Space-

105 12 8
                                    

Büyükannesinin omzundan sarsmasıyla uyandı jisung. Gözlerini zar zor açtı ve lavaboya gitti. Ardından büyükannesinin hazırladığı kahvaltıya oturup birşeyler yedi. Pek iştahı yoktu jis'in. Çünkü 1 saat sonra okula gidecekti. Yıllardır uzaktan eğitim görüyordu jis ama büyükannesi artık büyüdüğünü, sosyallesmesi gerektiğini ve okula gitmesini söyledi. Büyükannesini kıramazdı. Sonuçta 2 senedir onun omuzlarında büyük bir yüktü ve tek yapabildiği onunla hiç konuşamasa da isteklerini yapmaktı. Önce babası sonra da annesi tarafından terk edilmişti. Babası gittikten sonra annesi de aklını kaybetmiş gibiydi ve onları büyükannesine bırakıp gitti. Onları dedim çünkü kardeşi de vardı bir zamanlar. Yurda götürülmeden önce.

Düşünceleriyle boğulup atak geçirmemek için hemen hazırlanıp çıktı. Kafasındaki susmayan sesler eşliğinde okuluna yürüdü. 18ine girmek üzere olan bir 12. sınıf öğrencisiydi hanji. Çok gergindi uzaktan aldığı derslerin yetmesini ve yabancılık,zorbalık çekmeden okulu bitirebilmeyi dileyerek sınıfına ulaşmıştı. İçeri girdi ve duvar tarafından 4. sıraya boş olan sarısın uzun saçlı çocuğun yanına geçti. Hiçbirşey duymuyordu jis bu onu daha çok korkutuyordu. Elleri titriyordu hafiften. Ardından öğretmen girdi sınıfa kısa boylu güzel bir hanımefendiydi birşeyler konuştu ama anlamadı jis ardından işaret diliyle jisi yanına çağırdı. Çok mutlu olmuştu jis. Birinin onun dilinde konuşması mutluluk erdi ona ve korkusu biraz da olsa geçti. Sıra kendini nasıl tanıtacağına gelmişti. Öğretmeni sen işaret diliyle anlat ben arkadaşlarına söylerim diyerek kocaman gülümsedi.

'selam ben han jisung işitme engelliyim bu yüzden sizi sadece işaret diliyle ve yazarak konuşursanız anlayabilirim sizin gördüğünüz derslerin aynısını uzaktan eğitimle bende gördüm bu yüzden umarım iyi anlaşırız!'

Kocaman gülümsedi sınıfa doğru jisung çok korkmuştu ama birşey olmazdı değil mi?

Öğretmeni arkadaşlarına açıkladıktan sonra birbirlerini selamlayıp derse geçtiler. Gün çabucak geçmişti resim çizmeyi ve sanatı çok seviyordu jisung zaten güzel sanatlar lisesinde okuyordu bu yüzden mutluluğu yerine gelmişti. Belki sanatıyla konuşabilirdi insanlarla. Yanında oturan sarısın cocugun ismi felix oldugunu öğrenmişti felixin çok tatlı bir kişiliği vardı. Hemen jisungun numarasını alıp arkadaş olmuştu evleri de yakındı birbirine bu yüzden birlikte çıkmışlardı. Felix biraz da olsa işaret dili biliyordu ve jisung için daha fazlasını öğrenmeye karar vermişti. Jisung, felixi küçük kardeşine benzetmişti. Felix, jisunga kardeşini sordugunda ise cevap verememişti. Çok özlemişti kardeşini ama buluşmaları neredeyse imkansızdı. Sınıfları maximum 15 kişiydi ve bu da jisungun hoşuna gitmişti. Sabah sınıfa kendini tanıtırken dikkatini çeken bi çocuk vardı. Sadece işaret diliyle konuşurken gözlerinin içine bakıp anlamamasına rağmen gülen biriydi. Gün içinde onunla konuşamamışlardı. Umarım ilerleyen günlerde tanışırız diye içinden geçirdi jisung. Her zamanki gibi odasında oturmuş çizim yapıyordu. Ardından telefonunun ekranı aydınlandı ve mesaj geldi. Felixti selam yazmıştı çok tatlı bir şekilde aynı enerjiyle cevap verdi. Özünde çok neşeli biridir aslında işitme engelinden önce evde olduğu zamanlar hariç hep gülerdi jis.

Sınıf öğrenci grubuna gelmek istiyip istemiyeceğini sordu felix. Olur dedi yanına da ufak bir gülücük ekledi ve telefonunu kenara bırakıp devam etti çizimine.

 Olur dedi yanına da ufak bir gülücük ekledi ve telefonunu kenara bırakıp devam etti çizimine

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Silent Love- MinSungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin