Sabahın ilk ışıklarının kaldığım odanın camından içeriye süzülmesini izliyordum. Saat ya dört ya da beş civarıydı. Geniş yatağın başlığına sırtımı yaslamış, bacaklarımı kendime çekmiştim. Gece uykumdan sık sık uyanmıştım. Kabus tarzı bir şey de yoktu fakat genel olarak uyuyamıyordum işte. En son uyandığımdan beri uyumuyordum ve işte şuan da bu yüzden uyanıktım.Dışarıdan kuş sesleri geliyordu. Aklım ilk defa bu kadar rahattı. Bilmiyorum belki de şuanki havanın veya kuşların etkisindendir.
Zihnim bana ilk defa güzel bir sessizlik sunmuştu. Öyle ki bu sessizlik ilk defa bu kadar sessizdi.Oturduğum yerden yavaşça kalkıp dışarı çıkmaya karar vermem çok da uzun sürmemişti. Yavaş adımlarım odadaki boy aynasının önünde durduğunda gece geldiğimizde yatmak için üstüme giydiğim saten, beyaz ve gecelik tarzı elbiseyi değiştirme gereği duymadan sadece ayağıma giyebileceğim rahat bir şey bulmak için dolabı açtım. Elbiselerin asılı olduğu yerin hemen altında bir kaç çift ayakkabılar vardı.
Gözüme çarpan beyaz ipli sandaleti alıp giydim ve iplerini çok yukarı tırmandırmadan bağladım.Saçlarım biraz kabarmıştı ama bunu da önemsemeden odanın kapısını yavaşça ve sessiz bir şekilde açıp çıktım. Şuan olduğum katta hiç kimse olmadığı gibi hiç bir ses de yoktu. Demekki hala herkes uyuyordu. Sabah saat dört buçuk olduğundan olabilir mi acaba Hera? Doğru. Sessiz adımlarım merdivenlere yönelirken çok kısa bir an Lucifer'in odasının kapısına uğradı gözlerim.
Yüzümü buruşturup merdivenlerden hızla inerken hafif bir açlık mideme uğradığını belirtircesine midemden bir gurultu yükseldi. Gözlerim şaşkınlıkla açılırken ellerimle karnımı sardım. Dışarı çıkmadan önce mutfağa uğrasam iyi olacaktı sanırım...Bir an tereddüt etsem de kafamı iki yana sallayıp adımlarımı mutfağa yönelttim. Açık renk tezgahta hiç bir yiyecek bulamamam biraz üzülmeme sebep olsada umudumu kesmeyip birde buz dolabına baktım. Kapağı açar açmaz ağzına kadar dolu ve belli bir düzen içerisinde olan dolap kaşlarımı kaldırmama sebep olmuştu. Şuan bunları başka bir tarafa atıp yiyebileceğim bir şeyler aramaya koyuldum. Gözüme çarpan yumurtalara bakıp 3 tanesini aldım. Ardından dolabın kapağını kapatıp yumurtaları yıkayıp tezgahın üstüne koydum. Arkamdaki dolapların içlerine bakıp cezve tarzı bir kap bulmaya çalıştım ama onun yerine bulduğum en küçük tencereyi alıp içine biraz su doldurdum.
Yumurtaları içine koyup arkadaki tezgahın üatünde duran çakmağı alıp ocağı yaktım. Tencereyi ocağın üstüne bırakıp yumurtaların haşlanmasını beklerken üstüne yaoacağım sos tarzı şey için zeytinyağı ve baharat aradım. Zeytinyağını tezgahın köşesinde buldum, kırmızı pul biber ve naneyi de çekmecelerin ikincisinde buldum.
Yaklaşık 15 dakika kadar sonra tam haşlandığına emin olduğum yumurtaları alıp soğumaları için bir süre soğuk suda beklettim ve soğuduğunda kabuklarını soyup hepsini küp küp olacak şekilde kesmeye çalıştım. İnce ince doğradım işte. Ardından bunları bir tabağa alıp üstüne zeytinyağı, tuz, pul biber ve nane koydum. Karıştırdığımda ise bitmişti. Kaşık çatalların dizili olduğu çekmeceden bir çatal alıp tezgahın yanında duran sandalyelerden birine oturdum ve önümdeki yumurtayı yemeye başladım.Evet zaten bir iki saat sonra görevliler kahvaltı hazırlayacaktı ama acıkmıştım. Midem her şeyden önce gelirdi. Beş dakika dolmadan biten tabağımı yıkayıp tezgahın üstüne ters bir şekilde koydum.
Doyan midemin rahatlığıyla salına salına mutfaktan çıkıp dış kaoıya ilerledim. Kapının kulbunu tutup indirecekken kolumdan sertçe tutulup geriye çekilmemle ağzımdan küçük diyemeyeceğim bir çığlık firar etti. Fakat aynı esnada ağzıma kapanan büyük el ile tiz çığlığım boğuk bir uğultuya dönmüştü. Olduğum yerde arkamdaki kişiye zarar vermeye çalışırken dudaklarımın üstündeki eli yerinde dururken kolumdaki eli sıkıca iki kolumla beraber belimi tuttu. Hareketlerim kısıtlanırken burnuma gelen kokuyu geç fark etmiştim. Hareketlerim durduğunda ağzıma kapanan elleri diğer elinin üstüne gitti ama beni bırakmadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zamana Tutsak ~ Hera
FantasyTam arkamı dönüp dükkana ilerleyecekken bir iki adım ilerimde durmuş bana dikkatli bir şekilde bakıyordu. Kaşlarım çatılırken gülümsemeye çalıştım. "Bir sorun mu var beyefendi?" Adamın ciddi yüzünün aksine dudaklarında sinsi bir gülümseme peydah ol...