Lilith

263 21 23
                                    

Sıradan bir gündü. Her zamanki gibi hazırlanmış yemek sofrasına iniyordum. Daha aşağı kata bir adım atmıştım ki kapı çaldı. İçeridekilere seslendim;
"Ben baktım."
Yavaşça kapıya yaklaştım ve kapıyı araladım.
"Kimsi-"
karşımdaki sahne ile gözlerime inanamadım. Lilith karşımda duruyordu. Bana sırıtarak baktı. "Lilith?"
Hâlâ inanamıyordum. Bunca zaman sonra neden? Elini yavaşça beline götürdü ve oradan bir silah çıkardı. Gözlerim doldu. Her nerede ise oradan buraya kadar beni öldürmek için mi gelmişti?
"B-bunu neden yapıyorsun?" duraksadım, konuşamıyordum.
"Bizi terk ettikten sonra seni bulabilseydim..."
dedim.
"Sana olan ve aslada bitmeyecek olan aşkımı sana tekrar açıklardım. Sana ikinci bir şan-"
Gözlerini devirip konuşmamı böldü. "Seni sevseydim ayrılmazdım aptal. Kızımı ver ve yürü git."
"Charlie mi?! Buraya benim kafama silah dayayıp Charlie'yi istemeye mi geldin?! İğrençsin Lilith!"
Charlie ve diğerleri bağırdığımı duyup 'ne oluyor?' diye bakmaya gelmişlerdi. Charlie bizi bu halde görmemeli. Ne yaşayacağını ben bile düşünemiyorum. Lilith'in sesi duyuldu,
"Charlie hadi gel gidiyoruz."
"Kızı bırak burada çok daha mutlu!" "Yeter! O kızı bana ver yoksa sen bir daha kızını göremeyeceksin!" Gözümden bir damla yaş aktığını hissettim. Onu bırakamazdım. "Madem kızı vermiyorsun bende onun cesetini götürürüm."
O sözü söylediği anda gözüm döndü... Bir anda silahını tutup onunu kafasına dayadım. Herkes şaşkınlık içinde bize bakıyordu.
"Artık saçma oyunun bittiyse kızı ver. Beni asla vuramazsın!"
Aniden tetiği çektim. Son cümlesi bu olmuştu, 'Beni asla vuramazsın!' Lilith kanlar içinde yere düşerken herkes bana bakıyordu. Ne yaptım lan ben? Charlie ağlamamak için zor duruyordu. Diğerleri ise yaptığım şey karşısında şok içinde bakıyordu. Bir anlığınada olsa o silahı kendi kafama dayayıp kendimi vurmak istedim. Charlie yavaşça yanıma yaklaştı. Bana sarıldı.
"Sıkıntı yok baba. Yalnızca kendini savundun..."
Bunu derken elimdeki silahı alıp fırlattı. Gözlerim doldu yaptığım şeyin farkına yeni varabiliyordum. Ben Lilith'i öldürdüm! Ben bir katilim! Arkadan Alastor geldi. Elini omzuma koyup fısıldadı,
"Arama hoş geldin."
Elini omzumdan çekip ceseti taşıdı.
"Nereye gidiyorsun?"
"Olaya kaza süsü vericem."
Demin ne demek istemişti? 'Arama hoş geldin.' ne demek?
"Baba git biraz dinlen."
Charlie'nin sözü ile düşüncelerimden sıyrıldım. Dediği gibi yatak odama gittim. Kendim yatağa attım. Kahretsin ben bunu neden yaptım?

~~~~~~~~~~~~~~~}|{~~~~~~~~~~~~~~~

Düşünceler içinde uyuya kalmışım. O olay aklımda defalarca tekrarladı. Gözlerim açtığımda saat gecenin 3'üydü. Herkesin yattığını düşünerek bara gidip biraz içip kafa dağıtmaya karar verdim. Yolda Alastor ile karşılaştım. Yüzünden asla eksik olmayan sırıtmasıyla odasına gidiyordu. Bara ulaştığımda Husk her zamanki gibi oradaydı. Yanına oturup eline ilk gelen şişeyi içmeye başladım.
"Hey, yavaş. Sen hayatında kaç kere içki içtin? Bu kadar hızlı içersen ölüp gidersin."
Haklıydı hayatımda 5-6 kere bir bardak içmişliğim var. Bu kadar hızlı içersem kendimi öldürücem ve Charlie...bir anda aklıma Alastor'un dediği şey takıldı.
"Husk belki biliyorsundur, Lilith'i vurduktan sonra Alastor bana 'Arama hoş geldin' dedi. Ne demek istiyor olabilir?"
"Muhtemel kendi babasını öldürdüğü içindir."
"Ne! O yüzden mi cehennemde?"
"Evet tamda o yüzden"
Daha yavaş içsemde o şişeyi bitirmeye niyetliydim. Omuz silktim
"Eh, ondan beklenmeyecek hareket değil."
Bir süre daha Husk ile içtikten sonra yeni bir şişe alıp odama geçtim. Yine içmeye başladım. 2. şişenin dibine ulaşmıştım ki sabah olmak üzere olduğunu fark ettim.
Charlie ve diğerleri ile muhatap olmak istemiyordum şişeyi komidininin üzerine koyup yattım. İçkinin verdiği sarhoşlukla yatakta sızıp kalmışım.

~~~~~~~~~~~~~~~}|{~~~~~~~~~~~~~~~

Saatler sonra uyandığımda akşam olmuştu. Hâlâ Charlie'nin yüzüne nasıl bakacağımı bilmiyordum. Soğuk bir duş almaya karar verdim. Duşa girmek belki beni birazcıkda olsa rahatlatabilirdi. Duştan sonra üstüme en rahat kıtafetlerimi üstüme geçirip elime geçen ilk kitabı okumaya başladım. Evdekilerin dikkatini çekmemek için aşırı yavaş ve sakin davranmaya çalışıyordum. Ama kafamdaki düşünceler benim katil olduğumu yüzüme vurup duruyordu. Kafamdaki sesler git gide Charlie ve diğerlerinin sesine benzemeye başladı. Kafamdaki sesler bana acı vermeye başladı. İstemsizce gözümden bir yaş süzüldü.
"Sakin ol Luci sen sadece kendini korudun..."
Diye mırıldandım kendi kendime. Aniden Charlie kafamın içinde bana bakarak sinirli bir şekilde bağırdı;
"Sen katilsin! Karını öldürdün! Annemi öldürdün!"
Artık dayanılmaz hale gelmişti. Kafadaki sesler bağırıyorlardı. Gözlerimden yaşlar süzülürken aklıma Alastor geldi. O yaptığı şeye rağmen nasıl bu kadar sakindi? Hiç üzülmüyor muydu? Sırrı neydi? Bunu ona sormaktan başka çarem yoktu. Kafam allak bullakdı. Seslerin sonu yoktu. Beni suçlu hissettirmeye devam edeceklerdi. Ona sormak zorundaydım. Koridordan kimsenin geçmediğinine emin olduğum zaman Alastor'un odasına yaklaştım. Tanrım ne yapıyorum ben ona ne soracaktım ki. 'Babanı öldürmene rağmen nasıl böyle sakinsin?' mi diyecektim. Hadi ama saçmalama. Ben bunları düşünürken bir anda kapı açıldı. Kahretsin!
"Lucifer? Kapımın önünde tam olarak ne yapıyorsun?"
"Şey içeride konuşsak..."
Kapının önünden çekilip bana eliyle yatağı gösterdi. Aklımdaki saçma sesler biraz olsun azalmışlardı. Yavaşça yatağa oturdum. Kapıyı kapatıp yanıma geçti.
"Tamam şimdi ne olduğunu söyleyecek misin?"
"Şey... Şöyleki Husk dün bana senin babanı öldürdüğünü söyledi..."
Ciddiyetle beni dinliyordu.
"Evet şimdi bana bunu yapıp yapmadığımı mı sormaya geldin?"
"Hayır, bu olayı aklından nasıl çıkardığını sormaya geldim."
"Sanki birileri sana katilsin diye bağırıyor değil mi?"
"Nerden anladın?"
"Aynısını bende yaşadım. Berbat bir his. Ben o pisliği annemi öldürdüğü için öldürdüm. İçim rahat. Sen kızını korumak için öldürdün fark ne?"
Kalbimin sızladığını hissettim kendim yatağa attım ve tavanı izlemeye başladım. Kafasını görüş açıma soktu. Artık onun yüzünü inceliyordum.
"Artık odamdan çıkacak mısın?"
Dudağımı ısırdım. Doğru ya onun odasındaydım. Kafasını çekti bende hemen ardından ayağa kalktım. Yüzüne bile bakamadım. Teşekkür edip odama kaçtım.
"Ouch salak mıyım neyim? Resmen odasında kendi odamdaymış gibi davrandım."
diye mırıldandım. Alastor'un dediklerini düşündüm. Haklıydı, onu öldürdüm çünkü kızımı istiyordu. Bir dakika ya o cesetini bile istemişti. Charlie'de ne var ki?
"Baba?"
Charlie aniden odaya dalınca tedirgin oldum. Düşüncelerim beni iyice korkutmaya başladı. Bu kızda ne var?
"Efendim Charlie."
"Sence annem benim ölüm ile ne yapacak olabilir?"
"Seninde mi aklına takıldı."
"Malesef..."
"Hadi şimdi uyu sonra düşünürüz. Tamam mı?"
Charlie başını sallayıp odasına yürüdü. Artık uyumak zorundayım...

~~~~~~~~~~~~~~~}|{~~~~~~~~~~~~~~~
Daha ilk bölüm olduğu için ship hakkında sahne yoktu. Kusura bakmayın daha sonraki bölümlerde ilerlemeyi düşünüyorum.

AŞK GERÇEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin