Hange evin içinde voltalar atıyordu; kendi kendine konuşuyor, kafasını dağıtmak için aklına türlü türlü şey getiriyordu. Yeni aldığı kitaplar, gitmek istediği kütüphane, Levi'ın şampuanı, Nanaba'nın yeni aldığı kolyesi... Kolye. Boyun. Boynu kesilmiş cesetler...
Hange başını salladı; ne düşünürse düşünsün cesetler aklına bir şekilde geliyordu, paranoyaklaşmaya başladığını hisseti. Bir sakinleştirici daha aldı, sonunda bağımlı olup çıkmamayı umuyordu. Yatağa uzandı, normalde hiçbir şey yapmadan durabilen birisi değildi ancak sonunda kaza çıkarmak istemiyordu. Yorganın altına girip tavana baktı, tekrar kâbus göreceğinden korktuğu için uyumadı. Hiçbir şey yapmadan sadece tavanı izledi.
*
Erwin ve Mike içinde bulundukları "özel soruşturma"nın raporlarını tekrar tekrar inceliyor, yeni bir sonuca ulaşma umuduyla fikir yürütmeye çalışıyordu. Nanaba da onları dinliyor, arada kendi yorumunu da katıyordu. Levi'ın aklı ise tamamen Hangedeydi; vaka başladığı zaman ilk iki ceset bulunana kadar Hange eski halindeydi. Cesetlere yakından baktığı zaman sanki tramvası tetiklenmiş gibi önce panik atak geçirmiş, ardından bayılmıştı. Levi, Hange'nin travması olduğuna artık kesinlikle emindi. Başta sadece rahatsız olduğunu düşünmüştü ancak öyle olsaydı kısa bir süre sonra hemen alışırdı, atak geçirip bayılmazdı. Ama yine de düşünmeden edemedi Levi, Hange'nin yetimhanede büyüdüğü biliyordu, orada nasıl bir ceset görüp tramva geçirmiş olabilirdi ki?
Kendi düşünceleri içinde kaybolmuşken toplantı salonunun kapısı yüksek sesle tıklatılıp çaylaklardan biri içeri girince herkes dikkatini oraya verdi. Genç, nefesini düzenlemeye çalışarak konuştu.
"Komutan Erwin, bir ihbar daha aldık. Yine bir ceset bulunmuş, boğazı kesik ve paramparça." Erwin kaşlarını çattı, ayağa kalkarak sordu.
"Yeni mi?" Genç, başını salladı.
"Evet, Komutanım. Bu sabahın erken saatlerinde öldürülmüş, yaklaşık 2-3 saat önce. Ancak bölgede hiçbir iz yok, inceleme için buraya getiriliyor."
Erwin başıyla onayladı, çaylak genç çıktıktan sonra yumruğunu masaya vurdu."Siktir! Bu adam onun peşinde olduğumuzu bile bile nasıl bu kadar hızlı cinayet işliyor?!" Gerçekten de cesetlerin sayısı son zamanlarda gittikçe artıyordu. Katilin kim olduğu ile alakalı tahminleri vardı ancak öncelikleri kanıt elde etmekti, katili yakalamak ikinci kısımdı.
"Yalnız değil, sağlam bir ekibi olmalı. Kendine bu kadar çok güvenmesinin başka bir açıklaması olamaz, ya da bir çeşit tuzaktır." Mike sesli bir şekilde düşünerek açıkladı. Herkes, katilin bir ekibinin olduğu konusunda hemfikirdi.
Erwin, her ne kadar duygularını gizlese de katile olan nefretini ekibinin yanında kusabiliyordu.
"Herifin özel bir hedefi de yok ki, önüne geleni öldürüyor şerefsiz!"
Arada bir sessizlik oldu, sonrasında Nanaba konuştu.
"Cesedi kim inceleyecek? Hange'yi buraya çağırmayacağız, değil mi?" Nanaba sordu, Hange'nin daha da kötüleşmesini istemiyordu. Levi başını iki yana salladı.
"Çaylak doktorlardan birine inceletin, raporları getirsin bitti. Daha fazla ceset görmeye devam ederse Hange hastanelik olur." Levi soğuk bir tonda konuştu.
"Bu vakayı sadece biz halledeceğiz demiştik, ekipten olmayan birini soruşturmaya sokamayız." Erwin her ne kadar Levi'ya katılsa da böyle de bir gerçek vardı.
"Gerekçelerimiz var, çok da önemli bir konu değil. Ben hallederim o kısmı, siz kanıt bulmaya devam edin." Mike ayağa kalktı ve odadan dışarı çıktı.
Mike çıktıktan sonra herkes dikkatini tekrardan Erwin'e verdi. Erwin ise hala sinirli görünüyordu, işaret parmağını ritmik bir şekil masaya vuruyor ve bir plan üzerinde düşünüyormuş gibiydi. Sonra ayağa kalktı ve diğerlerine döndü.
"Öğle molası, sonrasında konuşuruz." Levi, aynı soğuk ifadesiyle onu izlemeye devam etti.
"Planın var mı?" Erwin ise başını salladı.
"Göreceğiz"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Past Future of Veterans | LeviHan
ФанфикAot Veterans-LeviHan ağırlıklı fanfiction | Modern Au