NOAH
O sabah gözlerimi açtığımda kendimi çok kötü hissettim. Hayatımda ilk kez ışık beni rahatsız etti. Başım fena halde ağrıyordu ve kendimi çok tuhaf hissediyordum. Açıklaması tuhaftı ama bedenimin içinde meydana gelen her hareketin, her hissin farkındaydım ve bu sinir bozucu olduğu kadar rahatsız ediciydi.
Sanki bir haftadır sıvı içmemişim gibi boğazım kurumuştu.
Zorlukla banyoma yaklaştım ve aynada kendime baktım. Tanrım, ne kadar korkunç!
Sonra hatırladım.
Tepeden tırnağa tüm vücudumun titrediğini hissettim.
Aynaya baktım, gözlerim şişmişti ve saçlarım dağınıktı, kötü bir at kuyruğu şeklinde toplanmıştı. Şaşırdım çünkü saçımı topladığımı hatırlamıyorum. Elbisemi çıkardım, ağzımda o acı tadı hissetmemek için dişlerimi fırçaladım ve en sevdiğim şortumu ve delikli tişörtümü giydim.
Anılar hızla geçip giden fotoğraflar gibi zihnime yerleşti. Tek bir şeyi düşünebiliyordum: Uyuşturucu... Bana uyuşturucu verilmişti, uyuşturucu almıştım, bir yabancının arabasına binmiştim, bir haydut partisine girmiştim... ve bunların hepsi bir kişi yüzündendi.
Kapıyı çarparak odadan çıktım ve koridordan Nicholas'ın odasına geçtim.
Kapıyı çalmaya gerek duymadan açtım ve bir ayı mağarası buldum. O kocaman koyu renkli yatağın battaniyesinin altında bir kişi vardı.
Yanına gittim ve sanki hiçbir şey olmamış gibi, sanki onun yüzünden bana ilaç verilmemiş gibi orada uyuyan kişiyi sarstım.
"Siktir..." gözlerini açmadan kalın bir sesle mırıldandı.
Siyah saten çarşaflarla kamufle edilmiş dağınık saçlarına baktım ve yorganı sertçe çekerek tamamen açtım ve hiç umursamadım.
En azından çıplak değildi ama beyaz boxer giyiyordu, bu da bir an kafamı karıştırdı.
Yüzüstü uyuyordu, bu yüzden geniş sırtını, uzun bacaklarını ve söylemeliyim ki muhteşem kalçasını mükemmel bir şekilde görebiliyordum.
Kendimi önemli olana odaklanmaya zorladım.
-Dün gece ne oldu?- Onu uyandırmak için kolundan sarsarken neredeyse ona bağırıyordum.
Hırladı, sinirlendi ve beni durdurmak için elimi tuttu, tüm bunları gözleri kapalıyken yaptı.
Tek hareketle beni yatağına fırlattı. Yanına oturdum ve bırakmaya çalıştım ama o bunu yapmama izin vermedi. "Uyuşturucu alırken bile sessiz kalamıyorsun, kahretsin..." küfürü tekrarladı ve sonunda bana bakmak için gözlerini açtı.
İki mavi iri gözlerimin içine baktı.
-Ne istiyorsun?- diye sordu bana, bileğimi bırakıp yatakta doğruldu.
Hemen ayağa kalktım.
-Dün gece beni uyuşturduğunda bana ne yaptın? -En kötüsünden korkarak sordum. Aman Tanrım... eğer bana bir şey yapsaydı...
Nicholas gözlerini kıstı ve bana öfkeyle baktı.
"Her şeyi," diye yanıtladı, yüzümün tüm renginin çekilmesine neden oldu.
Sonra gülmeye başladı ve ben de onun göğsüne yumruk attım.
-Aptal! - Öfkeden kanın yanaklarıma kadar yükseldiğini fark ederek ona hakaret ettim.
Nicholas beni görmezden geldi ve ayağa kalktı.
Sonra odaya birisi girdi; karanlık, kıllı bir varlık.
