Sarışın kadın, koltukta şarabını içen efendisinin başında dikiliyordu. "Efedim, sizce de cinayetleri arttırmak daha riskli değil mi?" Adam göz ucuyla kadına baktı, alaylı halinin aksine kararlı görünüyordu.
"Elimize bir avantaj geçti, bir taşla beş kuş vurmak varken hiçbir şey yapmadan durmayacağım." Sarışın kadın 'anlıyorum' dercesine başını eğdi. Adam tekrardan kadına dönüp sordu.
"Evi gözetleme nasıl gidiyor? Yakalanmadınız diye gardınızı hemen düşürmeyin sakın." Kadın da bir an ciddileşti, bu konuda kendisi de kararlıydı.
"Henüz bir şey farketmiş görünmüyorlar, gizlice gözetlemeye devam ediyoruz." Adam tatmin olmuştu, ancak hemen umutlanmadı.
"Güzel, herhangi bir değişiklik var mı bugün?" Kadın gözlem raporlarına göz attı, sonra başıyla onaylayarak açıkladı.
"Doktor kadın bugün evde, karargâha gitmemiş. Diğerlerinden de yakın zamanda geri döneceklerine dair bir iz yok, muhtemelen mesaide bir değişiklik olmadı sadece doktor evde kalmış." Adam tek kaşını kaldırarak sarışın kadına sorgular bir gözle baktı, içten içe sinirlenmişti.
"Daha erken söyleseydin ya, şimdiye aradan çıkarırdık onu." Kadın özür diler gibi başını eğdi, bahsetmek istediği konuya gelmişti.
"Efendim, izninizle doktor kadınla ben ilgilenmek istiyorum." Adam aynı sorgulayıcı bakışı attı, tekrardan alaycı haline dönüp sordu.
"O niye? Kadını sakatlamadın mı zaten?"
"Yeterli değil, o sürtükle kapanmamış bir davamız var. Lütfen onu bana bırakın." Sarışın kadının sesindeki nefret anlaşılabiliyordu. Adam alaylı bir şekilde ancak hafiften de gururlu hissederek gülümsedi.
"Anlaştık, doktor senindir. Ama yoluma çıkmayacağına emin ol, onun yüzünden planlarım mahvolursa senden bilirim." Adam her ne kadar alayla söylese de tehditkâr bir şekilde konuştu.
Kadın kendinden emin bir şekilde kafasını salladı. "Merak etmeyin, sizi hayal kırıklığına uğratmam."
*
Mesai çıkışında kimse yol boyunca hiçbir şey söylemeden eve gidiyordu. Normalde arabada gün içinde edinilen bilgiler tekrar edilir ve yeni kanıtlar bulunmaya çalışılırdı ancak bugün kimse konuşmamıştı. Eve girdiklerinde Hange mutfaktaydı, akşam yemeği için sofrayı kurmuştu bile. Kendisi yemeğine başlamıştı, sabahtandır bulantısından doğru düzgün hiçbir şey yememişti bu yüzden kimse birşey demedi.
Diğerleri kendi odalarına çekilip üstlerini değiştirdiler, Nanaba ise Hange'nin yanına oturdu. Hafifçe gülümsedi.
"Ne gerek vardı yemeğe, kendini yorma demedim mi?" Hange de gülümseyerek karşılık verdi. "Kafanı dağıt demediniz mi, dağıttım işte. Senin kadar olmasa da bende de var işte birşeyler"
Nanaba güldü, Hange'nin iyi olmasına sevinmişti. Farklı farklı konular açarak Hange'nin dikkatini daha çok dağıtmaya çalıştı. "Seni ev hanımı olarak düşünemiyorum, hiç öyle hissettirmiyorsun."
Hange alaylı bir şekilde gülerek cevap verdi. "Belki de hiç ev hanımı olmayacağım içindir." Nanaba gözlerini devirdi, birbirlerine sataşmaya devam ettiler, yemek masasında da gayet iyi zaman geçiriyordu herkes.
Herkes normal bir şekilde yemek yerken Levi gizliden gizliye Hange'yi izliyordu, normale döndüğünü görmek onu rahatlatmıştı. Böyle devam ederse yakında hiçbir şeyi kalmaz ve soruşturma sağlıklı bir şekilde devam edebilirdi. Ancak içinde bir huzursuzluk vardı, yaşadıkları mutlu anın uzun sürmeyeceği ile ilgili bir his vardı içinde. Ve en kötüsü ise, Levi hiçbir zaman hislerinde yanılmazdı.
***
Çok hızlı ilerliyormuşum gibi hissediyorum, aklımda yazacağım sahneler belli ama onları yazıp bitirirsem kitap 10 bölüm bile etmez :/ Yeni bölümleri bir süre kısa tutacağım muhtemelen, en azından aklıma farklı birşeyler gelene kadar. EMA ve diğerleri için aklımda henüz birşey yok, onları da bir şekilde dahil etmeye çalışırım. En az bi 50 bölüm falan öngörmüştüm bu kitap için ama bakalım artık 🤥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Past Future of Veterans | LeviHan
FanfictionAot Veterans-LeviHan ağırlıklı fanfiction | Modern Au