YOK OLUŞ

49 5 5
                                    

Sabaha kadar gözüme bir gram uyku girmedi. Ağabeyim saat 23 gibi eve geldi, geldikten birkaç dakika sonra odamın kapısını her ihtimale karşı tıklatıp içeri girdi.

O içeri girince uyuyor numarası yaptım ve gitmesini bekledim. Kapıda birkaç dakika bekledikten sonra gideceğini düşündüm ancak yatağımın kenarına, yanıma geldi. Yatağımın başına, elleriyle yüzüme ve saçıma dokunabileceğim şekilde yatağıma oturdu. Sadece yüzümü ve saçımı okşuyordu, başka bir şey yapmıyordu. Yüzümü okşarken bir koku aldım. Ağabeyimin elinden geliyordu. Ne olduğunu ilk başta anlamasam da sonradan kan kokusu olduğunu anladım... Evet, düşündüğüm şeyi yapmıştı ancak bunu hangi sebepten dolayı yaptığını bilmiyorum.

Bora'yı görünce eskiyi hatırladı o yüzden mi yoksa biri ona instagram olayını mı söyledi, ama yok o olamaz çünkü onun suçlusu Bora değil Beril değil mi? Yani öyle olması gerekiyor.

Ağabeyim ellerini saçlarımdan ve yüzümden çekti. Birkaç dakika bekledikten sonra fısıldayarak konuşmaya başladı.

Ağabeyim: "Bana neden söylemedin? Borayla aynı okulda olduğunu, onun seni sevdiğini, hatta senin için- neyse. Neden söylemedin?"

Benden bir cevap istiyordu ama cevabı duymak istemiyordu. Yüzleşemiyordu olan bitenle. İstemiyordu Borayı veya onunla ilgili şeyleri. Benim de, onun hakkında konuşmayı bırakın, onun hakkında düşünmemi istemiyordu. Zaten Bora'nın bana küçükken yaptığı hareketin sonucunda verdiği cezadan tatmin olmamıştı. Sonuçta ağabeyim kendi gözünde kendini kardeşini koruyamayan, ona zaman ayırmayan iğrenç insanın tekiydi.

Ağabeyim daha fazla beklemeden odamdan çıktı ve ilk önce tuvalete gidip musluğu açıp ellerini yıkadıktan sonra odasına gitti.

Ağabeyim odamdan gittikten sonrası çok sessizdi ancak ağabeyim kendi odasına gidince ağlama sesleri bu sessizliği bozdu. Ağabeyimin ağlama seslerini duymak, bu ana şahit olmak kalbimi acıttı. Ben ağabeyimi bildim bileli ağladığını hiç görmedim. Şu anda ağabeyimin ağlaması da benim yüzümdendi bunu biliyorum. Bu yüzden yatağımdan sessizce kalkıp ağabeyimin odasının kapısını 3 kere tıklatıp içeri girdim.

Ağabeyim kapının açılma sesini duyunca ani bir dönüş ile uyuyor numarası yaptı ve kimin geldiğini anlamak için bekledi, ben ise yatağına doğru yöneldim ve onun bana yaptığı gibi yapıp yatağının baş ucuna oturdum. Ben de onun gibi yaptım ve saçlarını okşamaya başladım. Uzun bir süre sonra ilk defa ağabeyimin yanındaydım ve bir kardeş olarak ona destek olmaya çalışıyordum ve konuşmaya başladım.

"Özür dilerim ağabey. Ben de böyle olsun istemezdim. Biliyorum canın yanıyor. Kalbin paramparça oluyor ama kalk, kalk ve yüzleş."

Bu cümlemden sonra birkaç dakika bekledim. Cevap vermedi. Ben tam kalkıp odama gidecekken beni kolumdan tutup durdurdu.

Ağabey: "Özür dilerim. Seni koruyamadım."

"Hayır ağabey. Beni korudun, beni her şeyden sen korudun. Teşekkür ederim."

Ağabey: "Ama o gün-"

"O gün sen gelmeseydin ben şu anda burada olabileceğimi zannetmiyorum."

Ağabey: "Güzelim bunları içimi rahatlatmak için söylüyorsun biliyorum ama işe yarayabileceğini zannetmiyorum."

"Hadi ama ağabey, sana hiç minnettar olduğumu düşünmedin mi? Ayrıca bunca zaman senin bana bir kere bile olsa kötülüğün dokunmadı."

Ağabey: "Hadi ama-"

Sözünü ona sarılmam ile kesti.

"Seni çok seviyorum ağabey ve sana minnettarım."

Ağabeyim derin bir nefes verdikten sonra o da sarılmama karşılık verdi ve

BulanıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin