Sabah artık herşeyin yavaş yavaş normalleşmesini dileyerek uyandım. Dün Alastor ile yaşadığım şey zaten yeterince garipti. Bari oteldeki diğer kişiler bunu hissettirmesinler. Yataktan kalkıp soğuk bir duş almaya karar verdim. Üstümdekileri çıkarıp hemen suya girdim. Soğuk su gerçekten bana iyi geliyor. Duştan çıkıp bornozumu giydim. Tam kapıya doğru yöneliyorum ki aynada kendimi gördüm. Bir anda gözlerim doldu. Ben kimim? Aynaya baktığımda kendi yüzümü değil karısını öldüren saçmada olsa bir ihtimal radyo şeytanına aşık olan bir aşşağılığı görüyorum. Ama ben bu değilim. Ben Lucifer'ım. Karısını seven, onu koruyan ve babasına cennetten atılmasın diye yalvaran biriydim. Ben bu değildim... Gözümden bir damla yaş süzüldü. Dışarıdan Charlie'nis sesi geldi.
"Baba kahvaltıya gelicek misin?"
diye sordu.
"Geliyorum."
dedim. Gözümdeki yaşları sildim ve hemen giyinip çıktım. Kahvaltı için aşağı inerken birden ayağım kaydı. Kahretsin şimdi hiç sırası değildi. Arkadan Alastor'un gülme sesi geldi. Her zaman gülümserdi ama nadiren gerçekten gülerdi. Doğrulup arkama baktım.
"Ciddi olamazsın! Ayda yılda bir kere gülüyorsun, onda da benim düşmeme mi güldün?"
diye sordum sinirle.
"Ne yapabilirdim ki yürürken bir anda yere kapaklandın."
dedi gülme ile karışık. Biraz haklı tabi. O düşse *ki bu neredeyse imkansız* gülmekten ölürdüm. Ama neyse onunla daha fazla muhatap olmak istemiyordum. Dün geceden sonra onun yüzünü bile görmek istemiyordum. Onun güzel yüzü... Lan! Güzel mi?! Aslında standartlara göre oldukça yakışıklıydı. Ama bu ona aşık olacağın anlamına gelmez Lucifer. Dün geceden sonra kafayı yedim herhalde. Aşık olmak gibi saçma şeylere kendini pek inandırma çünkü bu asla olmayacak. Yüzüne bile bakmadan onunla birlikte aşşağı indim. İçeri girdiğimizde gözüm Charlie'yi aradı. Onunla göz teması kurdum. Bana endişeli bir şekilde bakıyordu. Ama endişelenmene gerek yoktu. Bunu ona kanıtlamak ister esine gülümsedim. O da gülümseyip yemeğe geri döndü. Bende masada yerimi almıştım. Alastor ile karşı karşıya oturmuştuk. Yemeğimi yerken bu sefer sessizlik olmadığını aklımdaki seslerin durunlaştığını hissettim. Arada Alastor'a 'Acaba bana bakıyor mu?' diye kaçamak bakışlar atıyordum. Derken bir anda gözlerimiz buluştu kızardığımı hissettim. Kalp atış hızım hızlandı. Dudağımı ısırıp gözümü kaçırdım. Kahretsin ben nasıl bir şeyin içine düştüm böyle. Yemekten sonra odama çıktım. Bu konuya bir çözüm bulmalıyım. Ona aşık olamam. Bu kadar yüzsüz olamam. Bir anda kapının altından bir not geldi. Bu neydi şimdi. Hemen notu aldım. Notta 'Bana kaçamak bakışlar atmak zorunda değilsin.' yazıyordu. Hadi ama Alastor. Ne bekliyorsun? Diyerlerinin sana 'Alastor'a aşığım.' der gibi bakarken sessiz kalmasını mı? Bu adam beni delirtecek. Her şekilde çok saçma. Gözümü devirip notu bir köşeye bıraktım. Birden bir not daha geldi. Bu sefer notu alıp yanına gittim. Kapının köşesinden kafamı uzatıp ona sordum.
"Böyle notlarla mı konuşmaya devam edeceğiz?"
Bana gülümseyip kafasıyla yatağı gösterdi. Yavaşça yatağa oturdum. Bu sefer kendime hakim olmalıydım. Yine saçma sapan kendimi yatağa atmayacaktım.
"Ne yazdığını okumayacak mısın?"
diye sordu demin yolladığı nota bakarak. Açıp sesimi alçak tutarak okudum.
"Kimsenin sessiz kalmasına da gerek yok. İstiyorsan bakmak senin hakkın."
Ojuduktan sonra yüzüne şaşkın ördek yavrusu gibi bakakaldım. Ciddi mi düşünüyordu? Yoksa benle dalga mı geçiyordu. O kararsızlığın içindeyken bir anda ağzından iki çift laf döküldü
"Seni seviyorum."
Kahretsin! Ne diyordu bu? Bir ana da sarıldığımı hissettim. Gözlerimi açtığımda herkes bana sırıtarak bakıyordu.
"Ben buraya nasıl geldim?"
dedim. Angel bir anda gülmeye başladı. Ne olmuştu ki? Sonra bir anda herşeyin farkına vardım. Göz bebeklerim büyüdü. O an şaşkın ördek yavrusu gibi durduğuma emindim. Ben hiç buradan kalmamıştım. Hiç odama gitmemiştim. En kötüsü de Alastor bana hiç 'seni seviyorum.' dememişti... Uyuya kalmıştım. O yüzden herkes bana bakıyordu. Kahretsin o bile bana bakıyordu. Gözlerimiz buluşunca gözlerimi kaçırdım. Aynısı oluyordu. Yoksa buda bir rüya mıydı? Aklım karma karışıktı.
"Hey! Küçük kral, iyi misin?"
Ellerim titremeye başladı. Stresten panik atak geçiriyordum. Bu en son olduğunda Lilith ayrılmıştı ve işler aşırı yoğundu. Bu an bile onu hatırlamak zorunda mıydım? Bayılmam an meselesiydi. Gözlerim Alastor'a kaydı. Başım dönmeye başladığımdan beri hiçde iyi değildim. Gözlerim kapanmaya yüz tutmuşken, gözlerimi bir şekilde onun gözlerine kenetlemiştim. Bir anda gölge formuna döndü ve yanıma geldi. Kafamı zar zor tutarken elini çeneme koyup yüzüne bakmamı sağladı. Kahretsin! Ne yapıyordu bu? Ne olacağını o kadar çok merak ediyordum ki, gözlerimin geriye gidip bayılmamak için resmen kendimle savaşıyordum. Kalp atış hızım arttı ama rahatlıyordum. Ne yapıyordu lan bu adam? Nasıl beni rahatlatıyor hemde kalp atış hızımı 2 katına çıkartıyordu? Bir anda gözlerim doldu saçma şekilde bana Lilith'i hatırlattı. Daha fazla dayanamadım ve ona sarılıp ağlamaya başladım. Alastor ve herkes bana bakıyordu. Alastor istemiyormuş gibi ellerini havaya kaldırınca kendimi çekmeye yeltendim. Ama bir anda bir elini saçımda hissettim. Diğer eli de belimi sarınca bana sarıldığını anladım. Duygulandığımı hissettim. Alastor böyle bir şeytan değildi. Onu ben bu hale getirdim.
"Hadi artık seni odana götürelim."
dedi ve beni kucağına aldı. Angel Charlie'ye bizim hakkımızda bir şey söylediğinde ben boynuzlarımı çıkardım Alastor ise kafasını çevirip radyo yüzünü yaptı. Bunu gören Angel bir anda Charlie'den uzaklaştı. Burada iyi dedikodumuzun döneceği kesindi ama olsun. O telefonundan fotoğraf çekmesin yeter. Onun kucağında odama doğru ilerlerken demin düştüğüm yerden geçiyorduk. Oradan buraya nasıl gelmiştik? Bunu anlamaya çalışıyordum. En son bana deliler gibi gülüyordu. Şimdi beni kucağına almış odama götürüyor. Odama geldiğimizde beni yatağa bıraktı ve kapıyı kapatıp odadan gitti. Fazla hızlıydı. En azından ne olduğunu sormasını beklerdim. Ama onun bile kafasının karma karışık olduğuna emindim. Yani herhangi biri önce bana rüyasında 'Seni seviyorum.' diyecek ve hatta rüyasında öpüşeceğiz. Ardından o kişi sana sarılıp ağlayacak! Ben muhtemelen orada kalakalırdım. Ben şoktan çıkana kadar o üç kere daha panik atak geçirirdi. Keşke biraz daha dursaydı... Ona yaptığım saçma salak şeyler yüzünden bir özür borçluydum. Hatta milyonlarca özür borcum var çünkü basit bir şey yapmadım ki. Diğer olayı da bilen biri benim ona sırılsıklam aşık olduğumu düşünürdü. Ama benim şu an duygularım çok karışık. Karınızı öldürmenin çok kolay göründüğünü biliyorum. Ama yıllarca onun hasretini çektikten sonra öldürdüğüm için sindirmesi biraz daha zorlaşıyor.
Uyku düzenim altüst olmuştu ama hâlâ nasıl vakit geçirebileceğim bilmiyordum. Gece yatmak istesemde bu imkansızdı. O kadar vakti nasıl harcayacaktım ki? Geçen gün aldığım kitabı okumaya çalışıyordum ki bir anda kitabın içinde bir kağıt düştü. Kitabın kapağına baktığımda Lilith'in kitaplarından biri olduğunu fark ettim. Kağıdı yavaşça açtım. İçindekileri okuduğum anda şok içinde kaldım. Bu gerçek olabilir mi?~~~~~~~~~~~~~~~}|{~~~~~~~~~~~~~~~
Baya pisliklik yaptım ama kusura bakmayın. Ayrıca baya beklettiğim için özür dilerim önce bölüm silindi ve sonra uygulama kafasına göre paylaştı sonra da kayıdetmeyi unuttuğum için bölüm ikinci defa silindi. Yani bu bölümü paylaşacağım diye resmen uygulama ile cebelleştim. O yüzden bir yıldızı çok görmeyin. Seviliyorsunuz...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK GERÇEK
FanfictionLucifer'ın ani bir şekilde çektiği acılar onu ölüme sürüklerken ona yara bandı olmaya çalışan alastor'un hikayesi... Öncelikle öpüşme vb. olucak ama Smut olmayacak. Bunun nedeni beni yazarken ve okurken rahatsız etmesi. O yüzden smut yok bilginize...