No Time To Die-

11 3 3
                                    

Jisungla olan konuşmalar işaret dili yada yazı ile gerçekleşiyor"

-Jisung'un kalbi ağırlaştı, gözlerinin dolduğunu hissetti ve daha fazla dayanamayıp koşarak lavaboya gitti. Odayı dolduran kahkahaların arasında kimse Jisung'un gidişini fark etmedi. Ancak Minho, Jisung'un içindeki acıyı görmüştü. Onun ağladığını biliyordu ama onu hemen takip etmek yerine biraz zaman vermek gerektiğini düşündü. Minho, Jisung'un duygularını özümsedikten sonra her şeyi anlatacağını umuyordu. Ama gerçekte, Jisung yıllardır yaşadıklarını hala tam anlamıyla kabul edememiş, acılarını sindirememişti.-

Bu olayın ardından, Jisung için işler daha da zorlaştı. Kendi duygularıyla başa çıkamayan ve çevresindekilere bu yükü yüklemek istemeyen Jisung, akrabalarıyla yaşama zorunluluğuyla yüzleşti. İsteksizce de olsa yengesinin yanına yerleşmek zorunda kaldı. Bu yeni ortam, onun için hem fiziksel hem de duygusal olarak yorucu bir süreçti. Yengesinin yanında kalmak, Jisung'un içindeki yalnızlık duygusunu daha da derinleştiriyordu.

Yine de Minho ve arkadaşları, Jisung'un bu zor zamanlarında ona destek olmaktan vazgeçmediler. Jisung, bu zor dönemi atlatmak için onların varlığına ve sevgisine tutunmak zorunda olduğunu biliyordu. Ama içindeki boşluk ve acı, ne yazık ki hiçbir zaman tamamen kaybolmuyordu. Jisungun yengesinde kalmaya başlamasıyla okula yeniden gitmeye başlamıştı. 

Okulda her zamanki gibi dolanırken çok sevdiği bir öğretmeni olan Bayan Eun'u gördü öğretmeni onunla ne olursa olsun konuşup yanında oluyordu. Bu yüzden yanına gidip biraz dertleşebileceğini düşündü Ji. 

Bayan Eun ile selamlaştıktan sonra yanına oturdu.

"Nasılsın Ji"

"bilmiyorum hocam siz?" diye yanıtladı Ji.

Öğretmeni birşeyler olduğunu anladığı için Ji ile başka biryerde sakince konuştular. Konuşmadan sonra Bayan Eun gitti ve jisung da bir diğer öğretmeni olan Bayan Cha'nın yanına gidip geçen gün olan sınavını vermesi gerekti. Konuştuktan sonra kağıtlarını alıp aşağıdaki küçük atölyeye geçtiler. 

Felix de gelmişti malum olanlardan dolayı o da arkadaşını bırakıp okula gitmek istememişti.

Çizimine başlayıp yavaş ve düşünceleriyle devam ettiği sırada atölyeye Bayan Cha ve Eun girdiler.

"Merhaba Jisung," dedi öğretmeni, odanın kapısında durarak.

"Merhabalar hocam," diye yanıtladı Jisung, gergindi. Yaşadıkları onu fazlasıyla yıpratmıştı. Minho'yu yanında istiyordu, ancak sınav döneminin yoğunluğu nedeniyle onunla pek görüşememişti. Aynı sınıfta olmalarına rağmen, günlerdir birbirlerinden uzak kalmışlardı. Bu durum Jisung'u daha da yalnız hissettiriyordu.

"Eun hocan bana bazı şeylerden bahsetti," dedi öğretmeni, bakışlarını yumuşatarak. "Bu yüzden seninle konuşmak istedim."

Jisung, neyin geleceğini az çok tahmin ediyordu. Evden kovulmak gibi bir olay, görmezden gelinecek bir şey değildi. İçinde bir şeyler sıkışıyordu, konuşması gerektiğini biliyordu, ama kelimeleri bir araya getirmek zor geliyordu. Derin bir nefes aldı ve zorla, "Konuşalım hocam," dedi işaret dili ile.

Jisung, olanları anlatmaya başladığında, gözyaşlarını tutmakta zorlandı. Yengesinin evinde yaşadığı zorlukları, kardeşinin ölüm yıldönümünü, diğer kardeşiyle ilgili belirsizlikleri... Hepsi içini kemiriyordu. Sesi titremeye başladığında gözyaşları yanaklarından süzülmeye başladı.

Jisung'un anlatımı kesildi, gözyaşları sel olmuştu. Öğretmenleri, dayanamayarak ona yaklaştı ve sımsıkı sarıldı. "Biliyorum, çok zor," , Jisung'un sırtını okşayarak. "Ama bu yükü tek başına taşımak zorunda değilsin."

O an kapının eşiğinde duran Felix, sessizce içeri girdi. Jisung'un yanında diz çökerek, "Biz hep yanındayız,". Gözleri dolmuştu; Jisung'un acısını paylaşmaktan başka yapabileceği bir şey yoktu. Felix de Jisung'a sarıldı, üçü birlikte orada, sessizce ağladılar.

Jisung, çevresindeki insanların desteğiyle biraz olsun rahatladığını hissetti. 

Bir süre sonra, Jisung'un gözyaşları dindiğinde öğretmeni, onu hafifçe geri çekip gözlerine baktı. "Jisung, senin için endişeleniyoruz," dedi yumuşak bir sesle. "Eun hocanla konuştuktan sonra, sana bir seçenek sunmak istiyoruz. Eğer yengende kalmak seni mutlu etmiyorsa, yurtta kalmayı düşünür müsün? Seni orada rahat ettirebiliriz."

Jisung bir an duraksadı, derin bir nefes aldı ve başını salladı. "Yengesinin evinde mutlu olmadığını," ve "oradan gitmek istediğini" söyledi. Bu sözleri söylerken içinde bir rahatlama hissetti, sanki büyük bir yükü daha üzerinden atmıştı.

Öğretmeni başını sallayarak, "Peki, o zaman rehberlik odasına gidelim. Bay Kim ile konuşup çocuk şubesiyle bağlantıya geçelim," dedi. Jisung'u destekleyici bir şekilde yönlendirerek, birlikte rehberlik odasına doğru yürüdüler. Bu sırada Felix, sessizce arkalarından onları takip etti, Jisung'u yalnız bırakmamaya kararlıydı.

Rehberlik odasına vardıklarında, Bay Kim onları sıcak bir şekilde karşıladı. Jisung'un yanında duran öğretmeni, Bay Kim'e durumu özetledikten sonra, Bay Kim ciddiyetle başını salladı. "Bu konuyla ilgileneceğiz, Jisung," dedi. Sonra telefonunu eline alarak çocuk şubesini aradı.

Jisung, bu süreç boyunca sessizce bekledi, ama bu sefer içinde biraz da olsa bir umut vardı. Yengesiyle yada anneanne, dayısıyla yaşamak zorunda kalmayacağı düşüncesi, ona yeni bir başlangıç yapma şansı tanıyordu. Bay Kim, telefon görüşmesini yaparken, Jisung gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Belki de bu sefer her şey daha iyi olacaktı.

Bay Kim, çocuk şubesini aradıktan kısa bir süre sonra, polisler rehberlik odasına geldiler. Jisung'un huzursuzluğu artmıştı, ama yanında olan öğretmenleri ve Felix'in desteğiyle biraz olsun sakin kalmaya çalışıyordu.

Polisler Jisung'a nazik bir şekilde yaklaştılar, "Merak etme, seni sadece güvenli bir yere götüreceğiz," dediler. Jisung, hafifçe başını sallayarak, olanları kabullenmeye çalıştı.

Tam o sırada, Jisung'un öğretmenleri ona yaklaşarak elinde küçük bir poşetle geldiler. "Jisung, karakola gitmeden önce bir şeyler almanı istedik," dedi Eun hocası, gülümseyerek. Poşetin içinde bir dilim kek ve bir kutu meyve suyu vardı. "Aç kalmanı istemiyoruz," diye ekledi.

Jisung, öğretmenlerinin bu düşünceli jesti karşısında içten bir teşekkür etti. "Teşekkür ederim," dedi sessizce, ama sesindeki minnettarlık netti. Poşeti alırken, öğretmenleri ona sarıldı.

"Her şey düzelecek, Jisung," dedi Bayan Cha, ona sımsıkı sarılırken. "Biz her zaman buradayız."

Felix de bir adım öne çıkarak Jisung'a sarıldı, "Seni yalnız bırakmayacağız," dedi. Bu destekle Jisung, içinde biraz olsun cesaret buldu. Gözlerinde yaşlar birikse de, bu sefer içinde umut vardı.

Polisler, Jisung'u nazikçe karakola doğru yönlendirdiler. Jisung, arkasında öğretmenleri ve Felix'in destekleyici bakışlarını hissederek adımlarını attı. 

 

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Silent Love- MinSungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin