4~

8 5 0
                                    

"Ellerini bağlayın, kaçmasın. Ha gözlerini de bağlayın, sürprizimiz bozulmasın..."

Kaşlarımı çatıp beni iten kıza baktım.

"Ne oluyor?! Sana nereden geliyor bu özgüven?"

Kızın gözleri kor bir alev gibi yanarken sorumla beraber gözlerindeki kıvılcım daha da arttı. Üstündeki oldukça açık olan mor renk elbisesinin kemer kısmından birşey çıkardığını fark edip eline baktım.

Eline aldığı küçük hançeri gördüğümde gözlerim irice açıldı.

"Beni onunla mı tehdit edeceksin?"

Şuan içime nereden olduğunu bilmediğim bir cesaret gelmişti, deli cesareti dedikleri bu olsa gerek...

Kız gıcık bir gülümsemeyle üstüme gelirken korktuğumu belli etmemek için geri gitmemeyi seçtim. Tam dibimde durup saçlarımdan sertçe tutup eline doladı.
Acıyla inleyip kızı dibimden uzaklaştırmaya çalışsam da fayda etmedi. Eline dolağı saçlarımın yarısını şekilsiz bir biçimde hançeriyle keserken hiç de acıyormuş gibi bir hali yoktu.

Kestiği saçlarım elinde kalırken elindeki saçlarımı bana doğru sallayıp konuştu.

"Bunlar bizde kalsa sorun olacağını sanmıyorum prenses. Sizi de bir süre bizde misafir etmek isteriz."

Diyip nereden bulduğunu anlamadığım siyah urgan bir iple bileklerimden sıkıca bağlarken yanındaki kızlardan biri de gözlerimi mor bir bezle bağladı.
Kendimi kurtarmak için çabalasam da etki etmiyordu. Daha sonra kulübenin sahibi olan kızın sesini duydum.

"Ne yaptığını sanıyorsun Hilda?! Saraydakiler bu yaptığını öğrenirse sonun ölümden başka bir şey olmaz, kendine gel!"

"Sen basit bir şifacı olarak fazla konuşmuyor musun Rafael? Çekil şuradan ve saraydakilere de selamımı iletirsin,"

"Sizde şunu dışarı çıkartın, gidiyoruz."

Kızlar iki yanımdan gelip sertçe kolumdan tuttu ve hızla dışarı çıktık.

Sıkıca bağlanan bileklerim kurtulmaya çalıştığımda acıyordu, zaten etrafımı da göremiyordum.

Kendimi ellerinden kurtarmak için çırpındırırken arkamdan gelen bağırışla yerimde durdum.

"Kendini bir aptal gibi gösterme prenses, ne kadar çabalasan da önümüzdeki 2 hafta bizimle kalacaksın. Yürüyün!"

O an içimdeki korku yerini nefret ve öfkeye bırakmıştı. İçime nerden geldiğini bilmediğim bir güç gelmiş gibi hissettim. Etrafı göremesem de iki yanımda duran kızların durduğu yeri, hemen arkamdan gelen ve Hilda denilen kızın varlığını oldukça fazla hissediyordum. Hissetmekten de öte nerede bulunduklarını milimine kadar görebiliyormuş gibiydim.

Kollarımdan tutan kızları hızlı ve sert bir hareketle itip gözümdeki bezi indirdim ve hemen arkamda durup üstüme gelmeye hazırlanan Hilda'nın yüzüne sert bir yumruk attım. Acıyla inleyip elini yüzüne götürdü.
Fırsattan istifade bende hızla oradan kaçıp ellerim bağlı bir şekilde koşmaya devam ettim.

§

Uzun bir süre koşmuştum ve şu anda ağrıyan bacaklarımı tutarak yavaş yavaş yürüyordum. Hava kararmaya başlamıştı, zaten oldukça sisli ve korkunç gözükürken şimdi bir de kararınca daha da kötü olmuştu. 

Kulübedeki kızın verdiği iksir biraz olsun işe yaramış gibi duruyordu çünkü vücudumdaki yaralar o kadar da acımıyordu. Biraz daha yürüyemeyeceğimi hissederken geceyi geçirebileceğim kapalı bir yer aradım. Hiç bir yer bulamazken gözüme az ilerideki büyük gövdeli bir ağaç takıldı. Daha fazla dayanamayıp ağaca doğru ilerledim ve kendimi biraz daha karanlık tarafta kalan kısma atıp kafamı ağacın gövdesine yasladım. Bağdaş kurup elbisenin eteklerini de bacaklarımın altına sıkıştırıp üşümemi önlemeye çalıştım. Çok bir faydasını göremezken umursamayıp kapanan gözlerime daha fazla engel olamadım...

Zamana Tutsak ~ HeraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin