olmak için yeterli miyim bilmiyorum Bay Kim. Sadece içtenlikle sarıldığinız bir çocuk olmak istiyorum."

___________9

😳 wat dı heelll broo!!

Sonunda bir bölüm daha bitti gacimsular 😉😜

OY VE YORUM 🐴INN!!!

strengle kalın seksi🦏 kalınnn!! 💋

ı was alone | tk'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin