Draco, Olivia'ya çıkma teklifi ettikten sonra herkes etrafı toplayıp dağılmıştı. Yorucu ve güzel bir gün olmuştu, Olivia ve Pansy sohbet ederek yatakhaneye geldiler. Kıza ısınmaya başladığını hissediyordu. Onlar ayrılıp odalarına geçtiğinde erkekler çöpleri atmaya gitmişti. Olivia ise yatağa oturup beklemeye başladı.
Bir kaç dakika sonra kapı açıldı ve Draco gözleri yerde içeri girdi. Hâlâ karanlık olduğu için kızı görememişti. Olivia bir anda ayağa kalkıp Draco'nun beline sarıldı. Draco dışarının soğundan sonra kızın sıcacık karşılamasına donup kalmıştı. Neredeyse bir dakika geçmesine rağmen kız onu bırakmamıştı. Bir anda ağlamaya başlayan kız yavaşça dizlerinin üzerine çökerken Draco da onunla beraber yere oturdu.
"Hey, noldu? Neden ağlıyorsun?"
Hıçkırıklar arasından kızın ne söylediği anlaşılmıyordu çünkü kız eti ayrılırcasına ağlıyordu."Draco" Draco kızı duyabilmek için daha çok yaklaştı. Kız hala belini bırakmamıştı o da kızın sırtından tutuyordu.
"Burdayım, güzelim. Dinliyorum." Ancak kız konuşmak yerine ağlayıp duruyordu. Draco bir şey yapamayacağını anlayıp iki eliyle kızı kavradı ve sıkıca sarıldı. Kızın ağlaması durana kadar da öyle kaldılar. Olivia sakinleşip geri çekildiğinde Draco kaşlarını kaldırarak parlayan mavi gözleriyle ona bakıyordu.
"Özür dilerim, Draco..." Draco şaşırmıştı.
"Bu durumda ağlaması gereken ben olmalıydım, aslında." Olivia hafifçe sırıttı.
"Bana yalnızken sormalıydın, aptal! Onca insanın içinde panikledim!" Draco uzanıp kızın yüzündeki yaşları sildi.
"Nerede sorduğumun bir önemi mi var, yine zaman isteyecektin zaten. Hadi kalk yer soğuk." Ayaklanıp kızında ellerinden tutarak kaldırmak için hamle yaptı.
"Hayır kabul edecektim." Kıza uzattığı eli havada kalan çocuk yine donmuştu. Duyduklarını idrak etmesi uzun süren Draco yine de inanamıştı.
"Ney dedin duymadım? Sarhoş muyum acaba?" Olivia yerden destek alarak kalktı ve çocuğun karşısına geçti.
"Doğru duydun, kabul edecektim işte. Onların içinde diyemezdim."
"Yani sen diyorsun ki-"
"EVET APTAL SENİNLE ÇIKARIM DİYORUM!"Draco bir anlık panikle eliyle kızın ağzını kapattı.
"Şht birisi duyacak şimdi. İlan-ı aşkını daha sessiz yapabilirsin bence."
Olivia ağzı kapalı kuzu kuzu Dracoya bakmaya devam etti. Draco elini çekti."Şimdi soruyorum, benimle çıkar mısın Bayan Slytherin?"
"Tabiki de Bay Malfoy, reddedilecek bir teklif değil." İkisi de resmi bir sesle konuşunca güldüler.
Draco kızın yanından geçip arkadaki yatağa atladı ve yanındaki yeri işaret etti.
"Sabah olmak üzere, yarın derslere girmesekte uyumamız lazım."
Olivia koşarak dolandı ve boş yere geçti. Dracoya dönerek yattığında Draco belinden sarıldı.
"Eskisi gibi..." Olivia gülümsedi. "Eskiden oyun oynarken uyuyakalırdık, kendi isteğimizle uyumazdık bile," Draco kızın yüzüne gelen saçları çekerken konuşuyordu.
"Orası doğru tabi, annem sonrasında hep kızardı bize. Düşününce çok yaramazmışız. Aklıma gelmişken, anneme söyleyecek miyiz?" Olivia sıkıntılı bir nefes verdi.
"Bir süre kimsenin haberi olmamalı, ama söz ilk Cissy'e söyleyeceğim. Güvenliğin için şimdilik seni reddetmişim gibi yapacağız."
Draco kızı kendine çekerek göğsüne yasladı. "Nasıl istersen..."
Sabah olduğunda Olivia her zamankinin aksine erkenden kalkmaya yaklaşmamıştı bile. Saat öğleden sonrayı gösterirken Dracoya sarılarak uyanmıştı. Onun hâlâ uyuyor olmasını fırsat bilerek hızlıca üstünü değiştirdi ve çocuğu yanağından öperek odadan çıktı. Kahvaltıyı kaçırmışlardı ancak öğle yemeğine biraz daha vardı. O zaman gelip onu uyandırabilirdi. Ortak salona inip baktığında kupasını ve başındaki bir kaç öğrenciyi gördü. Kupaya bir öpücük kondurup diğerleriyle selamlaştıktan sonra Hermione'yi bulmak için gitti. Sahte dedikoduyu yayması lazımdı.
"Günaydın Hermione, iyi uyudun mu?"
"Sen beni boşver, dün ki iş ne oldu? Kabul edecek misin? Çok yakışıyorsunuz, etmelisin? Ravenclaw'dan bir kız Draco'nun hoşlanıyormuş, onu kaptırmak istemezsin değil mi? Lütfen kabul et çok uyumlusu-"
"Yahu kızım bi dursana nefesinde mi kesilmiyor senin."
"Tamam durdum sen söyle."
"Ben... Onu reddettim. Sizin yanınızda rencide olmasın diye öyle dedim."
Hermione ağzı bir karış açık duruyordu.
"Kızım sen iyi misin? Saçmalama lütfen.""Çok ciddiyim Herm, Voldemort hayattayken kimseyle çıkamam. Ayrıca o benim en yakın arkadaşım."
"Ee nolmuş yani Ron da benim en yakın-"
"NEY!?! SİZ ÇIKIYOR MUSUNUZ?!?"
Hermione kızın ağzını kapattı. -bağırıp durma aq susturuyorlar işte-
"Kızım sussana bir duyan olacak."
"DOĞRU YANİ!"
Hermione kızı çimdikleyince nihayet durmuştu. Gözlerinden alev çıkartarak Olivia'ya bakarken Ron ve Harry gelmişti."Sevgilin bana saldırdı, kurtar beni Ron." Harry gözlerini açarak bir Hermione'ye bir de Ron'a baktı.
"BENDEN HABERSİZ Mİ?!?!" Olivia hemen ellerini beline koyup Harry'nin yanına geçti.
"Bunlar iyi bir dayağı haketti, Ron sende Herm bende hadi bakiyim."
"OLİVİA DRACO'YU REDDETMİŞ!!!" Hermione baklayı ağzından çıkartınca bu sefer yeni hedef kendisi olmuştu.
"Şey aslında benim Dumbledore'un yanına gitmem gerek, nasıl unutmuşum." Bir şey demelerine izin vermeden koşarak yanlarından uzaklaşan Olivia, Dracoyu uyandırmaya gitti. İçeri girdiğinde yatakta oturan Draco sanki onu bekliyordu. Kapıyı kapatıp içeri doğru yürürken kıza elleriyle gelmesini işaret etti. Olivia gidip Draco'nun sol bacağına oturdu.
"Biz hep böyle gizli gizli mi buluşacağız?"
"Maalesef, Dray..."
"Neyse en azından oda bizim değil mi?"
"Hıhım." Draco kıza sımsıkı sarılarak kaldırıp döndürdü ve geri indirdi.
"Kocaman biz tiyatro yapmaya hazır mısın?"
"Fazlasıyla 😉"