Baloyu yarışmacıların başlatması gerekiyordu bu yüzden Draco ve Olivia herkesten önce dansa kalktılar. Diğer üç çiftin yanında çok rahat fark ediliyorlardı hem kıyafet hem de dans olarak farklılardı. Kıyafetleri uyumlu olan tek çift onlardı, Olivia, Draconun takacağı kravata göre elbise almıştı. Ayrıca dans konusunda kimse ikisinin eline su dökemezdi. Küçük yaşlarda Narcissa böyle özel günler için Draco'ya dans eğitimi aldırmıştı, ve tabiki de zorla da olsa Olivia'ya da yapmıştı. Küçükken nefret ederek yapsalarda şuan Cissy'e teşekkür edecek durumdaydılar.
Herkes dansın sonuna yaklaşırken erkeklerin kızları kendi etraflarında döndürüp kucagına doğru yatırması gerekiyordu. Ancak Draco, Olivianın beklemediği bir hareketle onu kaldırıp gerçekten de döndürüyordu. Şaşırsa da olaya uyum sağlayan kız ise ayaklarını uçarcasına ayarlamış ve daha estetik durmasını sağlamıştı. Kız tekrar yere indiğinde diğerleri dansı bitirmiş ve onları izliyordu. Tüm salon aynı anda alkışlamaya başlayınca yarışmacılarda alkışladı. -Yarışmacılar: Cedric, Viktor, Fleur. Harry yok bilmiyorsanız- Bu alkışa bir kaç profesör de katılınca Olivia utançtan kızardığını hissediyordu ancak Draco gururlu gülümsemesiyle kıza bakıyordu. Onun aksine çekinmemişti, bu alkış için yapmıştı onu. Hayır sadece sorarlarsa öyle diyecekti, eskisi gibi olmayı özlediği için onu tekrar kendi imza hareketleriyle kaldırmıştı. Bir kaç saniye sonra konuşa konuşa kenara geldiler ve bir köşede içeceklerini alıp oturdular. Birileri yanlarına gelip Olivia'yı kutluyordu ve geri gidiyordu. Gece ilerledikçe bundan iyice sıkıldılar ve odaya çıkmaya karar verdiler.
Olivia içeri girer girmez topuklularını çıkartıp ayaklarını ovuşturmaya başladı. Tüm gün koşuşturmaktan ayaklarını şişmişti. Eli yeşil elbisesinin askılarına gittiğinde Draco kapıya doğru döndü.
"Gitme, arkanı dönsen yeter. Koridor kalabalıktır şimdi."Draco yavaşça başını sallayıp yerinde kalmaya devam etti. Olivia ise elbiseyi çıkartmakla uğraşıyordu. Ama Hermioneden yardım alarak giydiği elbisenin fermuarı çıkmıyordu.
"Draco bi bakar mısın?" Draco yavaşça arkasına döndü ve soran gözlerle baktı.
"Fermuarı çıkartamadım, elimin yakınına kadar indirir misin?"
Draco içinde uçan kelebeklere rağmen beklemeden gitti ve fermuarı biraz aşağıya indirdi. Olivia ise hiç bir şey olmamış gibi kolyeyi çıkartıyordu.
"Ah, teşekkürler Dray."
Draco tekrar arkasını döndüğünde Olivia hızlıca elbiseyi çıkardı ve geceliğini giydi. Hemen yatağa yatıp arkasına döndü. O sırada Draco üzerini değiştirmeye başladı.
"Neden bir büyü ile uğraştığını bana söylemedin?"
"NE!?!"
Olivia bir anda heyecanla yataktan fırladığında Draco'nun sadece pantolonla olduğunu gördü
"Ah, ben-ben özür dilerim." Tekrar arkasına dönerken dansta olduğundan daha çok utanmıştı.Draco yatağın yanına gidip kızın üzerine doğru eğildi.
"Utandın mı sen?" Olivia ise eliyle çocuğu ittirmeye çalışırken gözleri kapalıydı. Fark etmeden çocuğun çıplak karnına dokununca iki eliyle birden gözlerini kapatıp yorganın altına daha çok çekildi. Draco ise kızdan uzaklaşırken yüzünde her zaman ki gülümsemesi vardı. Üzerini tamamen giyip kızın yanına gittiğinde çoktan uyumuştu. Yüzüne düşmüş sarı saçlarını geriye çekerken fısıldadı.
"Bana bir şeyler anlatman için daha ne yapmam gerek, güzelim? Neden her şeyi kendin yapmaya çalışıyorsun? Görüyorum, ama sana yardım edemiyorum. Sen nelerle uğraşıyorsun böyle?" Düşüne düşüne kendi yatağına yatıp o da uyudu.
Sabah olduğunda Olivia utançtan erken kalkıp kütüphaneye giderken Draco hala uyuyordu. Tüm gün derslerde Hermione ya da Luna ile oturup Dracodan kaçıp durmuştu. Olanlar aklına geldikçe içi bir garip oluyordu ve utanıyordu. Gece de ondan önce gidip erkenden yattı. Bir kaç gün geçtikten sonra son yarışmanın tarihi belli olmuştu ve Draco ile konuşması gerektiğini biliyordu ama utanıyordu. Ama Draco onu durdurup zorla konuşmaya çalışınca bir önemi kalmamıştı.
"Son yarışmanın tarihi belli olmuş, Olivia. Onun için çalışmalara baktın değil mi? Gelen seferki gibi hazırlıksız gitme sakın."
"Eee- şey- evet hazırım ben tamam." Draco hafifçe gülümsedi.
"Utanıp durmasana da artık, bir şey olmadı ki." Olivia gözlerini kaçırıp yeri seyretmeye başlamıştı bile.
"Hey sana diyorum- iyi misin?"
"İyiyim desem inanacak mısın?"
Draco hayır anlamında başını salladı. "Değilim.""Neyin var?"
"Büyü işini kimden nasıl öğrendin? Sadece Albus ve ben biliyoruz sanıyordum."
"Siz konuşurken duydum sadece birde çatal dil olduğu için bazı yazıları Harry'e götürmüştüm ama bir şey çıkmadı." Olivianın şaşırmaya bile enerjisi yoktu. Bir kaç dakika sonra kafasını masaya koyup uyumuştu bile. Draco yavaşça onu kucaklayıp yatağına yatırdı ve üzerini örttü.
Sabah olduğunda Olivia ve Draco kahvaltıya beraber indiler. Labirent yarışması bugündü. Okul ikiye ayrılmış ve yarısı Olivia'ya diğer yarısı Cedric'e moral veriyordu. -tabi çoğunlukla Olivia'ya çünkü onun daha güçlü olduğu kesindi- herkes yarışma alanına toplanırken Draco; Harry, Hermione, Ron, Neville, Luna ile beraber oraya geçiyorlardı. Onları bekleyen Olivia ilk Draconun boynuna atladıktan sonra diğerleriyle tek tek selamlaştı. Yine konuşmalarını yapmak için Draco kalırken diğerleri yerlerine geçti.
"Bu türü da geçeceksin değil mi? Bir şeyin olmadan." Olivia gülerek kafasını salladı.
"Bir şey olmayacak, aptal. Korkmana gerek yok, ben Olivia'yım bir kere."
"Ben ciddiyim, Olivia. Sana bir şey olursa yaşayamam ben."
Yarıştan önce bu laflarla yumuşacık olan Olivia çalınan düdükle yerine doğru geçti. Hepsi ortada beklerken tekrar düdük çaldı ve Olivia arkasına dönüp diğerlerine el salladıktan sonra labirente girdi. Yön bulma duygusuyla hareket edip bir yandan da kendini kaybetmemeye çalışıyordu. Bir kaç dakika sonra yukarıda bir fişek gördü, bu birisinin pes ettiği anlamına gelirdi.
"Bu kadar basit mi?" diye düşündü. O sırada Draco ise fişeği atanın Olivia olmaması için dua ediyordu.
Kız bir kaç köşeyi döndükten sonra kupaya gelmişti. Ama karşı tarafta kafası gözüken Cedric vardı. O da kupaya dokunmaya çalışıyordu. Ama kız ondan önce davranıp kupaya dokundu ve parmaklarından tüm vücuduna yayılan acıyla yere yığıldı.