Bölüm-4

872 37 25
                                    

-

Başımdan hissettiğim korkunç ağrı ile uyandım. Enver denilen adam beni bir eve getirmişti.

Getirdikleri ev şehirden biraz uzak sessiz bir mahalledeydi. Tek katlı müstakil bir evdi.

Ellerimi ve ayaklarımı oturduğum sandalyeye bağlamışlar ağzımı ise kapatmışlardı.

Olduğum ev oldukça eski duruyordu. Uzun bir süredir kimsenin kalmadığı belliydi.
Her yer toz içinde, bazı camları kırıktı. Evde birkaç koltuk dışında pek fazla bir şey yoktu.

E birde tabi duvar da asılı kadın fotoğrafları vardı. Fotoğraftaki kadın oldukça genç görünüyordu. Sarışın ve yeşil gözlüydü. Üstelik bütün duvarlarda vardı bir resmi.

Enver'in adamlarından birisi başımda bekliyordu. Uyandığımı görünce hemen telefon edip birisine "Kendine geldi." Dedi.

Ellerimi ve ayaklarımı öyle sıkı bağlamışlardı ki hareket edemiyordum bile. İplerin sıktığı yerler canımı yakıyordu.

Bulunduğum oda da birisinin ayak sesleri yankılanmaya başladı.

"Çık sen." Bunu diyen Enver di. Bunu demesi ile başımda bekleyen adamı hızla çıktı.
Enver karşımda durup kendisine bir sandalye çekti. Tam karşıma oturup geriye doğru yaslandı ve kollarını birbirine bağladı.

Beyaz gömleğin de kan lekeleri vardı. Ve oldukça taze görünüyorlardı. En az Yusuf kadar pis işleri vardı demek.

Doğrudan bana bakıyor, konuşmuyordu.
Derin bir nefes alıp verdi. "Ahu Asilzade. Çok aradın mı Yusuf'u evlenmek için?" Elim kolum bağlı olmasa ben böyle sakin durmazdım ama, neyse.

Enver konuşmaya devam etti. "Kadınlarla pek işim olmaz aslında. Ama konu Yusuf olunca, bazen taviz verebiliyorum. Kişisel algılama. Kocan yüzünden buradasın."

Enver adamlarından birisine "Tayfun! Açın şunun ağzını!" Diye emir verdi. Adamlarından birisi hızla gelip ağzımı açtılar.

Ağzımı açmasıyla derince bir nefes aldım. Hemen konuşup "Ne istiyorsun bizden?" Diye sakince sordum.

Ağlamaktan gözlerim şişmiş, artık dermanım kalmamıştı.

Enver yaslandığı yerden doğrulup dirseklerini dizlerine yasladı. Cebinden çıkardığı sigarasını ateşleyip , derince bir nefes çekti.

Gözlerime dikkatle bakıp "Mallarımı geri istiyorum." Dedi.

Neyden bahsediyordu bu adam. Ben şuan ne için kaçırıldım gerçekten.
"Ne malı?" Diye sordum.

Enver gülümseyip "Kocanın benden çaldığı mallarım." Dedi. Yusuf kimseden bir şey çalmazdı. Tamam her şeyi yapardı fakat kimseden bir şey çalmazdı. Yani en azından ben öyle düşünüyordum.

"Ne çalması ya ne diyorsun sen!" Diye biraz yükseldim ona.

Yüzündeki gülümsemeyi silip "O Yusuf denen piç ortaklığımızı bozdu. Benim olanı kendisininmiş gibi aldı. Yani anlayacağın bende ondan bir şey almak istedim."

Benim günahım da Yusuf'un karısı olmaktı. Ya bana zarar verirse bu adam. "Bırak beni gideyim. Ne derdin varsa onunla hallet." diye konuştum.

Enver düz bir ifadeyle yüzüme bakıp "Bir insanın canını yakmak istiyorsan, onun elinde ki en değerli şeyi alırsın Ahu. Ve sende açık hedef halindeydin. Kusura bakma artık bir süre misafirsin." deyip arkasına yaslandı. Aklına bir şey gelmiş gibi tekrar konuştu. "Bu arada mekandaki haklarımı da alamadım henüz. Bir de o var şimdi."

KAPTANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin