Göz yaşlarımı durduramazken bir an önce eve gitmek için hızlı hızlı yürüyordum. İnsanların bana olan garip bakışlarını umursamazken yanaklarımdaki yaşı elimin tersiyle silip hızla apartmandan içeriye girdim. Merdivenleri hızla çıkarken yumruk yaptığım elimi açtım ve kendimi rahat bıraktım. Avuç içlerimin kızardığını gördüğümde kendimi çok sıktığımı anlamıştım.
Okuldaki bazı iğrenç insanlar vefat eden anne babamla dalga geçmiş, beni küçük düşürmeye çalışmışlardı. Bu o kadar kötü hissettirmişti ki, bu duygunun tarifi yoktu, olamazdı. Mert onlarla kavga ederken ben sadece susmakla yetinip okuldan kaçmıştım. Ne diyebilirdim ki....
Son basamağı da çıkarken Osman abiyle karşılaştığımda yüzümü saklamaya çalışarak kapıya doğru ilerledim ve anahtarı çıkarıp kapıyı açmaya çalıştım.
"Bebe noldu?" Osman abinin endişeli sesini duyduğumda daha çok ağlamak istedim, o kadar yalnız hissediyordum ki...
Ona cevap vermeden kapıyı açtım ve içeriye girmek için bir adım attım fakat beni çantamdan yakalayıp durdurdu. "Soru sordum." dediğinde gözlerimi sıkıca yumup açtım, benim için endişelenmesi güzeldi ama şu an ona bakarsam veya cevap verirsem daha çok ağlardım.
Beni kendine çevirdiğinde kafamı önüme eğdim, ona bakmamaya çalıştım fakat Osman abi çenemden yavaşça kavrayıp kendisine bakmamı sağladı. Dolu gözlerimi gözlerine çevirdiğimde kaşları çatılmıştı. Elini çenemden çekmezken diğer eliyle saçlarımı karıştırdı.
"Ağlama bebe, kim ağlattı seni?"
Tedirgince konuştuğunda her şeyi boşverip ona sıkıca sarıldım, ilk şaşırsa da ardından bana karşılık vermişti. Hıçkırıklarım boş apartmanda yankılanırken beni kendinden uzaklaştırdı ve kolumdan tutarak kendisiyle beraber ilerlememi sağladı.
Kapıya takılı olan anahtarı çevirip kapıyı hızla açtı. Eve girdiğimizde salona doğru ilerledi ve koltuğa geçip oturdu. Beni kendine çekerken tekrar kendisine sarılmamı sağladı, ben ağlamaya devam ederken o sadece bana sarıldı ve hiçbir şey söylemeden öylece bekledi.
Bu yaptığı o kadar iyi hissettirmişti ki, uzun süredir hiç bu kadar iyi hissetmemiştim.
Kendimi kimsesiz hissediyordum ve şu an bir baba gibi beni sarmalası daha çok ağlama isteği uyandırıyordu içimde.
Zaman hızla geçerken havanın karardığına şahit olmuştum, kafamı biraz kaldırıp yüzüne baktığımda gözlerimiz birleşti. "Çok teşekkür ederim." Dediğimde sesim ağladığım için kısık çıkmıştı.
Gülümseyip tekrar saçlarımı karıştırdı ve "Bir şey değil, söyle şimdi kim ağlattı seni?" diye sordu tek kaşını havaya kaldırarak.
Dudaklarım büzülürken derin bir nefes aldım. Hâlâ kucağında oturuyordum ve hiç kalkmak istemiyordum. Söyleyip söylememek arasında gidip gelirken ikilemde kalmıştım. Onu çok fazla sıkmak istemiyordum.
"Boşver.." dedim kısaca, sesim adeta huysuz bir bebek gibi çıkmıştı.
"Sorumun cevabı bu değil."
Tam bir şey daha söyleyecekken telefonu çaldı, telefonu cebinden çıkarıp arayan kişiye baktı ve ardından aramayı yanıtlayıp telefonu kulağına götürdü. Onu izlerken gözlerimin kapandığını hissediyordum. Sanırım çok ağladığım için yorgun düşmüştüm.
Telefonu kapattığında doğrulmak için bir hamle yaptı, hemen kucağından indiğimde "İşten aradılar gitmem gerek, sonra anlatacaksın." dedi.
Kafamı hızla sallarken onu kapıya kadar geçirdim. Tam çıkacakken arkasını döndü ve eğilip saçlarıma bir öpücük kondurdu. "Bir sıkıntın olursa bana gel, beni abin olarak kabul et." dedi samimi bir şekilde. Büyükçe gülümsediğimde arkasını döndü ve merdivenlere doğru ilerledi.
Kapıyı kapatıp içeriye geçerken kalp ritimlerimi kontrol edemiyordum.
Çok güzel hissediyordum.
------
Okuyan, oy veren, yorum yapan herkese benden çay
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÜST KOMŞU- GAY
Teen FictionDudaklarımı susuz kalmış gibi emdiğinde zevkten boğuklaşmış sesiyle fısıldar gibi konuştu; "Sonum olacaksın çocuk."