Bölüm-8

577 37 107
                                    

Ne sebeple olursa olsun hatanızın üzerinde kara kara düşünmeyin. Temizlenmenin yolu çamurda yuvarlanmak değildir. 

  -Aldous HUXLEY

---

En yakınınızın size gerçek yüzünü göstermemesi kadar korkunç bir şey yok. En sevdiğin, değer verdiğin, güvendiğin insan aslında bambaşka biridir.

Aslında en yakının değildir zaten.

İzlediğim video beni beynimden vurulmuşa çevirmişti. Babamın böyle canavarca bir şey yapması beni afallatmıştı. Kimdi o vurduğu adam? Neden böyle bir video vardı ki? Ve bunu bana kim atmıştı? Aklımda, cevabını bulamadığım bin bir soru vardı.

"Ahu!" Yusuf'un bana seslenmesi ile daldığım yerden irkildim. Sakin bir sesle "Efendim." diye cevap verdim ona. Videoyu izledikten sonra bir nevi kendime gelip  hemen videoyu atan numarayı aradım fakat numara kapatılmıştı. Yusuf'un odasında onun işi bitene kadar deli gibi dolanıp durmuştum. Annemi veya babamı aramamıştım. Arayamamıştım.

Hem arasam bile ne diyecektim ki? Baba sen kimi neden vurdun mu diyecektim. Konuşmaya cesaretim yoktu benim. Böyle bir şeyi onunla konuşamazdım.

Ben oda da kendi kendimi yedikten sonra Yusuf ile konuşma fikrini düşünmüştüm fakat sonra bundan vazgeçtim. Hem o bir şey biliyorsa bile bana anlatmazdı.

Şimdi ise Yusuf işlerini halletmiş eve gidiyorduk. Yusuf kaşlarını çatıp sorgular bir ifadeyle bana bakıp tekrar yola baktı. "Neyin var senin?"

Ona boş gözlerle bakıp önüme döndüm ve akan yolu izlemeye devam ettim. "Yok bir şeyim." deyip kısaca cevap verdim. Sanki omuzlarımda koca bir yük vardı. Bu yaşıma kadar hayallerimi süsleyen o adam her şeyi yıkmıştı şimdi.

Yusuf'un endişeli bakışları üzerimdeydi. Israrla tekrar sordu. "Ahu, bir şey mi oldu?" Derin bir alıp bıraktım. "Hayır olmadı." 

Bu yaşıma kadar dertlerimi, sıkıntılarımı anlatacağım kimsem olmamıştı. Okulda arkadaşlarım olurdu fakat annem beni sıkı sıkı tembihlerdi. Hep şu sözü söylerdi. "Arkadaşlar sadece zaman kaybıdır. Seni dibe çekmekten başka hiçbir işe yaramazlar. Arkadaşa ihtiyacın yok. Senin yaslanacak bir omuza ihtiyacın yok. "

Kimseye ihtiyacım yok. Kim bilir belki de beni kimsesiz bırakacağı için bunları aşılamıştı zamanında. Ne acı ama şuan kimsem yoktu. Ama her şeye rağmen Yusuf vardı. O her daim yanımda olurdu. Beni korur, dinlerdi. Üzülmeme müsaade etmezdi. Beni üzen şeyleri ortadan kaldırırdı. 

 Yusuf iyi olmadığıma ikna olmamış olacak ki arabayı sağa çekti. Arabanın durması ile ona baktım. O da tamamen bana döndü.

 "Yusuf gerçekten bir şey yok diyorum. Eve gidelim." diyerek onu ikna etmeye çalıştım fakat asla ikna olmazdı.

Yusuf kaşlarını çatıp bütün suratımı dikkatlice izledi. "Bir şey yok öyle mi?" deyip dövme ile kaplı sol eliyle nazikçe çenemi tuttu. Uzun ve sıcak parmakları tenime değmesi ile dokunduğu yeri yakmaya başlamıştı bile. Aramızdaki mesafeyi kaldırıp bana yaklaştı. "Peki o zaman, nerede benim konuşkan karım?"

Elini çenemden çekip yanağıma koydu. Benim küçük yüzüm onun büyük elleri arasında kayboluyordu. 

Baş parmağı ile usul usul sevdi yanağımı. Bakışlarını dudaklarıma indirip orada biraz oyalandı. "Nerede benim dişini gösteren karım?" sesi alçaktı. Tekrar gözlerime baktı.

KAPTANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin