1. Bölüm

94 16 1
                                    


Doğduğum yer olan Tikahu adasını hep merak etmişimdir. Annem ve babam işsiz gibi beni ta pasifik okyanusun tam ortasındaki ıssız ve bir o kadar da cennet bahçesi gibi görünen bir adada dünyaya getirmişler ve bir anda ortadan kaybolup gitmişler.

Nasıl bu kadar cennet gibi bir adaya geldiklerini ya da neden beni istemediklerini bilmiyorum, ama bekleyin, daha da alakasız bir şey söyleyeceğim: Beni alan yetkililer, nedense beni dünyanın diğer ucuna, Avustralya'nın Victor Harbor şehrindeki sıradan bir yetimhaneye bıraktılar. Başımdan geçenleri anlatmamı beklemeyin; çünkü eğer anlatırsam, büyük ihtimalle bu adanın yerlileri tarafından öldürülürüm.

Etrafımı yüzlerine çeşitli boyalar sürmüş çıplak adamlar sarmıştı. Bir an onların hareketlerine doğru garipser bir edayla baktım onlar bu bakışı yanlış anlamış olmalılar ki ayaklarımdan ve ellerimden tutarak bir tahtaya bağladılar. Tahtada asılı dururken kendi kendime bunun rüya olabileceğini düşündüm öyle ya böyle saçma rüyalar tam benim tarzımdı.

Garip çıplak adamlar bana doğru bakarken onlara göz belerterek " Ne bakıyorsunuz ateşte kuzumu oynuyor? " dedim. Yaptığım bu benzetme nereden aklıma gelmişti bilmiyorum ama söylediğim bu sözler dominoların ellerini ve ayaklarını sağa ve sola vurarak etrafımda dönmelerini sağlamıştı. Onlara domino diyorum çünkü birbirlerinin yanından hiç ayrılmıyorlardı, ard arda dizilmiş sürekli birbirlerini saçına dokunup etrafımda dönmeye devam ediyorlardı.

Burası tam bana göre bir yerdi. Harika sonunda yuvamı bulmuştum. Hem beni ne için bağladıklarını bile bilmiyordum belki de beni kraliçeleri yapmak için sıradan bir gelenekti en azından yaptığım kuzu benzetmesinden sonra bunun böyle olmasını umuyordum.

Dans durduğunda iki taşın arasına koydukları beni kaldırıp ormana doğru dans ederek yürümeye başladılar. Kendi kendime dominoların sırtında ıssız, derin, karanlık ormana doğru ilerlerken beni kraliçe yaptıklarında bürüneceğim halleri hayal ediyordum. Hayır! Bu yerlilere kuzu pirzola olmayacaktım bir kraliçe olacaktım.

Düşünceler beni ele geçirirken bir anda gözlerimi sonuna kadar açtım.

" Kuzu pirzola olacağım... "

Sonunda bir kraliçe olmayacağımı anlamıştım. Bunu anlar anlamaz ayaklarımı ve ellerimi oynatarak ıssız, yerlilerin olduğu ve " beni yemeye çalışan yerlilerin olduğu " adada seslerim büyük bir çığlıkla yankılandı.

İmdaaaat kimse yok mu! Yok. Eğer varsa yardım edebilir misiniz acaba? Tabii ki.

Lütfen ayaklarımı yalamayı bırakın beyefendi sizin gibi yabani bir erkeğe hiç yakışmayan hareketler bunlar.

Ayaklarım ve ellerim dominoşlar tarafından yalanırken arkadan bir dominoşun sesi geldi. Bu sesle birlikte dominoşların hepsi birden arkaya baktı. Gördükleri şeyi görememek beni meraktan çatlatmıştı ki yumurta tamamen çatlamadan beni bir anda yere atıp koştular. Eklemlerim ve kemiklerim her neyse ikisi de aynı şey zaten ağrıdan ölürken iplerimi yere düşen bir bıçakla çok zor çözüp hızla denizin kenarına giderek el sallamaya başladım.

Hey buradayım! Yuhuuuuuu!

El sallamaya devam ederken geminin tepesine asılmış siyah iskelet kafayı gördüm ve bu bayrağı görmemle birlikte geminin ateş kapıları açıldı.

Burada değilim gelmeyin!

Koşarak büyük T şeklindeki kayalığın arkasına gizlendim. Üç mermi gözlerimin önünden süzülüp geçerken, hayatım bir film şeridi gibi gözlerimin önünden akıp gitti.

Zaman OkyanusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin