11

16 2 8
                                    

"Kız kardeşim beni bıraktı..."

*

"Adını bilmiyorum, ama gözleri çok güzel. Saçlarını asla taramıyor, hep karışık. Benimle hiç konuşmadı, belki de benden nefret etti. Annem onun üvey anneliğini yapmıştı, bende onun üvey kardeşi mi oluyordum? Ama üvey anneler ve kardeşler kötüdür. Ben ona kötülük yapmadım, o zaman benden nefret etmiyor.."

*

"Üvey kız kardeşim çok hasta. Her gece odasından ağlama sesleri geliyor, her yemekten sonra kusuyor ve hiç çay içmiyor. Çok tuhaf birisi..."

*

"Dayım, üvey kız kardeşimin arkasından kötü konuşuyor. Onu yetimhaneye verecekmiş. Kız kardeşimin gitmesini istemiyorum, dayım yanılıyor. O kötü bir adam ve bunu bir tek ben ve annem biliyoruz."

*

"Kız kardeşim beni bıraktı. Annem onu yetimhaneye götürdü. Kız kardeşimin gitmesini istemiyorum, ama annem her zaman en iyisini bilir. Ama hayır, annem de onun gitmesini istemiyor... Hepsi dayımın suçu, o kötü bir adam."

"Yetimhane iğrenç bir yerdi, kardeşimin orada bulunmasını istemiyorum. Mide bulandırıcı. Ona veda etmek istedim, ama ona doğru düzgün abilik yapmamıştım. Çok utanç verici. Kardeşim bana çiçek verdi, ezilmiş büzülmüş ama renkleri çok güzel. Açelyaymış çiçekler, çok severim."

*

"Kız kardeşim beni bıraktı, bir daha asla geri dönmeyecek. Onu özleyeceğim."

"Hepsi dayımın suçu, ondan nefret ediyorum."

*

Levi, defteri kapattı. Ona çiçek veren kız hakkında defterine yazdığı şeyler bunlardı. Uzun zamandır okumamıştı ve huzurlu bir nostalji hissetti. O kadar dalmıştı ki içeri giren ve ona seslenen Hange'yi duymamıştı.

"Levi diyorum!" Hange sesini yükseltti, Levi'ın dibinde olup da onun kendisini duymaması sinirini bozmuştu. Levi bir anda gerçeğe döndü, kafasını iki yana sallayıp kendini topladı ve defterin bulunduğu çekmeceyi kapatıp kilitledi.

"Afedersin, dalmışım. Ne diyordun?" Levi sordu, aklı hâlâ defterde yazanlardaydı. Hange ise iç çekti, Levi'ın tavırları normal değildi ama bir şey söylemedi.

"Saatten haberin yok mu senin? Biz çıkıyoruz, işin yoksa sende gel."

Levi, kafasını kaldırıp duvardaki saate baktı, çoktan akşam olmuştu. Masasından bir kaç eşya aldıktan sonra Hange'nin yanına doğru yürüdü.

"Tabii, geliyorum..."

Araba yolculuğu yine sessizdi, Levi yola odaklanmış ve defterde yazanları düşünüp duruyordu. Hange bir süre Levi'yı izledi, düşüncelere dalmış olduğunu görebiliyordu. Levi'ın odasındaki kilitli çekmeceden ve içindeki defterden haberdardı ancak içinde ne olduğunu hiç merak etmemişti. Levi'ın düşündüğü şey her ne ise bu defterle alâkalı olduğu belliydi. Sessiz kalmayı tercih etti, eninde sonunda ne olduğunu öğrenirdi.

Levi'ın yaptığı ani fren onu düşüncelerinden çıkardı, Levi bir yandan bağırmıştı ancak ne olduğunu dahi anlamadan önlerinden bir arabanın son sürat onlara doğru geldiğini farketti. Iki araç büyük bir şiddetle birbirine çarptı.

The Past Future of Veterans | LeviHanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin