~İnvité de dernière minute~

249 18 37
                                    

Ne güzel gülüyo kurban olduklarımm🥰

Sabah gözlerimi araladığımda karşımda beyaz bir takım elbise duruyordu. Bu demek oluyordu ki uke bendim. Duş alıp biraz makyaj yaptım. Gözlerim çok kötü durumdaydı. Kapatıcıyla göz altlarımı kapadım. Mavi bir lens taktım. Mavi lens bana yakışıyordu. Takım elbiseyi giyindim. Annemlerde hazırdı.

Kapıda bir limuzin bekliyordu. Arabaya binip büyük ihtimalle salon olacak yere geldik. Güzel bir mekandı. Damat nerede bilmiyordum. Bilmekte istemiyordum. Kesin o da piçti aynı Minho gibi. Grubumuza girdim.

FELİX HYUNJİN'İ GÖZLERİYLE YEDİ

                                                            Jisung
                                           Evleniyorum😒

Felix
Ne!? Ama ilk ben evlenecektimm😥

Seungmin
Ne saçmalıyon lan!

Jeongin
Hyung şaka yapma!

                                                            Jisung
                       Ciddiyim foto atıyım bakın

                                                            Jisung                       Ciddiyim foto atıyım bakın

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Felix
Neee!?

Seungmin
Neredesin söyle hemen geliyorum

Jeongin
Hyung seme misin, uke mi?

Çevrimdışı oldum. Gerçekten kötü hissediyordum. Gelin odasına doğru yürüdüm. İçeriye girdiğimde siyah takım elbiseli bir adamla karşılaştım. Büyük ihtimalle bu Woojin'di.

Woojin: Selam! Sanırım evleneceğim kişi sen olmalısın.

Jisung: Aynen kanka kıyafetten belli olmuyor sanki.

Woojin: Hemen sinirlenme sonuçta evleniyoruz.

Jisung: Sakın bana şirinlik yapma.

Woojin: Biliyorsun babanın borçlarını ödedin bundan sonra benim kurallarıma uymak zorundasın sevimli uke. Saçma davranışlarda bulunma sakın.

Jisung: Offf çıldırıcam yine bir deliyle uğraşcam.

Woojin: Şirketimizden ve diğer şirketlerden insanlar gelecek gerçek bir çift gibi görünmeliyiz.

Jisung: Of tamam be!

Woojin: Aferin böyle uslu ol ki evliliğimiz gerçek görünsün.

Diğer şirketler demişti. Minho'da mı gelecekti? Gerçekten çıldıracağım. Bizimkiler gelmişti. En azından biraz moral düzeltirlerdi.

~2 SAAT SONRA~

Düğün ilerliyordu ama Minho'yu bir türlü görememiştim. Sinirlerim bozulmuştu. Gelin odasına doğru ilerlemeye başladım. Giderken arkamdan Woojin'de geldi.

Woojin: Suratını asma. Şimdi nikah töreni başlayacak.

Jisung: Rahat bırak beni.

Woojin: Kes sesini dediklerimi hatırla!

Jisung: Off anladık tamam.

Woojin: Aferin, ayrıca evet-hayır soruları sorulduktan sonra seni öpmem gerekiyor haberin olsun.

Jisung: Ne! Hayır!

Woojin: Kes sesini abartma!

Nikah zamanı gelmişti. Woojin çoktan soruya evet demişti. Benimde dememi bekliyordu. Mecbur bende evet dedim. Herkes bizi alkışlıyordu.

Woojin belimden tuttu beni kendine çevirdi. Midem bulanıyordu. Çenemden tutup kendine çekmeye başladı. Öpmesine çok az kalmıştı ki biri "durun" diye bağırdı. Sesin geldiği yöne doğru baktığımda sesin sahibinin Minho olduğunu gördüm. Elinde bir para destesi tutuyordu. Para destesini Woojin'in babasına doğru fırlattı.

Woojin: Neden duracakmışız? Kimsin sen?

Minho: Jisung'un sevgilisi, Hwang Şirketinin ortağıyım.

Herkes Minho'ya şaşkın bir şekilde bakıyordu ve buna bende dahildim. Minho kolumdan tuttuğu gibi beni dışarıya götürmeye başladı. Arabaya bindirip sürmeye başladı.

Jisung: Ne dedin sen!?

Minho: Zorla evlendirildiğini biliyorum o yüzden öyle dedim.

Jisung: Teşekkür ederim.

Minho: Teşekkür etmene gerek yok.

~30 DAKİKA SONRA~

Hâlâ arabadaydık, nereye gittiğimizi bilmiyordum.

Minho: Seni öptüğüm için kızgın mısın?

Jisung: Hayır değilim.

Minho: Geldik inebiliriz.

Bir villaya gelmiştik. Ev gerçekten muhteşem duruyordu. Kapının kilidini açıp içeriye girdik.

Minho: Odada sana uygun kıyafetler var ama yine dar giyinme rahatsız oluyorum görünce.

Jisung: Tamam giyinmem.

Üstüme giyinmek için dolaptan bir pijama takımı aldım. Banyoya girdim. Üstümdeki takım elbiseyi çıkarıp bir poşete koydum ve pijamaları giyindim. Takım elbiseyi çöpe atmayı düşünüyordum.

Aşağıya indim. Minho salonda televizyon izliyordu. Mutfağa doğru ilerledim. Acıktığım için dolapları karıştırmaya başladım. Dolapların birinde ramen buldum iki paket alıp pişirmeye başladım. Rameni tabağa koyup masaya oturdum. Tam yemeğe başlayacağım sırada Minho bana kapıdan bakıyordu.

Jisung: Aç mısın?

Minho: Biraz

Jisung: Tamam o zaman yarısını sen ye yapmaya üşendim.

Minho: Sağol

Tabağın yarısını Minho'ya döktüm.

~10 DAKİKA SONRA~

Yemek bitmişti. Bulaşıkları makineye diziyordum. Birden telefonum çalmaya başladı. Arayan annemdi.

Anne: Alo nerdesin sen baş belası yaratık?

Jisung: Seni ilgilendirmez.

Anne: Jisung saçmalamayı kes nerede olduğunu söyle.

Jisung: Yeter! Bir daha beni arama sizi görmek, sesiniz duymak bile istemiyorum!

Telefonu annemin yüzüne kapattım. Minho bana dik dik bakıyordu. Yukarıya odama çıktım ve bilgisayardan kafamı biraz dağıtmak için dizi açıp izlemeye başladım.

Aşklarım önceki bölüme attığınız oylar için teşekkür ederim.😊😘

Bu bölümün oyu: 6-7 oy

KIRMIZI GÜLLER | MİNSUNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin