Tayvan Çin'e karşı başımsızlık ilan ederken çıkan iç savaşlardan dolayı bir çok aile komşu ülkelere göç etmişti, Chou ailesi de o ailelerden biriydi. Chou ailesi Kore'ye geldiklerinde dağılmışlardı. Her aile ferdi başka bir yere gelmişti. Seoul'da sadece Tzuyu'nin annesi ve ananesi kalmıştı. Dedesi savaşta ölmüştü. Birlikte geleneksel Tayvan yemekleri restoranı açmışlardı. Her şey çok güzel gidiyordu ta ki restoranın müşterileri azalana kadar. Açtıkları ilk zamanlar bir sürü müşterileri olmuş ve yemekleri çok beğenilmişti.
Restoran açıldıktan 2 yıl geçmeden ananesi kansere yakalanmış ve kısa süre sonra da hastaneye kaldırırdı. Annesi ne kadar çabalasa da yemekler eskisi gibi olmamıştı Korecesi de hâlâ gelişmekteydi. Dükkan ilk açıldığından beri neredeyse hergün gelen bir müşterileri vardı. Her geldiğinde aynı yemeği yer ve ücreti öderken ona iltifat eder giderdi. Tzuyu'nin annesi adamdan hoşlanmaya başlamıştı. Neden veya nasıl bilmiyordu, o hiç tanımadığı adamın hiç kimseden duymadığı o iltifatlarına aşık olmuştu. Başlarda gerçekten adama aşık olduğunu düşünmüştü ama aslında o sevilmeyi sevmişti.
Kısa sürede nişanlanmışlardı, evlenmek için reşit olmasını bekliyordu. Annesinin vefatından sonra çok iyi gelmişti. Dükkanın dekorasyonunu değiştirmeye karar vermişlerdi o sırada annesinin tarif defterini buldu. Aslında çok belli bir yerdeymiş nasıl akıl edememiş hâlâ anlayamıyordu. Yemekleri o tarifler ile yapmaya başladıktan sonra müşterileri artmıştı. Adam yoğun bir ısrar üzerine dükkanı kendi üstüne yaptırmıştı. Daha reşit olmadığı için dükkanın bir sahibi yok gibi gözüküyordu hatta bu yüzden dükkan neredeyse satılığa çıkıyordu. Adam avukata para vermişti üstüne almak için. Kadın bunu aşk sanmıştı, adamın gerçek niyetinin farkında değildi.
Kadın, 14 yaşında sıcacık yatağından çıkmış ve kaçak şekilde göç etmişti. Aile bağları zaten sıkı değilken şimdi iyice kopmuştu. Babasını pek sevmezdi ama savaşta gözlerinin önünde ölmesi onu derinden sarsmıştı. Adamın gözünde kadın sadece para için açık hedefti. Şimdi asıl hedefi ola dükkanı ele geçirmişti ve kadına siktiri çekebilirdi. Planındaki gibi kadına siktiri çekmişti.
Kore'de eğer reşit olmayan amı olan bir canlı ve para kazanmak istiyorsanız bunun en kolay yolu fuhuştur. Bir barla veya motel ile anlaşır geceleri iğrenç zengin züppe erkeklerin ağız kokusunu çekmeniz gerekirdi. Ve bu iğrençliğe katlanırken her şeyden çok memnun gibi görünmeniz gerekir. Bu duruma düştüğü için kendinden nefret ediyordu ama yapabileceği bir şey yoktu.
16 yaşındayken babasız bir bebek getirdi dünyaya. Doğururken çalıştığı yer ile anlaşmış ve doğurmuştu. Anlaşmaya göre kızı da burda çalışacaktı. Tzuyu daha 6 yaşına daha yeni girmişken motelde tuvaletini yapmak için resepsiyon masasının altından çıktı. Geceleri erkekler geldiği için müdür kadın orda kalmasını ve kimse ile konuşmamasını söylerdi. O gece Tzuyu'nin tuvaleti çok gelmişti ve yapacağı bir şey kalmamıştı. Mecburen oranın altından çıkmışı şansına o gün de cumartesini pazara bağlayan geceydi. O gece normalden daha fazla müşteri olurdu. Tuvaletten çıkıp yerine girerken bir anda tanımadığı bir adam onu kolundan çekti. Onu motel odalarından birine götürdü.
Tzuyu'yi yatağa oturtup önünde diz çöktü. Gerçekten ilgili gelmişti adam ona, büyük ihtimalle şu zamana kadar ilgi görmediğindendir. Annesi onu doğurmaktan başka bir şey yapmamıştı. Tzuyu cevap vermeyince adam bir şey dememiş ama elleri onun bacağını okşamaya başlamıştı. Tzuyu o gün pantalon yerine şort giyindiği için kendinden nefret etmişti. Adam Tzuyu'nun şortunu çıkarmıştı ve alt kısmında sadece iç çamaşırı kalmasını sağlamıştı. Tzuyu kendini kusmak üzere gibi hissediyordu. Tzuyu'nin gözleri etrafta gezindi. Her odaya alkol, bardak, meyve tabağı falan bırakırdı. Düşündüğü gibi odada da alkol ve bardağı vardı. Tzuyu yerinden kalıp viski şişesini ve bardağı aldı. Dikkatlice bardağa alkolü doldurdu. Adam içerken bir anda şişe ile kafasına vurdu. Adam sersemleyip yere düşmüştü, Tzuyu elinde kalan kısmı adamın kalbinin olduğu kısma saplayıp çıkarmıştı bir kaç kez. Ardından adamın ölemden önce erekte olan penisine sapladı. Şişeyi penisinin ütünde bırakıp şortunu aldı yerden. Şortunu giyinip çıktı hiç kimse neden onun üstünde kan olduğunu sormadı motelden giderken de nereye demediler.
Tzuyu yürüyerek gitti bir yerlere. Öyle yürürken simsiyah giyinmiş, yüzü taktığı maske ve şapkadan gözükmeyen adam onu durdurmuştu. Adamın kulağına bir şey dediğini duydu ama ne dediğini hatırlamıyordu. O andan sonrası onun için boştu. Bilinci yerine geldiğinde Seokjin ve Taehyung ile yemek yiyordu. Bir anda kendine gelen bilinci ile etrafına bakınırken Seokjin ona "Aramıza hoşgeldin Chou" demişti.
O ikisini en başlarda kardeş sanıyordu olmadıklarını öğrendiğinde garip şekilde çok üzülmüştü. İkisi de birbirlerine çok benziyorlardı, hem fiziki hem duygusal açıdan. Sadece Taehyung daha duygusal bir çocuktu, duygularına hemen yenik düşerdi. 13 yaşında kadar onun duygularının olduğunu bile bilmiyordu.
O gün Hoseok'un 15. yaşındaki ilk günüydü. Tae'de Jin'de gereğinden fazla gergindi ve hiç de mutlu değillerdi. Hepsi bir arada iken Müdüre yanlarına geldi. Çok net bir şekilde hatırlıyordu. Seokjin'in vücudu yine morluklarla kaplıydı, Müdüre görmese de arka cebinde bıçak vardı. Hoseok'un önüne geçti ve o karıyla tartıştı. İlk defa duygularını bu kadar açık şekilde gösterdiğini görüyordu, çok sinirliydi hem de çok. Kadın ile tartışmış ve kadın ona tokat attığında, kadının elindeki yüzük yüzünden yüzünde küçük bir yara oluşmuştu. Hoseok'u tam alacakken arkasından bıçağı çıkarmış ve tam olarak o kadının göbeğine saplamıştı. Kadın afallarken çıkarıp kalbine saplamıştı. Bir çok kez vücudunun farklı farklı yerlerine saplamıştı.
Kadın öldüğünde ve sinirini tam olarak çıkardığında derin bir nefes alıp bize bakmıştı. Taehyung da tam zamanında gelmişti. "Çok pis yapmışsın kaltağı." Dediğinde Seokjin de "Yardımcı ne bok oldu?" Demişti. Taehyung kafa salladığında ikisi de bize bakmıştı. "Gitmiyo muyuz millet?" Hepimiz kendimize gelmiş ve kalıp gitmiştik.
Seokjin bizi alıp bir yere götürmüştü. Daha 16 yaşında olan bir çocuk için gittiğimiz yer aslında çok iyi bir yerdi. Müstakil tahtadan yapılmış, şehirden uzak küçük ama tatlı bir evdi. 2 katlıydı, zemin katta tuvalet, salon ve amerikan mutfak vardı. Üst katta 2 oda ve bir tuvalet daha vardı. Seokjin gösterene kadar haberimizin olmadığı bir kısmı da vardı evin. -1 katı. Evin normal boyutunun 3 katı gibiydi. İşte evden çok vakit geçirdiğimiz o 'gerçek eğitim' alanımız burasıydı. Açık atış poligonlarından, bir sürü silah türünden, mini(?) bara ve oturma odası gibi olan o kısma kadar, mükemmel bir yerdi.
¡!¡!¡!¡!¡!¡!¡!¡!¡!¡!¡!¡!¡!¡!¡!¡!¡!¡!¡!¡!¡!¡!¡!¡!¡!¡!¡!¡!¡!¡!¡!¡!¡!¡!¡
This is Hillary EVERYONE HELLOOO
Çuvi😭😭 bebişim
Yarattığım karektere üzülüyorum yaGörüşürüz everyone🩵

ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Eye
FanfictionGöz'ün seçtiği Mahşerin 5 Atlıları ve onları yakalamaya çalışan İstihbarat ajanları