Selamlar🖤🩶
Keyifli okumalar
Çınar'dan
~~~~~~~~~Birinin yüzüme vurmasıyla kendime gelmiştim. "Çınar, uyan Çınar." Can'ın sesi çok yakınımdan geliyordu. Galiba beni uyandırmak için yüzüme vuranda oydu.
En son olanlar aklıma gelince "Demir." Deyip gözlerimi hızla açtım. Anında gözlerim dolmuştu. Doktorun dediği sözler kulağımda yankınlarıyordu.
Gözümü açtığımda, endişeli bakışlarla beni uyandırmaya çalışan arkadaşım Can vardı. "Çınar? İyi misin?"
Oturduğum yerden doğrulduğumda herkesin başıma toplandığını endişeli şekilde bana baktıklarını gördüm.
"Demir nerede?" Can'ın sorusuna cevap vermedim.
"İyi merak etme. " Berkay'ın söyledikleriyle hızla ayağa kalktım.
"Ne? Gerçekten iyi mi?" Diye sordum. Şu anda heyecandan ve mutluluktan tekrar bayılabilirdim.
"Şey...Yani tam iyi olmasada en azından yaşıyor." Can'ın, Berkay'a ters bir bakış attığını gördüm.
"Yaşıyor yani öyle mi? Şehit olmadı?"
"Yok olmadı. Ama..."
"İyi misin?" Doktor konuştuğunda Can'ın söyleyecekleri yarım kalmıştı. Doktora dönüp heyecanla "Ben iyiyim Demir nasıl?" Diye sordum.
Doktor derin nefes alıp konuştu. "Durumu pek iyi diyemem. Sonuçta çok yakınında güçlü bir patlama olmuş."
"Ne? Patlama mı?" Şaşkınlıktan kalakalmıştım. Vurulduğunu sanıyordum.
"Evet. Kafası çok güçlü hasar almış. Az önce de onun ameliyatını yapıyorduk. Bir kulağının zarıda hasar görmüş durumda. Yarında onun içinde başka bir doktor tarafından ameliyat olunacak. Vücudunun yarısı yanmış. Yani sağ tarafı, yüzü, vücudu ve bacağı ciddi bir şekilde yanmış. Birde..."
"Bir ne do-doktor. Da-daha ne ol-olmuş olabilir?" Sesimin titremesi umrumda bile değildi. Daha ne olsun. Demir'ime ne olmamış ki. Ağlamamak için kendimi sıkıyordum ama gözyaşlarım çoktan isyan etmişlerdi. Doktorun yüz ifadesi beni daha çok endişelendiryordu.
"Bir de beyni hasar gördüğünden felç kalma durumu var."
"Ne?"
"Ne?"
"Nasıl?"
Onu kaybetme korkusu beni mahvediyordu. Kalbim korkudan titriyordu. Boğuluyormuşum gibi hissediyordum. Ellerim, ayaklarım yaprak gibi titriyordu. Bayıldım bayılacaktım.
"He-hep mi?.." boğazımdakı düğümün gitmesi için yutkundum.
"Hep mi öyle ka-kalacak? Te-tedavisi yok mu?" Endişeyle sordum. Konuşmakta zorluk çekiyordum. Onu öyle düşünmek istemiyordum.
Doktorun güzel haber vermesini içimdeki küçük umutla bekledim.
"Çabuk uyanırsa, tedaviye erken başlarız. Yani iyileşme ihtimali var. Ama bu o kadar kolay olmayacak. Çok zorlu bir dönem ve çok uzun bir zaman bekliyor onu. Bu süreçte onun yanında olup onu desteklersenizi mental sağlığını çabuk toparlamakta çok yardımcı olursunuz." Doktorun dedikleri tekrar heyecanlanmamı ve mutlu olmamı sağlamıştı. Yani o iyileşecekti.
"Peki ne zaman uyanır?" Benim soracağım soruyu Berkay sormuştu.
"Bir süre yoğun bakımda kalacak. Ne zaman gözlerini açar hiç fikrim yok. Açmayada bilir. Siz yine de her şeye hazırlıklı olun. Umudunuzu yitirmeyin. İyi günler." Deyip yanımızdan ayrıldı.
Kalktığım sandalyeye çöküp oturdum. Ya uyanmazsa, ya iyileşmezse. Ben onsuz ne yapacaktım. Uyandığında o bunu nasıl atlatacaktı? Nasıl dayanacaktı.
Doktorun söylediği olumsuz haberlerin ardından, içimde karmaşık bir fırtına kopmuş gibi hissediyorum. Demir'e olan sevgim ve bağlılığım beni güçlü tutarken, aynı zamanda derin bir endişe ve korku da hissediyorum. Kalbimde bir umut ışığı yanıyor, iyileşme şansı görmek istiyorum. Ama her seferinde korkunun gölgeleri üzerime düşüyor. İyileşmeme düşüncesi, beni kıskacına alıyordu.
Kalbimin bir yandan umutla çarpmasını, diğer yandan korkuyla titremesini yaşıyorum. Bu çelişkiler beni hırpalasa da, Demir için savaşmaktan vazgeçmeyeceğim. Onun için ayakta kalacaktım. Hemen pes etmek istemiyorum. İçimde o küçük umuda tutunmak istiyorum.
"Çınar?" Can'ın seslenmesiyle başımı kaldırdım.
"Burada beklememize gerek kalmadı. Onu yoğun bakıma götürdüler. Hadi aşağı inelim." Etrafa baktığımda az önceki kalabalık yoktu. Can'la ben kalmıştık.
"Herkes nereye gitti?"
"Berkay askerlerle gitmek zorunda kaldı. Gel bizde Demir'in yanına gidelim." Ağlamaktan kıpkırmızı olmuş gözlerine baktım.
"Gidelim." Sesim çok güçsüz ve yorgun çıkmıştı. Kendimide öyle hissediyordum. Anlamadığım şekilde çok yorgundum.
Ayağa kalktığımda başım dönmüş geriye doğru sendelenmiştim. "İyi misin?" Can kolumdan tutuğu için yere düşmemiştim. Gözlerimi kapatıp baş dönmemin geçmesini bekledim.
"İyiyim. Biraz başım döndü. Hadi gidelim." Geçtiğini düşünüp gözlerimi açtım.
"Dikkatli ol." Dedi. Koluma girerek yürümeye başladığında ben de onunla birlikte haraket ettim.
Aşağı katta indiğimizde Demir'in kaldığı yoğun bakıp odasına doğru ilerledik.
"Burası." Dedi Can.
Korku dolu bir heyecanla camın önüne yaklaştım. İçimdeki merak ve endişe birbirine karışmıştı. O anı beklemek, onunla yüzleşmek, cesaretimi toplamak için birkaç saniye daha durdum. Sonunda gözlerimi kapatıp cama yaklaştım. Onu gördüğümde ise ağzımdan kaçan hıçkırığa engel olamamıştım.
Titreyen ellerimle cama dokundum. "De-demir."
Çok kötü bir haldeydi. Hem de çok. Başı ve yüzü sargıyla sarmışlardı. Vücudu da öyledi fakat bazı yerleri açıktı. Açık olan kısımlar da küçük, büyük yaralar vardı. Ağzında oksigen maskesi vardı. Ve onu birkaç makineye bağlamışlardı.
Vücudu çok kötüydü. Çok zayıflamıştı hemde çok. Bir deri bir kemik derler ya tam öyleydi. Dağ gibi vücudu, omuzu olan adam şimdi küçücük kalmıştı.
Can omzuma sarılıp ağladığında "Can bu Demir değil." Titreyen sesimle konuşmaya çalışmıştım.
"O böyle değildi. O dağ gibiydi. Burada yatan adamla hiç bir benzerlikleri yok. Bu Demir'im olamaz. O böyle değildi Can." Hıçkırıklarım yüzünden daha fazla konuşamadım. Canım çok yanıyordu. Nefes alamıyordum.
Karşımdakı kişi Demir'ime hiç benzemiyordu.
"Çınar." Deyip sustu. Onunda ağladığını hıçkırıklarından anlayabiliyordum.
Cevap vermedim. Zaten o da başka bir şey söylememişti. Demir'in bu halde olduğunu hayal etmemiştim. İnanmak istemiyordum. Benim dağ gibi olan sevgilim yok olmuştu. Bitmişti. Ben de bitmiştim. Bende yok olmuştum. O yoksa bende yoktum. O nefes almadıkdan sonra benim yaşamamın ne anlamı vardı ki.
Merak etmeyin iyileşecek o iş bende
Ama tekrar mesleğini yapar mı hiç bilmiyorum
Gelecek bölümde görüşürüz
Öptümm
13.04.24
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeniden Sevmek |bxb Texting
RomanceKomutancı kitabımdakı Çınar ve Demir'in hikayesi. Bağımsız şekilde okuyabilirsiniz. Demir'le Çınar'ın tanıştıkları kısmı okumanız yeterli o da komutancının 45. Bölümünde. Eşcinsel konulu hikâyedir!