Ağrı Dağı efsanesi 2. Bölüm

1.2K 48 96
                                    

Rivayete göre iki kız kardeşlermis ağrı dağı. Hergun kavga ederlermiş. Birgün büyük kız kardeş küçük kız kardese eteğinden yılanlar böcekler eşlik olmasın demiş. Küçük kız kardeş de yılın her mevsimi kar ayaz tependen eksik olmasın demiş. Bu yüzden küçük ağrı dagindan yıllardır yılan büyük Ağrı dağından kar eksik olmazmış.

Benim en çok ilgimi cekende Bir diğer rivayet.

kır bir atın dağlı Ahmet'in evinin önünde durmasıyla başlar. Geleneklere göre eğer bir at üç kere uzak bir yere bırakılır ve tekrar geri gelirse o hakkın bir emaneti sayılır, bu emanet asla bir başkasına verilmez. Ağrı'da gelenek her şeydir ve kimse geleneğin dışına çıkamaz. Bir süre sonra atın eski sahibi olan Osmanlı Beyazıt Paşası olan Mahmut Han, gelenekleri bilmesine rağmen atı geri ister. Bölge halkı hanın karşısında tıpkı Ağrı Dağı gibi durup, atı da Ahmet'i de saklayıp vermezler. Zalimin zulmü başlamıştır, han önüne çıkan bütün köyleri yakıp yıkar, halkı tehdit eder ve Ahmet'in en yakın dostu Sofi'yi rehin alır. Han için bu artık bir gurur meselesidir. Zulümle başaramadığı şeyi kurnazlıkla yapar

. Araya hatırlı Kürt beylerini sokup Ahmet'i ayağına getirmeyi başarır. Sofi'yi ve Ahmet'i affedeceğini söylediği halde zindana vurur. Ahmet'in çektiği acılar kavalın yanık tonuyla, "Ağrı Dağı'nın Öfkesi" türküsünün acı sesi zindan duvarlarını aşıp, Beyazıt Sarayı'nda yankılanır. Paşanın kızı Gülbahar, türkünün sesine gittiğinde nefesini duyduğu kişiye âşık olur. Babasının zulmünü bildiği için onu buradan çıkarmanın yolunu arar. Tek çıkar yol onların kaçmalarını sağlamaktır. Zindancı başı Memo, Ahmet'i bırakması karşılığında Gülbahar'ın saçının bir teline razı gelip Ahmet'i serbest bırakır.

Han tutsakların kaçtığını öğrendiğinde çılgına döner. Yardım ettiği için Gülbahar'ı cezalandıracağını öğrenen halk saraya yürür. Kalabalığı gören, onların karşısında duramayan tiran, kızını onlara vermek zorunda kalır. Bir süre oradan oraya sürüklenen Ahmet ile Gülbahar'ın evlenebilmeleri için hanın rızası gerekmektedir. Han, Ahmet'e Ağrı Dağı'nın tepesinde ateş yakarsa şayet buna razı olacağını söyler. O güne kadar dağın tepesine çıkıp geri dönen olmamıştır. Ahmet bunun imkânsız olduğunu bilmesine rağmen tereddütsüz yola koyulur.

Mahmut Han'ın yanına çekmeye çalıştığı, Ağrı bölgesine nam salmış kanaat önderi Kervan Şeyhi'nin gücünü de arkasına alan halk, Ahmet'e yapılan bu zulme karşı koyup sarayın etrafında toplanarak yekvücut olarak tepkilerini koyarlar, Keza Ahmet ateşi yakmazsa saraya yürüyeceklerdir. Han, zulmüne karşı toplanan kalabalığın boyutunu görünce, kibiri yerini korkuya bırakır.

Şayet bu iki sevdalı kavuşamazlar ise han bu kalabalığın elinden kurtulamayacağını anlar. Ahmet ateşi yakıp olmaz deneni başarmıştır. Gülbahar'ı yanına alıp Küp Gölünün kıyısına giderler. Ahmet ne zamandır içini kavuran sorunun cevabını, Memo'nun kendisini ne karşılığında serbest bıraktığını öğrendiğinde, Ahmet'e bu can yüktür artık, sevdiğinin yanından ayrılıp Küp Gölü'nün sularına bırakır kendini. Ömür dediğin tıpkı akkuşun kanadını Küp Gölü'nün suyuna üç kere daldırıp çıkarması kadar...

Berdel Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin