1.2

1.2K 67 13
                                    

Destekleriniz için teşekkür ediyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Destekleriniz için teşekkür ediyorum.

Osman gözlerini hafifçe araladığında üzerindeki ağırlık hareket etmesine engel olmuştu. Ege kollarını sıkıca beline dolamış dudakları hafif aralı bir şekilde uyuyordu. Dağınık saçlarını hafifçe geriye tarayıp bir süre güzel yüzünü izlemişti çocuğun.

Kucağındaki miniği rahatsız etmemek adına hareketsiz şekilde dakikalarca beklemişti Osman.

Yüzüne doğru yaklaşarak "Uyansanız mı artık küçük bey?" diye sorduğunda Ege'nin duymadığına emindi.

Pes ederek koltuğa yaslandığında gözleri pürüzsüz, beyaz bacaklara takıldı. Bir süre süzdükten sonra derin bir nefes almıştı. Egenin çekici bir çocuk olduğunu biliyordu, ona karşı olan yenilgisi de bu yüzden olabilirdi. Ege'nin karşı konulamaz bir güzelliği vardı.

Dakikalar sonra Ege gözlerini kırpıştırarak açmış, uykulu gözlerle etrafına bakınmıştı. Uyku sersemi olduğu için şu an kimin kucağında olduğunun farkında dâhi değildi. Kısık gözleri Osman'ın gözleriyle birleştiğinde kafasını yana yatırarak tatlı bir şekilde gülümsemişti. Dün yaşananlar aklına geldiğinde midesinin kasıldığını hissetti. Osman küçük ama duygu dolu bir buse bırakmıştı dudaklarına.

Osman aradaki mesafeyi yıkıp geçmişti ve artık gözlerine baktığında soğuk hissetmiyordu Ege.

"Seni uyandırdım mı?" dedi Osman, elini kaldırıp kucağında kendisine tatlı tatlı bakan çocuğun kafasını okşadı.

"Hayır.."

Utandığı için sesi kısılmıştı, Osman onun bu hâline gülümsemişti fakat Ege için durum farklıydı. Nasıl davranacağını bilmiyordu. Kendine itiraf etmek istemese de korkuyordu. Tekrar aynı şeyleri yaşamaktan, kırılmaktan.

"Hadi kalk hazırlan, seni kahvaltıya götüreyim. İster misin?" Osman ise yumuşak olmaya çalışıyordu, kırmaktan korkuyordu. Karşısındaki çocuk öyle naifti ki, korkmamak elde değildi.

"Olur. İsterim tabii."

Ege ilk önce banyoya giderek kısa bir duş almış ve hazırlanmaya başlamıştı. Hızlı olmaya çalışıyordu çünkü beklemekten ve bekletmekten nefret ederdi.

Saçlarını kuruladıktan sonra dolabın kapağını açarak ne giyeceğini düşündü fakat bir türlü karar verememişti. Mini siyah şortunu eline alıp inceledikten sonra üst arayışına geçmişti. Şortu yatağının üzerine bıraktıktan hemen sonra tekrar dolaba yöneldi. Baskılı beyaz tişörtü ile kombinini tamamlayarak hızlıca giyindi, aynada kendisini boydan boya süzdüğünde gülümsemişti.

Saçlarını hafifçe dağıtarak odadan ayrılıp salona geçtiğinde Osman telefondan bakışlarını çekip çocuğa yöneldi. Mini siyah şort, kusursuz bacaklarını ön plana çıkarmıştı.

Osman gözlerini alamazken Ege boğazını temizleyerek onu kendine getirmişti. Ege içten içe heyecanlanıyordu, adamın kendisini beğeniyor olması Egeyi çok fazla hoşnut ediyordu. Daha önce kimse ona böyle bakmamıştı. Bu kişinin Osman olması Ege için inanılmazdı.

"Şortun çok kısa değil mi?"

Adam ayağa kalkıp küçüğe doğru yaklaştığında elini yanağına doğru koyarak okşamıştı. Ege ne diyeceğini bilemezken gözlerini kırpıştırarak bakıyordu karşısındaki heybetli adama.

"Kısa değil ki, hem hava da sıcak."

Elini küçüğün yanağından çekerek kafasını olumlu anlamda sallamıştı. Şu anda ona karışma hakkına sahip değildi fakat kıskançlık duygusuna engel olamıyordu. Bir anda bu kusursuz görüntüyü etraftan gizleme isteğiyle dolup taşmıştı.

Osman "Hadi çıkalım." dediğinde Ege kendisine ayak uydurmuş beraber evden ayrılmışlardı.

Geçen seferki mekana geldiklerinde ikili içeriye geçmiş pencere kenarında bir yere oturmuşlardı. Garson geldiğinde serpme kahvaltı sipariş edip beklemeye başlamışlardı.

Ege üzerindeki bakışları fark ettiğinde bakışlarını Osman'a çevirmişti. Göz göze geldiklerinde utanıp kafasını çevirmişti hızla. İşte bu durumdan nefret ediyordu. Kalbi istemsizce hızlı çarpıyordu ve buna engel olamıyordu. Hissettiği bu garip duygular öyle hoşuna gidiyordu ki, midesi kasılıyordu.

Adamın dudak kenarları kıvrılırken kafasını sağa sola salladı yavaşça. Karşısındaki miniğin yanakları al al olmuştu. Bakışlarını kaçırıyordu, aynı zamanda parmakları ile oynuyordu.

Osman sandalyede ileriye gelerek kısık bir sesle "Utanmana gerek yok bebeğim." dediğinde göz göze gelmişlerdi. "Kıpkırmızı olmuşsun" diyerek geriye yaslanmıştı Osman. Yüzündeki sırıtışa engel olamıyordu. Ege hızlıca elini yanağına götürdüğünde adam keyifle izliyordu.

"Ben bir tuvalete gideyim" diyerek ayağa kalktığında hızlı adımlarla masadan uzaklaşmıştı.

İçeriye girdiğinde hızlıca kapıyı kapatıp muslukların olduğu kısıma ilerledi. Soğuk su teniyle temas ettiğinde içi ürpermişti. Yüzünü iki üç defa yıkayıp aynada kendisine baktı. Gerçekten kıpkırmızı olmuştu ve bu daha çok utanmasını sağlıyordu.

Elinde değildi, çok fazla utanıyordu.

Tuvaletten çıkacakken kapı bir hışımla açıldığında yerinde hafifçe sıçramıştı. Sinirli gencin bakışları kendisini bulduğunda tuvaletten ayrılmak için bir adım attı fakat genç kendisine omuz atarak geriye sendelenmesine neden olmuştu. Ege sinirlenirken "Ne yapıyorsun sen?" diye bağırmıştı.

Gencin üzerine bir adım attığında sinirli genç "Ehhh" diyerek Ege'yi itmişti. Ege yere düştüğünde acıyla inleyerek kalkmaya çalıştı fakat sinirli genç çoktan üzerine çullanmıştı.
"Sen kime bağırıyorsun ha?" Elini yumruk yaptığında Ege gözlerini sıkıca kapatarak gelecek olan darbeyi bekledi.

Saniyeler sonra Osman'ın sinirli sesini duymuştu; "Sen kime vurduğunu zannediyorsun lan elini siktiğim?"

Genci duvara yaslamış sinir dolu gözlerle bakıyordu Osman. Ege titreyerek ayağa kalkıp adamın yanına yaklaştığında kolundan sıkıca tuttu fakat adam o kadar sinirliydi ki kendisini fark etmemişti bile.

Yüksek sesten dolayı insanlar etrafa toplaşmışken genci Osman'ın elinden kurtarmaya çalışıyorlardı fakat durmuyordu. Ege korkudan ne yapacağını bilmiyordu, bayılacak gibi hissediyordu.

"Osman yeter!!" diye bağırdığında nihayet adam kendisine doğru bakmıştı.

"İyi değilim, lütfen gidelim!"

Adam endişeli gözlerle kendisine baktığında Ege çoktan ağlamaya başlamıştı. Etraftaki insanlar genci yerden kaldırıp dışarıya doğru götürdüğünde adam Egeyi kucaklayarak arabaya götürmüştü.

Ege sessizce ağlamaya devam ederken Osman şoför koltuğuna geçip oturdu.

"Bebeğim, özür dilerim." Koluna dokunmak istediğinde Ege hızla kolunu çekerek "Eve gitmek istiyorum." demişti. Osman endişeli bakışlarını üzerinden çekip derin bir nefes alarak arabayı çalıştırdı.

Eve vardıklarında Ege hızla kapıyı açıp indi, Osman'ın kendisine seslenmesini umursamadan hızlı adımlarla evinin olduğu kata çıktı. Kapıyı açıp içeriye girdikten sonra eliyle yüzünü kapatıp iç çekişlerine devam etmişti. Kendini çok kötü hissediyordu. Şiddetten nefret ederdi.

Ve Osman'ı böyle şiddet içerisinde görmek hiç hoşuna gitmemişti.

ÜST KOMŞU- GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin