Levi kendini arabadan dışarı atarken bir yandan Hange'ye sesleniyor ve ona ulaşmaya çalışıyordu.
"Hange.. Hange, iyi misin?!" Levi, yolcu koltuğunun kapısına ulaşarak Hange'nin çıkmasına yardım etti. Neyse ki yaralanmamıştı ancak çok sarsılmıştı ve ciddi bir şey olmasa da kafasını vurmuştu. Levi, Hange'yi destekleyerek yol kenarına götürürken onların arkasından takip eden ve kazaya şahit olan Erwin, Mike ve Nanaba yanlarına koştu.
"Siz iyi misiniz?! Ne oldu öyle?" Nanaba panik ve endişeyle Levi ve Hange'yi kontrol ederken sordu. Erwin, Hange'nin diğer tarafına geçerek Levi'ın onu desteklemesine yardım etti. Mike ise onlara çarpan aracı uzaktan inceliyordu.
"Orospu çocuğu, size çarpan her kimse aracı bırakıp kaçmış."
Erwin ve Levi, Hange'nin oturmasına yardım ederken Nanaba ona bir şişe su uzattı. "Sen iyi misin? Bir şeyin yok, değil mi?" Nanaba, Hange'nin üzerine titriyordu. Hange birkaç yudum su aldıktan sonra kendine gelmeye başladı.
"Iyiyim.. biraz sarsıldım sadece. Ya Levi? Yaralanmadı, değil mi..?" Levi başını salladı.
"Bir şeyim yok, sen kendine bak. Dinlen biraz, biz şu aracı bir inceleyelim." Levi, Erwin ve Mike; Hange'yi Nanaba ile bırakarak onlara çarpan aracı kontrol etmeye gittiler. Mike, aracın plakasını aldı ve sabıka kaydını inceledi.
Hange, onları uzaktan izlerken bir anda ayağa kalktı ancak ani hareketten dolayı başı döndü. Nanaba hemen onun kolundan tutup oturtmaya çalıştı.
"Hange otur biraz, dinlenmen gerek." Ancak Hange inat etti. "O arabayı incelemem gerek, içindeki kişiyi gördüm.. Emin olmam gerekiyor."
Nanaba, Hange'nin arabada kim olduğunu gördüğünü duyunca meraklandı ancak hâlâ endişeliydi. Hange'yi tutup arabaya kadar götürdü.
"Tamam, incele. Ama kendini yorma.." Hange 'tamam' dercesine mırıldandı ve arabaya doğru yürüdü. "Orospu karı..." diye içinden geçirdi.
Levi, Hange'nin yaklaştığını görünce iç çekti. Tabii ki, bu kadın oturup duramazdı. "Hange, 'dinlen' lafının neresi açık değildi?" Hange ise hiçbir şey söylemeden arabaya doğru ilerledi. Onun yerine Nanaba cevapladı.
"Durdurmaya çalıştım ama araçta kimin olduğunu gördüğünü söyledi. Bırak da incelesin." Bunun üzerine sessiz kaldılar, Hange'nin ne diyeceğini merak ediyorlardı.
Hange arabaya girip hemen torpido gözünü açtı. Içinde birkaç silah, kesici aletler ve özellikle de Hange'nin dikkatini çeken bir bıçak vardı. Hange bıçağı çıkararak inceledi, keskinliğini test etmek için parmağının ucunu bıçağa değdirince yanma hissi ile parmağı hemen kesildi ve kanamaya başladı. Bıçak aşırı keskindi ve üzerinde marka yoktu. 'Tam da tahmin ettiğim gibi...' Hange içinden geçirdi. Kanayan parmağını ağzına götürürek emdi, torpido gözündeki eşyaları ve evrakları bir süre inceledikten sonra tatmin olmuş bir şekilde gülümsedi.
"Bir taşla iki kuş, artık katilimizi ve onun küçük yardımcısını nerede bulacağımızı biliyoruz..."
Diğerleri bir an sessiz kaldılar ancak ilk toparlanan Erwin oldu, sonunda gerçekten bir ip uçları olmuştu ve katili yakalamak için sabırsızlanıyordu. "Hange, bana onların yerini söyle. Bu iş fazla uzadı, onları tutuklamak için yeterince sebebimiz var artık."
"Katil olduklarını henüz kesin olarak kanıtlamış değiliz, sadece ruhsatsız silah taşımaktan onları yakalayabilir miyiz?" Mike, henüz tatmin değildi. Ayrıca katilin daha basit bir suçtan dolayı yakalanmasını istemiyordu, katil olduğu için yakalanmasını istiyordu.
Hange kafasını iki yana salladı, hâlâ yüzünde aynı gülümseme duruyordu. Elinde tuttuğu keskin bıçağı kaldırdı.
"Ruhsatsız silah taşıma değil, yasa dışı bıçak üretimi. Lafımı düzelteyim, bir taşla üç kuş..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Past Future of Veterans | LeviHan
Fiksi PenggemarAot Veterans-LeviHan ağırlıklı fanfiction | Modern Au