Bölüm -6-

26 2 0
                                    

  Olivia tüm vücudunda hissettiği acıyla gözlerini açtığında sabah olmuştu. Yatakta doğrulup etrafına baktığında hastane kanadında olduğunu anladı. Kolundaki bitmiş serumu dikkatlice çıkartarak yatağın yanındaki onun için bırakılan terlikleri giydi ve dışarı doğru yürüdü. O sırada kapıdan giren Dumbledore ile az kalsın çarpışacaklardı.

   "Ah uyanmışsınız Bayan Slytherin. Görevi tamamlayan ilk kişiydiniz, tebrik ederim."

  "Profesör, acil değil ise sonra konuşsak. Draco'yu görmem gerekiyor."

  Dumbledore etrafta yankı yapan bir şekilde güldükten sonra yavaşça kenara çekildi.

  "Benim yüzünden görmedin sanırım. Ben gideyim en iyisi." Draco normalin aksine çok fazla kızarmış yanaklarıyla Dumbledore'un arkasında duruyordu. Olivia koşarak boynuna atladı.

  "Çok korktum Draco..."

   Draco kızı belinden yavaşça ittirerek kendinden uzaklaştırdı. Hareketine şaşıran ve bir o kadarda kırılan Olivia ise öylece durdu.

  "Biraz hastayım, sana da bulaşacak." Olivianın düşen suratı tekrar gülümsedi ve umursamadan tekrar sarıldı.

"Bana bir şey olmaz demiyor muyum ben? Koskoca Slytherin varisini bir grip durduracakmış? Güldürme beni."

  Bir kaç gün sonra ikisi birden odalarında yatarken Hermione söylene söylene yaptığı iksiri onlara içiriyordu.

  "Draco zorundaydı, soğuktan hasta oldu da sen de ki bu akılla gidip çocuğa niye sarıldın sanki? Bir de bana bir şey olmaz diyip durdun. Olan bana oldu işte, sabahtan beri yattığın yerde iksir tarifi veriyorsun bi de. Bende yoruldum artık aaaa."

  Olivia ve Draco birbirlerine bakıp güldüler. Hermione ise onlar iksiri içerken elleri belinde sinirli sinirli onlara bakıyordu.

  "İşe yaradımı bari? Daha iyimisiniz?" İkiside kafa salladı.

  "İyi, gidiyorum ben. Yeter bu kadar."
 
  Herm gittikten sonra ikisi ışıkları kapatıp uyumuşlardı. Yeni yarış yaklaşırken hasta olan tek kişisinin kendisi olması onu sinirlendirse de Olivia hepsini geçmeye kararlıydı.

  İkisi de iyileştikten sonra Olivia büyüye biraz daha çalışmaya karar vermişti, bu kadar boşlamak onun yapacağı bir şey değildi. Sabah erken kalkıp bir kaç rapor daha yazdıktan sonra hepsini temize çekti ve denemelere başlamak için Dumbledore'un odasına gitti. Denemelerin hiç biri yeterli sonuç vermeyince Olivia sinirlenmiş ve çalışma işini bir süre daha rafa kaldırmıştı.

  Son yarışmadan iki gün önce olacak olan balo yüzünden tüm okul ayağa kalkmıştı. Draco, Olivia'yı davet etmek için doğru zamanı kolluyordu. Olivia en yakın arkadaşı dururken başka bir erkekle gitmeyecekti değil mi?

  Olivia koridorda yürürken Mattheo onu durdurdu. O sırada Olivia'nın yanına giden Draco ise uzaktan onları izlemeye başladı.

   "Baloya kiminle gidiyorsun, Slytherin?"

  Olivianın yüzünde yine o sahte, masum gözüken gülümsemesi vardı.

  "Neden soruyorsun, Riddle?"

  "Birisiyle gitmiyorsan benimle gelir misin diye soracaktım."

  "Sor o zaman." Mattheo bir an anlayamasa da devam etti.
 
  "Bayan Slytherin, benimle baloya gelir misiniz?"

  Olivia kocaman bir gülümsemeyle cevap verdi.

  "Hayır."

  Mattheo çok fena bozulmuşken Draco saklandığı yerde gülmemeye çalışıyordu.

  "N-ne neden?"

  "Çünkü Draco beni davet edecek."

  "Etmedi ama edecek mi?"

  Olivia kafasını salladı. "Hıhım."

  "Peki... Sen bilirsin, iyi geceler." Mattheo geldiği yoldan geri dönerken Draco duvarın arkasından çıktı ve yürüyen kızın omzuna dokundu.

  "Benimle baloya gelir misin?" Olivia şaşkınlığını gizlemedi.

"S-sen... Duydun değil mi!"

  Elindeki kitapları durmadan Dracoya geçirirken Draco gülmekten duramıyordu.

  "Görürsün sen, hemen gidip Riddle'ın teklifini kabul edicem!" Draco yürümeye başlayan kızın yanına geçti.

  "Düşüncesi bile korkunç..."

  "Biliyorum, o çocuk her seferinde tüylerimi ürpertiyor. Gözleri aynı babasına benzemiyor mu sence de?" Draco kafasını salladıktan sonra Olivia bir anda durup ona döndü.

  "Bu akşam malikaneye gidelim mi? Hem Cissy'i özledim hemde balo için evden kıyafet alırım."

  Draco küçük çocuklar gibi sevinip kafasını salladıktan sonra odaya gelmişlerdi.

  𝗕𝗶𝗿 𝗸𝗮𝗰̧ 𝗱𝗸 𝘀𝗼𝗻𝗿𝗮

  "Hogwarts'ta büyü olduğunu biliyorsun, nasıl cisimleneceğiz ki?" Olivia cisimlenmek için çocuğun ellerini tuttu.

  "Hogwartsın benim olduğunu da biliyorsundur o zaman :)"

  Bir kaç saniye içinde ikisi malikanenin salonundalardı. Olivia onları bekleyen Narcissa'ya kocaman sarıldıktan sonra kapıdan çıkarak yan taraftaki kendi evine yürümeye başladı. Draco ise annesinin yanağına bir öpücük kondurup şaşkınlıkla Olivia'nın peşinden koştu, neyseki kapıyı kapatmadan yetişmişti.

  "Her seferinde ağzımı açık bırakıyorsun, kızım. Nasıl bir büyü var sende?" Olivia odasına doğru yürürken sırıttı.

  "Sınırlarını zorlamayı denemedim bile :)"

  Olivia Draco ile karar veremediği için arada kaldığı 2 elbiseyi de alıp Narcissa'nın yanına geri dönmüşlerdi. Ve son bir saatlerini sadece bunu düşünerek harcamışlardı. En sonunda ise karar veremeyip ikisinide aldılar ve Hogwarts'a geri döndüler. Ama Olivia'nın elbisesi trenle geliyordu :))

  𝗕𝗮𝗹𝗼 𝗚𝘂̈𝗻𝘂̈
 
  Erkekler Harry'nin kızlar ise Olivia'nın odasında toplanmıştı ve beraber hazırlanıyordu. Olivia evden getirdiği iki elbiseyi de Hermione ve Lunaya verdikten sonra kendi elbisesini bekliyordu. Makyajını Herm yaparken telefonundan Draco'ya yazdı.

  "Güzel gözüktüğünden emin ol, ilk biz çıkacağız."

  O bu mesajı atarken çok normaldi ancak Draco bu mesajı aldıktan sonra stresten patlamak üzereydi. Bir anda o ağır sorumluluğun üzerine bindiğini hissedince eli ayağına dolanmıştı. Ron, Harry ve Blaise onu sakinleştirmeye çalışıyordu. En sonunda Hermione yazıp hepsine haber verdikten sonra kızlar kendi odalarına geçmişti. Olivia ise sipariş ettiği gözlerinin rengindeki yeşil elbisesini düzeltirken Hermione'nin nasıl bu kadar düzgün eyeliner çektiğini düşünüyordu. Kapı çalınca aynada son kez saçlarını düzeltip komutu verdi.

  "Gir." Draco üzerindeki takımı tutarken karşısındaki kıza bakakalmıştı.

"S-sen, bu elbise..." Olivia kendini tutamadan küçük bir kahkaha attı.

  "Kandırıldın, canım. Cissy ile seni bir güzel kandırdık. Elbiseyi sana göstereceğimi sanmıyordun herhalde."

  Bu tatlı ihanet Draco'nun çok hoşuna gitmişti ve kolunu Olivia'ya uzattı.
 
"O zaman gidelim mi kandıran kadın."

  "Gidelim kandırılan adam."

Olivia SlytherinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin