Aradan geçen yarım saatin ardından tren yavaşlayarak durdu. Olivia ve Draco valizlerini yerlerinden alarak kompartımandan çıktılar. Kapşonunu iyice kapatan kızın gözükmesi imkansızdı. Trenden inince arabalara taşınması için valizleri orada bıraktılar ve testrallere doğru yürümeye başladılar. Ancak Malfoy'un yanında gizemli bir kız oldukça dikkat çekiciydi.
Çok geçmeden büyük bir kalabalık etraflarını sarmıştı. Bu sırada testraller için yer ayarlayan Draco uzaklaşmıştı, Olivia herkesin arasında tek başına kalmıştı. İnsanlar eğilip kapalı olan yüzüne bakmaya çalışıyordu. Yine gözleri zehirliydi, biliyordu. Etrafındakilere daha fazla dayanamadı ve gürültülü bir çığlıkla bağırdı.
"DRACO EĞER GELMEZSEN BURADA EZİLECEĞİM!"
Draco bağırışmanın ardından arkasına döndü ve hızlıca kalabalığın arasına daldı.
"EĞER HEPİNİZ ŞİMDİ ÇEKİLMEZSENİZ PİŞMAN OLMAYACAĞIM ŞEYLER YAPACAĞIM!"
Olivianın elini tutup insanların arasından çıkarttı ve testral arabasının yanına dönüp oturdu. Araba Hogwarts'a yaklaşırken Olivia sadece çok büyük bir felaketten kurtulduğu için şükrediyordu...
Araba durunca ilk Draco indi ve elini uzatıp inmesi için Olivia'ya yardım etti. Kız köprüye adım attığında Draco bavulları almış peşinden gidiyordu. Yavaş giden kızın hızına yetiştiğinde o da yavaşladı.
"Yine oldu değil mi?" Kız yere bakmaya devam ederken usulca başını salladı.
"Bu aralar çok fazla oluyor, burada düzelecek emin olabilirsin."Kız kafasını kaldırıp ona sıcacık gülümseyen çocuğa gerçek gülümsemesinden verdi. Sadece ona karşı kendi olabiliyordu. Onu büyüten Narcissa'ya karşı bile Slytherin gibi davranmak zorunda hissederken Draco bunu umursamıyordu. Soyadının şevhetine kapılmayan tek kişiydi. Rüzgar iliklerine işleyince hafifçe titremişti. Draco aniden valizleri yere koyup içinden bir pelerin çıkarttı ve kızın omuzlarına örttü. Olivia sıcak pelerine sarılırken büyük kapının önüne gelmişlerdi.
Normalde seçimler öğrenciler geldikleri gece yapılırdı ama trende teknik bir hata çıktığı için herkes çok geç gelmişti ve program yarına bırakılmıştı. Bu yüzden bu sefer öne Draco geçti ve Slytherin yatakhanesine doğru yürüdüler. Tüm öğrenciler rastgele yatakhanelere yerleştirilmişti, Slytherinliler hariç. Safkanların odaları başkanlar tarafından onlar gelmeden önce hazırlanmıştı bile. Ancak kimsenin Olivia'nın varlığından haberi yoktu. Bu yüzden gizlice Draco'nun odasına çıktılar. Koridorda onu görüp dik dik bakan bir kaç öğrenci dışında kimseyle uğraşmak zorunda kalmamışlardı. Odaya girdiklerinde kız kapşonu sonunda çıkarttı ve aynadan kendine baktı. Terlediği için ıslanan saçlarının bir kısmı alnına yapışmıştı. Elleriyle onu düzeltip pelerini çıkartırken Draco yoklama için ortak salona inmişti. Olivia da üzerini değiştirip Dumbledore'un onun için hazırlattığı yatağa uzandı. Draconun geldiğinde gördüğü manzara, soğuk bir gecede sıcak bir yer bulmuş bir yavru kedi gibi kıvrılmış kızdı. Haline gülerek yanına yaklaştı ve üzerini örtüp kendiside uyumaya koyuldu.
Draco sabah gözlerini açtığında takırtılar duyuyordu. Sabahın hala erken olduğu henüz doğmamış olan Güneş'ten belliydi. Tek gözünü aralayıp odada gezdirdi. Olivia çalışma masasında önünde kitaplarıyla çalışıyordu. Draco bir müddet kaşlarını çatarak kızı izledi. Sonrasında ise kız arkasına bakmadan konuştu.
"Neden öcü görmüş gibi bakıyorsun?" Draco hazırlıksız yakalanmıştı, kızın bu hallerine alışması mümkün değildi ki.
"Sana hayret ediyordum sadece, bugün ders bile yok. Ayrıca sen değil miydin ben her şeyi bilirim havasında gezen? Ne oldu da çalışıyorsun şimdi?"
Draco yatakta hafifçe doğrulurken kız oflayarak ayaklandı ve camın kenarına koyduğu kitaplara yöneldi.
"Kes sesini ve biraz daha uyu. Şurada büyü dünyasına katkı sağlamaya çalışıyorum."
Gözleri fal taşı gibi açılan Draco şuan çok güzel ayılmıştı. Yataktan fırlayıp masanın başındaki kızın yanına koştu.
"Ne yapıyorsun ki?" Kız eliyle önündeki kitapları kapatıp kaşlarını çatarak Draco'ya döndü.
"Hey, bakabileceğini söylemedim!" Suratı asılan Draco yatağa geri dönerken Olivia kalkıp kapıya yöneldi. Tam çıkacakken Dracoya döndü."Profesör Dumbledore'un odası nerede?" Biraz düşündükten sonra tekrar konuştu.
"Ya da boşver, sora sora öğrenirim." Kız koridorda gördüğü her hayvana sorup yolu ararken Draco merakla kitaplara eğildi. Ama gördüğü şey çatal dille yazılmış birkaç parşömen ve kitaptan ibaretti...
Olivia çalıştığı projeden dumbledore'a biraz bahsettikten sonra tekrar odasına döndü. Sabah olmak üzereydi. Odaya girdiğinde Draco giyinmiş çıkmak için kendisini bekliyordu. Elindeki kitapları masaya bıraktıktan sonra telefonunu alıp yatağa uzandığında Draco ona bakıyordu.
"Yine ne var Dray?"
"Sen gelmiyor musun?" Kız yanağının kenarıyla gülümsedi.
"Bu şekilde bir giriş istemediğimi biliyorsun, daha iyilerine layığım."
Draco kafasını sallayarak odadan çıkarken aklından geçenler kızın tam bir Slytherin olduğuydu...Akşam yemeği vakti geldiğinde Draco yemeğe inmişti. Olivia ise siyah ve dar midi bir elbise giymiş, topuklu ayakkabılarını giymek için uğraşıyordu. Aslında yeşil detaylı bir makyajda yapmak istiyordu ama anlaşılan çok vakti yoktu. Telefonunda Dracodan gelen mesajlara baktı ve çıkarken bir fıs parfüm sıkıp koridora geçti. Artık etrafta kimse yoktu, herkes salonda yemek yemek için resmen onu bekliyordu. Tam hareketli merdivenlere geldiğinde uzun topuklular ayağını burktu ve düşecek gibi oldu. Arkadan belini tutan bir çift el olmasa muhtemelen yere kapaklanmıştı. Panik ve korkuyla arkasına döndüğünde Riddle'ı gördü. Sahte ve korkunç gülümsemelerinden birini takındı ve samimice bir teşekkür etti. Büyük salonun kapısına kadar beraber gittiler ve mesaj gelene kadar orada beklediler. Dracodan haber gelince Olivia tek başına salona girdi, Mattheo arkadan izlemekle yetinmişti. Bunu yapması kızın hoşuna gitmişti çünkü şuan göz önünde başkasını istemiyordu. Hayatında ilk defa bu denli ön planda olmuştu. Herkes suspus olup onu izlerken görüş alanına bir sandalyenin üzerinde duran şapka girdi. Ve onu görür görmez şapkanın büyük bir şiddetle bağırması bir oldu.
"SLYTHERİN!"
Herkes alkışlamaya başladığında yüzünde yine o sinsi gülümsemesi vardı. Sadece kendisinin duyabildiği topukluların tok sesiyle birlikte öğretmenlerin masasına yaklaştı ve hafifçe eğildi. Dumbledore söze girdiğinde herkes tekrar susmuştu.
"Sizin gibi değerli birini aramızda görmekten mutluluk duyuyoruz, bayan Slytherin. Burada olmaktan asla pişman olmayacağınıza dair size söz verebilirim."
Olivia, gülümseyerek derin bir nefes aldı ve geriye adım atarak Slytherin masasına doğru yürüdü. Alkışlar artarken Draco'nun yanındaki boşluğa yerleşti. Dumbledore ziyafeti başlattığında ise Draco kulağına eğildi.
"İstediğin buydu değil mi? Ortamı bunun için hazırlamıştım." Olivia yine gerçekten gülümsedi.
"Teşekkürler, Dray." Draco sırıtarak ondan uzaklaşmadan önce tekrardan fısıldadı.
"Ve söylemeden geçmeyeceğim, mükemmel olmuşsun..."
Olivia gözlerini kısarak çocuğa döndü. "Yalakalık yapıyorsun değil mi?"
"Nerden bildin :)" Olivia Draco'nun omzuna vurup yemeğine devam etti ve gece böyle bitti...