26. Yadigar: Beklenmedik Misafir

428 41 622
                                    

Selam :)

İyi okumalar...

———

———

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

———

Nasıl o durumu düzelteceğimi hala bulamamıştım.

Tabii en kıdemli sayılabilecek muhafız Calebian'ın kılıcı üstüme gelirken düşünülecek ideal konu bu değildi. Dönerek sağ elimdeki kılıçla hamleyi karşılamış son anda arkamdaki diğer bir kıdemli muhafız olan Floria'yı hissetmiştim. Aceleci bir tavırla dizlerimi kırıp Calebian'ın bir buçuk el piç kılıcının kendi kılıcım üzerinde rahatsız edici bir sesle kaymasına izin verdim. Dengesinin bozulacağına inanarak dizlerimin arasındaki ağırlık merkezimi değiştirmiş, bu sayede konum olarak saldırıdan dolaylı olarak sıyrılmıştım. Hatta cüretkar davranarak Calebian'ın dengesi bozulurken sol elimdeki kılıcı Floria'ya çevirerek mızrağını karşılamış, onun üzerine düşmesini sağlamaya çalıştım. Ancak Floria bu hamlemi çoktan fark etmiş olduğundan beni araya kıstırmış, kendini çoktan toplamış Calebian'ın kılıcının önüne itmişti. Boynumun hemen altında onun kılıcını, kaburgalarım hizasında da Floria'nın mızrağını hissettim. Nefes nefese şekilde yenilgimi kabullenircesine kılıçlarımı bıraktım. Bunu gören muhafızlar da toparlanarak soluklanmam için birkaç adım geriledi.

Bir an için kalkabilecek gibi hissetmemiştim, bu kaçıncı turdu bilmiyordum. Ellary muhafızları nöbetleşe değiştirerek beni bir pataklama sarmalına aldığından beri saymayı bırakmıştım. Levi ile ilk başladığımızda sarayın arka bahçesinde gözlerden uzak şekilde idman yapıyorduk. Ellary ise beni muhafızların dolaştığı ve nöbetleştiği ön bahçeye çekmişti. Albion'un girişi ağaçlar açısından pek zengin olmasa da mimari açıdan gösterişliydi. Ellerinde kılıçları ve savaşa hazır vaziyette çekilmiş yaylarıyla oyulmuş heykeller inanılmaz gerçekçiydi. İlk gördüğümde tüm insani aklımla sarayın girişine uzanan beyaz mermerden merdivenlerin nasıl hala bu kadar beyaz merak etmiştim.

Miwa mucizeviydi. Umarım akşam yine ağrılarım için o şifalı otlarla doldurulmuş banyoyu hazırlardı.

Kollarımda ve bacaklarımda derman kalmadığını fark eden kanlı kuzenim kalkmama yardım etmek için yanıma adımlamaya başladı. Yüzündeki o güçlü kumandan ifadesi eğitimim boyunca sabitti, diğer duyguları ayırt etmek fazlasıyla zordu.

"Güvensiz bir pozisyondayken atağa geçmeye çalıştın. Önce kendini güvene..."

Gözlerimi devirerek Ellary'nin son iki haftadır tekrar ettiği kurallar listesinden bir demeci onun yerine tekrarladım.

"Önce kendimi güvene alıp sonra saldırmam gerekiyor, ölürsem kazanamam."

Elini yardım için uzattığında tereddüt etmeden koluna sarıldım, tek başına kalkamayacak gibi hissediyordum. Diğer muhafızlar biraz daha uğraşması kolaydı, özellikle Levi bana karşı fazlasıyla anlayışlı ve merhametliydi. Ellary, Levian ile olan eğitimlerimizi izlemiş onların beni kısa sürede pişirmeye yeterli olmayacağını düşündüğünden kendisi duruma müdahil olmuştu. İlk üç gün canıma kendisi bizzat okuduğundan akşamları baygın bir şekilde yatağa dönüyordum. Dördüncü ve beşinci gün daha iyiydim çünkü Ellary'nin bazı atak klişelerini ezberlediğimden ona göre konuşlanarak geceden ayarlamalar yapmıştım. Onu hala yenemiyor olsam da en azından karşısında mücadeleyi bir dansa çevirecek kadar dayanır olmuştum. Başıma belanın büyüğünü o anda almıştım çünkü kuzenim onun hareketlerini ezberlediğimi fark etmişti.

RHOSİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin