1.0

1.9K 105 80
                                    

Karşısında dersi özenle anlatan hocaya aldırmadan kafasını sıraya koyarak gözlerini kapattı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Karşısında dersi özenle anlatan hocaya aldırmadan kafasını sıraya koyarak gözlerini kapattı. Dinlenmek istiyordu, anlamlandıramadığı bir şekilde yorgun hissediyordu. Derslere katılmaya mecburdu çünkü kendisini bekleyen bir sınav vardı ve yapamazsa emekleri boşa giderdi.

Hafta sonlarını değerlendirip evden dışarı çıkmamıştı, Osman ile karşılaşmak istemiyordu. İkili o günden beridir karşı karşıya gelmemişti çünkü Ege bir nevi kaçıyordu.

Ders bittiğinde hoca gülümseyerek sınıftan çıktığı an Ege sırt çantasını koluna taktı. Arkadaşları eğlenmek için çok fazla ısrar etseler de Ege bu isteği reddetmişti. Çünkü hiç hâli yoktu ve nedenini onlara açıklayamazdı.

Kendisinden yaşça büyük birinden hoşlanıyordu, üstelik bir çocuğu bile vardı.

Ve evet evliydi.

Zihninde sürekli bu sesler yankılanıyordu ve bu kendisinden iğrenmesine sebep oluyordu. Osman'dan red yememiş olsaydı bunları elbette düşünmüyor olacaktı. Fakat biliyordu ki Osman haklıydı, eşini aldatamazdı. Her ne olursa olsun, aldatamazdı.

Taksiye binmeyi es geçmiş eve yürüyerek ilerliyordu, kulaklığında çalan şarkı komiğine gitse de dinlemek hoşuna gitmişti. Karlos&Yaren-Yanarım.

Binadan içeriye girdiğinde sarsak adımlarla merdivenleri çıkmaya başladığı an Ali'nin sesini duymuştu. Çok geçmeden Osman, Ali ve Osman'ın eşi ile karşılaşmıştı. Boğazına bir yumru otururken kalbinin kırıldığını hissetmişti. Kırılmaya hakkı var mıydı ki?

İkili göz göze geldiğinde Osman'ın çatık kaşları gevşemişti, birkaç gündür görmediği bu güzel yüz heyecanlanmasına neden olmuştu. Henüz farkında olmasa da kendine kırgın gözlerle bakan küçüğe gönlünü kaptırmıştı.

Ali büyükçe gülümseyip Egeye selam verdiğinde Ege zoraki bir şekilde gülemseyerek karşılık vermişti.

Hızlı hızlı merdivenleri çıkıp kapının önüne geldiğinde göz yaşlarını serbest bırakmıştı. Kendisine küfürler ederek kilidi açıp içeriye girdiğinde kapının önüne çökerek elleriyle yüzünü kapattı.

Kalbi kırılmıştı işte. Hem de çok kırılmıştı.

Ya tekrar aile olmaya karar verdilerse?

Ağlamaktan yorulduğu için ayağa kalktı, aynada kendisi ile karşılaştığında gözlerinin kıpkırmızı olduğuna şahit olmuştu. Elinin tersiyle yanaklarını silip banyoya doğru sinirli bir şekilde ilerledi. Neden kendisine bunu yapıyordu ki?

Duşa kabinden içeriye girerek soğuk suyu sonuna kadar açtı, üzerindekilerden kurtulmadan kendini suya atmıştı. Soğuk su tenine temas ettiği an vücudu titredi fakat umursamadı. Hastalanıp yataklara düşmek en çok istediği şey olabilirdi.

Dakikalar geçtiğinde suyu kapatıp duşa kabinden çıktı. Odasına ıslak bir şekilde ilerleyip dolabından kendisine rahat kiyafetler çıkarıp giyindi. Uyumak istiyordu fakat acıkmıştı, yemek yiyemeden uyuyamazdı.

Mutfağa geçtiğinde hızlıca bir tost hazırladı kendisine. Hemen yemeğini bitirip uyumak istiyordu. Uyursa bu düşüncelerden kurtulurum diye düşünüyordu. Elbette bunun teselliden başka bir şey olmadığını biliyordu.

Osman ve eşi tekrar aile olmaya karar vermişti, bundan emindi. Kimsesiz hissediyordu. Terk edilmiş. Hiç kimsenin kendisini sevmediğini, değer vermediğini düşünüyordu. Gerçi sevilmeye lâyık bir yanı var mıydı?

Zil sesini duyduğu an duraksadı. Osman mı gelmişti? Kalbi teklerken ayağa kalktı.

Hızlı adımlarla kapıya ilerlediğinde elindeki tostu umursamadan kapıyı açtı. Osman hiçbir şey söylemeden içeriye girmişti, Ege afallasa da kapıyı kapatıp salona doğru ilerledi.

"Neden üzgünsün?"

Sorduğu soruya gülümseyerek karşılık vermişti Ege, "Neden mi üzgünüm! Çünkü bana ümit verdin ve sonra" boğazına bir yumru oturduğunda cümlesi yarıda kesilmişti. Göğüs kafesi hızla inip kalkıyordu, ellerinin terlediğini hissediyordu ve bu saçma durum hiç hoşuna gitmese de engel olamıyordu.

"Sonra ne? Sonra ne Ege?" Osman sesini alçak tutmaya özen göstererek konuşuyordu.

"Ayrılmayacaksınız. Tekrar aile olmuşsunuz. Ne yazık ki ben buna sevinemiyorum!" diye çemkirdi Ege, göz yaşları yanaklarına süzülürken düştüğü bu durum canını daha fazla acıtmıştı.

Osmanın kaşları çatılırken ağlamaktan bitkin düşmüş küçüğe yaklaştı fakat Ege elini hızla yukarıya kaldırarak onu engellemişti.

"Düşündüğün gibi değil Ege, lütfen ağlama artık."

Osmanın endişe dolu ses tonu Ege'yi daha çok üzmüştü. Ona acımasını istemiyordu. Karşısında bir ezik gibi görünmek istemiyordu.

Göz yaşlarını elinin tersiyle silip derin bir nefes aldı ve "Olmayacağını anladım merak etme, artık gözüme sokmana gerek yok. Bundan sonra seni rahatsız etmem, karşına çıkmam." dedi Ege. Yine tek başına kalacaktı.

"Bak Ege-"

"Çıkabilirsin." dedi Ege, ses tonu netti. Söyledikleri adeta kalbini paramparça etmişti çünkü karşısındaki adamın bakışları hüzün dolmuştu.

Osman ağır ağır kafasını sallayıp gözlerine saniyelerce baktı, ardından dış kapıya yönelerek kapıyı sertçe kapatıp çıktı. Elini sıkıca yumruk yapmış duvara sinirle geçirdiğinde acıyı umursamadı. Küçüğün kalbini kırmıştı ve bunu nasıl düzelteceğini bilmiyordu.

Üstelik karısı da boşanmamak için direniyordu.

Küçüğe karşı hissettiği duygular ise karışıktı. Ne adım atıyordu ne de kendisini tamamen geri çekebiliyordu.

Ege ise bittiğini kalbine anlatmaya çalışıyordu çünkü aklı bunu çoktan kabul etmişti. Fakat kalbi, Osman'ın bakışları ile yanıp tutuşuyordu. Hissettiği yoğun duyguların tarifi yoktu. Sadece Osman'ı istiyordu. Onun ilgisini, sevgisini istiyordu.

Olmayacağını bile bile istiyordu.

ÜST KOMŞU- GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin