12. Bölüm

14 2 0
                                    

İşi uzun süredir bırakmak istiyordum. O gün bugünmüş. Orayla ilgili hiçbir şeyi özlemeyeceğim. Orası beni her zaman kötü hissetirmişti. İçerisi ne kadar büyük olsa da patronu o kadar da iyi değildi. Kendimi onların oyuncağı gibi hissettiriyordu.

Şuan yanımda o minik çocuk duruyordu. Adı Tomydi. Çok güzel bir gülümsemesi ve mavi gözleri vardı. Gözleri benim için değerliydi.

Ağaçların olduğu bir parkta bir duvarın üstüne oturduk. Cebimde kalan son parayla iki adet dondurma aldım. Tomy'nin ki portakallı benimki ise çilekliydi. Dondurmayı yalayıp parkta oynayan çocuklara doğru doğru bakıyordu. Bakışlarında bir özlem seziliyordu. Ona iyi gelmek istiyordum...

Üstümde beyaz bir tişört altımda ise kısa bir şort vardı.

" Neden arabaların önünde duruyordun?"

Dedim oldukça kibar bir tonla. Bir çocuğa bu kadar kibar olabileceğimi hiç düşünmezdim ama bana garip duygular hissettiren bir çocuğun karşıma çıkmasını da düşünmezdim ama bu da oldu.

Dondurmasını bacaklarına doğru eğip boynunu eğerek cevap verdi.

" Siz yanıma gelene kadar durduğumu bile bilmiyordum. Rüya çadırına gideceğimi hatırlıyorum. "

Şefkatle Tomy'e baktım. O kadar tatlı ve kırılgan görünüyordu ki söyleyeceklerimi aklımda kurgulamam gerekiyordu.

" Rüya çadırı mı? "

" Evet. Ormanda yapraklarla gizlenmiş minik bir yer. Kimseye söyleme olur mu? Orası kötü hissedince gittiğim bir yer. Orada hayal tanecikleri var biliyor musun? "

Bu çocuk kimdi bilmiyorum ama bir baldan daha tatlı görünüyordu. Seni kim üzdü miniciğim.

" Beni oraya götürür müsün? "

" Orası bana özel bi yer. "

" Anlıyorum. "

" Özür dilerim. "

" Hayır. canım Götürmek zorunda değilsin. "

" Teşekürler. "

Tomy portakallı dondurmasını yavaş yavaş yalarken bir yandan da gözlerini kısıp parkta oynayan çocuklara doğru bakıyordu. Bakışları ne yaptıklarını anlamak istiyor gibi bakıyordu. Ona bakarken kendimden parçalar buluyordum. Ruhu benim küçükken yalnız kaldığım zamanlar gibiydi. Ben de onun gibi yetimdim bu yüzden onu anlayabiliyordum. Yalnız gecelerin karanlığında kendimi kaybettiğim günleri dün gibi hatırlıyordum. Savunmasız olduğum günleri hatırlıyordum. Bu çocuğun kim oldugunu bilmiyordum ama bana her yönüyle benzediği için onu korumak istiyordum. Ona bakınca küçük kendimi görüyordum. O küçük kızın yalnızlığını ve tanrıya olan yalvarışı aklıma geliyordu. Hiç bir çocuğun yalnız olmaya hakkı yok diye düşündüm. Bu düşünce iliklerime kadar irkilmeme neden oldu.

Tomy dondurmasını bitirdiğinde bir süre sustuk sonra ise sessizliği bozup konuştum.

" Sen neden gitmiyorsun?"

" Bir keresinde gittiğimde burnum kanamıştı ve herkese yalan söylemek zorunda kalmıştım. "

" Ne yalan söylemiştin? "

" Onlara büyük bir evde annem ve babamla yaşadığımı soylemiştim. Beni kötü hissetirmişti bu yalan. Kendimi bu yalana bağlı hissetmiştim. Yalan ortadan kalktığı an her şey yıkılacakmış gibi... "

" Küçükken ben de çok yalan söylemek zorunda kalırdım. Ama ailemle ilgili değil, kendimle ilgili yalanlardı bunlar. "

" Ne tür yalanlar? "

Zaman OkyanusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin