Poliscikler⁶

38 6 0
                                    

Herkes olması gereken yere geçmiş gösterinin başlamasını bekliyordu.

Göz onlarla iletişime geçmiş ve sıradaki hedefin dosyasını yollamıştı. Görev Seokjin'in rol arkadaşlarından Lim YoungWoong'u öldürmekti. Göz sadece kişiyi, en genel bilgilerin bulunduğu dosyayı ve kişiyiye ne yapacaklarını bildirir yine kimsenin bilmediği o deliğine çekilirdi. Neden öldüreceklerini bile araştırarak öğrenirlerdi, her kurban için bir buçuk ay süreleri vardır eğer aşarsa süre veya başarısız olunursa ceza alırlardı. Cezanın ne olduğunu ise sadece Göz bilirdi.

Kurban Lim olduğu için kendilerini şanslı görüyorladı çünkü onlara göre Lim aptalın tekiydi. Hoseok grubun teknolojik beyniydi. Taehyung'la Lim'in evine sızmış ve görünmeyecek yerlere böcek ve kamera koynuştu. Koydukları günün akşamı neden öldürmeleri gerektiğini öğrenmişlerdi. Bu salak Cumhurbaşkanı adayı olan Milletvekilini öldürmüştü. Kızıyla çıkıyormuş ve kızını öldürmüş, babası öğrenince onu da öldürüp denize atmış. Ama ne atmak, bacaklarına taş koyması gerektiğini bile akıl edememiş! Cesetler can simidi gibi ortaya çıkınca polisler bunun peşine takılmış. Polisler bulamayınca, ki oldukça amatörceydi, istihbarat ajanları atanmıştı davaya.

Onu kısa süre içinde bulmuş ve tutuklamak için uygun zamanı bugün olarak seçmişlerdi. Mahşerin Atlıları bu gece ajanlar onu tutuklarken öldüreceklerdi. Belki yakalayamadıkları için rütbeleri düşerdi polislerin. Sürekli onların görevi onlara veriliyordu. İşlerinin ikide bir kesişmesi hiç hoşlarına gitmiyordu, diğer taraftan polisler de aldıkları her davada göz çeklinin yanında harf görmekten memnun değildi.

Kuliste duran meyve tabağına baktı Seokjin. Meyve tabaklarından cidden nefret ederdi belki bunun nedeni kardeşleri olarak gördüğü kişilerin hayatında travma denen olayların içinde de meyve bıçaklarının bulunmasıydı. Hepsinin geçmişi o kadar pisti ki... Taehyung ve Seokjin hariç, onlar bebekken gelmişlerdi ve ailelerini tanımıyorlardı ama bu gruptalarsa onların da geçmişi en az diğerleri kadar kötüydü.

Hoseok istihbaratın planına ulaşamamıştı ama kulaklıklarına ulaşmıştı, VIP odasında bacak bacak üstüne atmış mandalinasını yerken ne konuştuklarını da dinliyor ve takıma haber veriyordu.

Hoseok'un dediklerine göre birince perdenin sonunda tutuklıcaklarmış. Bugün Seokjin'in görevi en kolayıydı Lim'in götünden ayrılmama ve kendini bıçaklatma. Meyve tabağı o yüzden burdaydı. Arada, odada bire bir kalmalarını sağlayacaktı. Lim pek arkadaş canlısı değildir ama Seokjin'le iyi anlaşıyorlardı. Seyirci kısmı çok büyüktü ve balkon şeklinde ikinci katta vardı. İkinci katın orta kısmını duvarlarla kapatmış ve orayı sadece VIP yeri yapmışlardı. Yeji orada keskin nişancımız olarak bulunuyordu. Bir şey olursa oradan müdahale edecek ve polislerin ne yapacağını izliyordu. Tzuyu ise ince olmasından yararlanarak kulisteki havalandırma yerindeydi. Ordan şu 'rehine' olma olayı uzarsa müdahale edecekti. Taehyung, Seokjin yaralandığında ona müdahale edecek ve ölmemesini sağlayacaktı.

Sahneye geçmeden önce Lim'in yanına gitti Seokjin, hemen hemen aynı zamanlarda sahneye çıkacaklardı.

-----

Birinci perde bititkten sonra ara için kulise gittiler, Yeji kulaklığından salondan çıktıklarını söylemiş ve Hoseok da ekleme olarak kulise doğru gidiyorlar demişti.

"Kulise doğru gidiyorlar ama aralarından biri arka binada Lim'i pencereden uzak tutmaya çalış rehineliğin uzun sürmez yoksa."

Lim'le olduğunu unutarak 'tamam' diye karşılık vermişti.

"Tamam mı? Yani cidden gider miyiz? Teşekküreler!" Seokjin neye tamam dediğini bile bilmeden Lim'le sarılmıştı. Lim çok heyecanlanmıştı, umarım seks teklifi değildir, diye düşündü Seokjin.

Seokjin elindeki bıçakla elmanın kabuğunu soymuş, bir parça keskip bıçakla Lim'e uzatmıştı. Kapının önünde polisciklerin konuştuğunu duymuştu. Bıçağı eline alması lazımdı. Lim bıçağı eline aldığı gibi pencereyi kapatıp perdeyi çekmişti. O perdeden içerisi de dışarısı da görünmüyordu. Hoseok da "Aferin lan Jin yer değiştirmeye çalışıyo ama içerisi görünmüyormuş."

Masanın başına geçmeden kapı sert bir şekilde açılmış (kırılmıştı çünkü Seokjin kapıyı başkası gelmesin diye kitlemişti) ve Lim bıçağını boğazına dayamıştı. Seokjin rehin pozisyonuna geçmiş ve gülmemek için zor duruyor ama bunu belli etmemeye çalışıyordu. Nefes verip odaya polislere bakmaya karar vermişti. İstese o bıçağı alır Lim'in şeyine sokardı da sonrasında onunla uğraşması gerekirdi. Polisler Seokjin'i bırakması için konuşma yapıyordu ama onlar konuştukça Lim daha da geriliyor ve sonunun geldiğini hissediyordu, aynı şeyi Seokjin de hissediyordu çünkü bıçağı tutuş şeklini değiştiriyorsu. Bıçak Seokjin'in derisini kesmişti. Seokjin boğazından akan sıçak kanı hissedebiliyordu.

Gözleri Tzuyu'ye gitmişti. Seokjin kulaklıktan biraz yana kaymasını yoksa onun kulağının da gideceğini söylemişti. Dediği gibi yapıp biraz yana kaymaya çalıştığında Tzuyu 'Tamam' diye bağırmış ve bir dakika geçmeden vurmuştu. Kafasından sıçrayan kan Seokjin'in üstüne gelmişti.

Polis onu da koruma altına alıp dışarı çıkarmaya çalıştığında bir yandan da kurşunun nerden geldiğini anlamaya çalışıyorlardı. Seokjin için bir ambulans çağırmışlardı. Aralarından biri onu kontrol ettiğinde 'ölmüş' dedi. Seokjin de istemeden bir anda "Hadi ya amına koyayın ciddi misin ben yaşıyo sanıyodum!" Diye bağırmıştı. Tamam, belki de o kadar istemeden değildi.

"Sen kendini kim sanıyorsun amına koyayım!"

"Siz kendinize polis mi diyorsunuz, sizin elinize kalsaydım ölürsüm herif boğazımı kesti amına koyim! Ben sizin yerinizde olsam YoungWoong'u vuranı bulmak için kılımı kıpırdatmazdım, sizin yapamadığınızı yaptı ya!"

"Devam et eti cin!"

"Senin de amına koyayım" Hoseok'a dediğimi üstlerine alınmışlardı sanırım. Hepsinin sinirini üç dakikada bozmuştu.

Karanlıktan 'Abi' diye bağıran bir ses duyulduğunda boğazımdaki bezi daha fazla boğazıma bastırdı. Taehyung, hem boğazından hâlâ kan aktığı hâlde hem de Jin'in bağırdını görürse sinir krizi geçirirdi. Çoğu zaman Jin'i Jin'den daha fazla umursuyordu.

"He abim he abim amına koyim abim! Nolmuş Tae?"

"Nolmamış gerzekalı atardamardan gidiyodun hâlâ konuşuyon! Babalığa haber verdim gösteri ertelenmiş."

"Daha siddin sene olma- Ahhh! Tae dikaktli yap pansumanı."

"Konuşursan nasıl yapam amdaş!"

Taehyung Jin'i köşeye çekmiş ve pansumanı yapmaya başlamıştı. Ama Jin'in canını yaktığından Jin ikide bir konuşuyordu. Bitirdiği gibi polislere dönmüş ve onlara bağırmış ardından gelen ambulanstakiler pansumanı daha iyi malzemeler kullanarak yapmış ve Jin'i yollamışlardı. Tzuyu hâlâ ortaya çıkmamıştı, yakalanması an meselesiydi.

Tzuyu'nin iletişimi kopmuştu. Yeji silahını arabaya bıraktıktan sonra Hoseok arabaya kurulmuş ve kameralardan onu izlemiştik. Hâlâ oradaydı bu yüzden Jin ve Taehyung koşarak gitmişti. Polisler orada değildi. Jin havalandırmaya girip Tzuyu'nin olduğu kısma süründü. Tzuyu da çıkacağı kısma doğru sürünmüştü. Havalandırma borularının ortasında karşılaştıklarında Tzuyu silahı Jin'e verdi. Jin çıkışa geldiğinde yere atladı ve silahı Taehyung'a verdi. Tzuyu'nin çıkmasına yardım etti ve birlikte arabaya gittiler.

Eve erkenden gitmleri lazımdı çünkü Sana (Göz'ün sağ kolu) haber yollamıştı. Yapmaları gereken başka bir iş gelmişti. Onların hayatı da böyleydi. Dışarıdan son derece normal görünseler de içlerinde hepsi görevden göreve koşan katillerden başka bir şey değillersi. Zayıf noktalarını kalplerinin en karanlık köşelerine atmış ve bir daha görmemek adına kapıyı üstlerine kitlemişlerdi. Anahtarı ne kadar yok ettin sansanda herzaman kapılar açılırdı, kolay veya zor yoldan fark etmeksizin açılırdı...

°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°

Hello
This Hillary

Hikayeye artık başlamış bulunuyoruz
Biliyorum biraz sıkıcı ama aklımda var bişeyler halletcem(sanırım)

Görüşürüzz

The Eye Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin