Tears-

43 6 3
                                    


Minho, Jisung'un elini sıkıca tutarak, onun gözlerine derin bir anlayışla baktı. "Anlatmak istersen, buradayım ve seni dinlemeye hazırım," dedi.

Jisung, Minho'nun samimi ve destekleyici yaklaşımıyla biraz rahatladı. Ellerindeki kesiklerin acısını hala hissediyordu, ama Minho'nun sıcak dokunuşu onu sakinleştiriyordu. Gözlerindeki yaşları silerek, "Hayatım o kadar karmaşık ki, Hergözümü açtığımda her şey çok ağır geliyor." diye cevap verdi.

Minho, Jisung'un omzunu sıvazlayarak, "Anladım, hayat bazen zorlu olabiliyor. Ama sen yalnız değilsin, ben seninle birlikteyim. Birlikte bu zorluklarla başa çıkacağız, daha yeni tanışıyo olmamız birşeyi değiştirmez ben seni gördüğüm ilk günden beri gözlerindeki ışıktan çok güçlü biri olduğunu fark ettim" dedi. 

İkisi de sessizce birbirlerini anlamaya çalışırken, Minho Jisung'un eve gidemiyeceğini anlayıp onu kendi evine götürmeye karar verdi.

O güzel ellerinin şuan bu halde olması Minhonun içinin üzüntüyle dolmasına sebep oluyordu. Bu bedeninin üzerine bir de böyle bir aile yaşamı onu çok zorluyo olmalıydı.

Yürürken Minho üstündeki salaş ceketinden çıkardığı mendili ile Jisung'un ellerini biraz da olsa temizlemeye çalıştı. Dizlerine de aynısını denedi ama cam parçaları canını yaktığı için pek ışe yaramamıştı. 

Kendi üzerinde sweatshirt, eşofman ve ceketi vardı. O üşümediği için ceketini Jisunga verdi. üzerindekiler inceydi ve üşüdüğü barizdi. Yolda giderken Jis'in aklın ı başka yerlere çekmek için birkaç konu açtı genellikle sanattan konuştuğu için Jis çok heyecanlı gözüküyordu. 

Gülüşü cidden herşeye değerdi. Evinde neler yaşadığını bilmese de bu kısa sürede ondan etkilendiği belliydi. 

Jisung müziğe ve sanata çok bağlıydı. Müziği şuan yapamıyor olsa da bir zamanlar gitarıyla hiç ayrılmazlardı.

Minhonun da babasıyla arası yoktu annesine yaptıklarından sonra affedemezdi onu. Bazen baba oğulları görüp üzülse de annesi hiç açıkta hissettirmedi oğularını. Annelerinin kaslı bir vücudu ve maskülen görünüşü vardı. Kesinlikle mükemmeldi. Üstüne bir de güzel mesleği ve orta düzeyde bir şirkete sahiplerdi. 

Şımarık da değillerdi, ezilebilecek biri de değillerdi Minho ve Felix. Gayet mütevazi saygılı yetişmişlerdi.

Bu yüzden Jisunga karşı hassaslardı. Ama Minhonun, Jisunga karşı olan hassasiyeti çok daha farklıydı ve Minho da bunun farkındaydı.

Minho, Jisung'un kırılgan ruhunu ve onun güvenini kazanmanın ne kadar önemli olduğunu biliyordu. Jisung'un geçmişinde yaşadığı zorluklar, onu daha da savunmasız hale getirmişti. Minho, onun yanında güvenli ve destekleyici bir alan yaratmak istiyordu.

Eve yürüdükleri zamanda ailesi hakkında konuşmasalar bile. Onun acısını paylaşıyor, onu rahatlatmak için elinden geleni yapıyordu. Minho, Jisung'un güvenini kazanmak için sabırlı ve anlayışlı olmaya çoktan karar vermişti.

İşaret diliyle, "Seni korumak istiyorum, Jisung. Senin yanındayım ve seni yalnız bırakmayacağım," dedi. Jisung, Minho'nun samimi sözleri karşısında kendini daha güvende hissediyordu. 

Jisungun korkusu bir kuş misali uzaklaşmaya başladı biliyordu bu çocuk ona zarar vermezdi.

İkisi de birbirlerine olan bağlılıklarını hissedebiliyordu. Minho, Jisung'un iyiliği için her şeyi yapacağını biliyordu. Bu, onların arasındaki özel bağın temelini oluşturmaya başlamıştı.

Silent Love- MinSungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin