Bölüm Şarkısı: Billie Eilish-You Should See Me In A Crown
"Bugün kavga etmemeye çalış lütfen." dedi Ateş sınıfın kapısından girmeden önce. Bugün bu okuldaki ikinci günümüzdü.
Ellerimi bilmiyorum der gibi kaldırıp omuz silktim. Söz veremezdim sonuçta. Çünkü bu okul pek de buna müsait gibi değildi. Derin bir nefes alıp girdim sınıfa. Gözlerim hemen Pamir'i bulmuştu. Yüzü gözü mosmor olmuştu.
Panikle koştum yanına. "Pamir!" Ellerimi yüzündeki morluklarda gezdirdim. "Ne oldu sana?"
Ellerimi tutup yavaşça çekti yüzünden. Bu 'daha fazla sorma' demek oluyordu.
"Tamam Miray sorun yok."
"Onlar mı yaptı bunu sana?" Cevap vermesini beklemeden o tarafa döndüm. Rüzgar henüz gelmemişti ama Kaan oradaydı. Sırıtarak bakıyordu bu yöne.
"Sen mi yaptın?" dedim ve ortadaki sıranın üstünden geçip yanına ulaştım. Kollarımı göğsümde birleştirip kısık gözlerle baktım ona. Onlar cam kenarındaki sıralardalardı. Biz de duvar tarafındaydık. O yüzden ortadaki sırayı geçmem gerekmişti. "Kaç kişi saldırdınız?"
Önce Ateş seslendi.
"Miray buraya gel."
Eğer saldırıya uğrayan Bartu olsaydı böyle sakin karşılamazdı. Pamir'e karşı hep önyargılıydı. Araları da hiçbir zaman düzelmemişti. Ama bu farklı bir konuydu ve onun kardeşim olarak benim yanımda olmasını beklerdim.
"Miray tamam güzelim gel hadi." dedi Pamir sakince.
Pamir'e dönmeden yanıtladım onu. Gözlerimi bir an bile Kaan'dan çekmiyordum. Ondan korkmadığımı ona hissettirmek istiyordum.
"Gelmeyeceğim Pamir. Hesabını verecek."
Yalandan düşünür gibi yaptı. "Yok, hesap falan vermeyeceğim." Sonra gayet doğal bir durummuş gibi gülümseyip elindeki telefona döndü. Beni kaale almamış telefonuyla oynamaya devam ediyordu. Aklıma gelen şeyle gülümsedim. Kimse beni görmezlikten gelemezdi. Hem ne demişti çok sevgili ikizim. 'Kendine güven onlar da seni dikkate alsın.' Ben kendime oldukça güveniyordum.
Elimi telefonuna atıp ani bir hareketle aldım. O daha ne olduğunu anlayamazken telefonu açık olan camdan attım. Aniden kalktı oturduğu yerden.
"Ne yapıyorsun sen gerizekalı?!"
"Eğer karşında ben konuşuyorsam benimle ilgileneceksin. Başka bir şeyle ilgilenirsen onu yok ederim." Gülümseyip hakaretine de cevap verdim. "Ayrıca senin tek basamaktan ibaret olan IQ'unla benim zekam hakkında yorum yapman pek mantıklı gelmedi bana. "
Sırasından çıkıp kapıya doğru yöneldi. Tam çıkıp gidecekken bana döndü. "Görüşeceğiz." Kollarımı göğsümde birleştirip güldüm alayla. "Görüşelim."
"Sen iflah olmazsın Miray. Ben artık sana hiçbir şey söylemeyeceğim." Ateş bıkkınlıkla kurmuştu bu cümleyi. İstediği kadar bıkabilirdi. O da en az benim kadar iflah olmaz bir insandı. Sonuç olarak o benim diğer yarımdı.
"Saygı duymayı öğrenecek." dedim tekdüze bir sesle.
Elinde döndürdüğü kalemi sertçe vurdu masasına. "Sence o çocuk bir şeyleri öğrenecek birine benziyor mu? Ya da saygı duyacak birine benziyor mu? Sana daha kapıdan girerken başını belaya sokma demedim mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Altay Kolejinde Rönesans (kısa süreliğine duraklatıldı)
Roman pour AdolescentsHayatının uzunca bir dönemini annesi ve ikiziyle Gökçeada'da geçiren Miray için henüz yeni yeni adapte olduğu İstanbul'da işler iyice karışacaktır. Asla kabullenemeyeceği bir misafirlik onun hayatını tamamen altüst ederken kriz yönetimi konusunda pe...