14.Bölüm

16 2 0
                                    

Selamlar! Nasılsınız bakalım? Ben iyiyim teşekkür ederim.Umarım sizlerde iyisinizdir.Bugün söyleyeceğim bir duyuru var.Son 2 hafta boyunca neden bölüm atmadın diyeceksiniz.Cevabını hemen vereyim.İlk hafta Vize Haftamdı,O yüzden pek fazla kitapla ilgilenemedim.2.Hafta yani geçen hafta ise Bayram olduğundan dolayı kitapla yeniden ilgilenemedim ve böyle 2 haftalık bir ara ortaya çıkmış oldu.Bu yüzden kusuruma bakmayınız.

Geçmiş Bayramınız Kutlu olsun.Umarım Ailenizle ve yakınlarınıza beraber mutlu zamanlar geçirmişsinizdir.

Yazarınız
Dilara

Gwyndolyn,sessiz esen meltem ve kuşların cıvıltısı eşliğinde huzurlu bir uyku çekiyordu.Her ne kadar uyuduğunun farkında olsa da sanki bir tarafları hâla uyanık gibiydi ama çoğunlukla uykuya bırakmıştı kendini.Hissettiği hisler aniden gelip giden hislerdi.Bir saniyeliğine kendini belli ediyor sonrasında hemen yok oluyordu

Bir ara içeriye bir kuş olduğunu tahmin ettiği bir şeyin girdiğini ve yuvasına bir şeyler bıraktıktan sonra gittiğini hissetti ama kuş olduğunu düşündüğü için pek fazla tepki vermedi

Sanki uyusa bile,Doğa ile yeniden iletişimde gibiydi ama öncekinin aksine fazlasıyla huzur veren ve kesinlikle rahatsız etmeyen bir histi bu

En azından milyonlarca sew beyninde dolanıp durmuyor bir iç güdü olarak içinde duruyordu

Sanki bütün bunları titreşim yolu ile hissettiği de oluyor gibiydi.Gwyndolyn tam bu konuda emin değildi.Kafasına o an ne esiyorsa onu söylüyordu

Bütün bunları düşünürken içeriye bir şeyin daha girdiğini fark etti.Bu şey kuşa veya fareye benzemeyecek kadar büyük ve yavaştı.Gwyndolyn aniden kendini tetikte hissetti ve son hızla yatağından doğruldu

Gwyndolyn'in aniden kalkması ile ona nişan almış Gregory geriye doğru sendeledi ve yere doğru düşerken elinde duran küçük kıymık okunu Gwyndolyn'in çapraz üstüne doğru attı ve ok odalarının bulunduğu ağacın gövdesine çarptı

Gwyndolyn sanki çimdik atılmış gibi bedeninde hissettiği hafif acıyla birlikte olduğu yerde zıpladı ve sonrasında çaprazında duran minik oka doğru baktı.Uzaktan bile fazla zarar vermeyen bir ok olduğu belliydi ama tabii ucunda zehir varsa durum değişirdi

Yerde oturan ve hem şaşkınlık içerisinde hemde hayranlıkla ona doğru bakan Gregory'i gördü.Hemen sağında ufak,açık kahverengi rengine sahip ve oyulmuş olduğu belli olan bir yay duruyordu

Gregory'nin ilk defa Gwyndolyn'e bir şey fırlattığı bir hadise değildi bu elbette ama bu kadar daha tehlikeli hiç olmamıştı.Bir hışımla Gregory'e doğru döndü

"Yeni icadın bu mu şimdi!? Beni öldürmek mi?!"diye bağırdı

Gwyndolyn aniden çıkışınca Gregory olduğu yerde büzüştü.Gwyndolyn,kardeşinin gözlerinin kısıldığını ve dudaklarının büzüldüğünü fark etti.Gwyndolyn aniden durakladı...

Derin bir nefes alıp verdi ve yavaşça ayağa doğru kalktı.Ayağa kalkar kalkmaz bacaklarından gelen müthiş bir acı bütün bedeninde karıncalanmaya sebep oldu ancak Gwyndolyn bunu umursamadı

Gregory'nin yanına çömeldi ve ellerini,Gregory'nin yanaklarının üzerine koyarak,yukarı doğru kaldırdı kendisine bakmasını sağladı

"Greg...Bir daha ki sefere daha dikkatli ol...Bak neredeyse benim kafamın tam ortasına geliyordu...Sana yükseldiğim için özür dilerim ama neredeyse canıma okuyordun..."dedi Gwyndolyn aşırı sakin bir sesle.Yüzünde de hüzünlü bir ifade mevcuttu

Gregory'nin şımarmasını istemiyordu ama ona bağırıp da kalbini de kırmak istemiyordu.Gwyndolyn bu konuda hep iki arada bir derede kalırdı,ne yapacağını bilemezdi

Gwyndolyn nazikçe Gregory'nin yanaklarını,sakin sakin okşuyor arada bir akan gözyaşlarını siliyordu.Ona doğru hafif hafifte gülümsüyordu.Gregory sonunda burun çekmeyi kestiğinde kollarını sarılmak için açtı ve Gwyndolyn'e uzattı.Gwyndolyn kollarını kocaman açarak ona doğru sarıldı

Gwyndolyn nazikçe onun sırtını sıvazladı derken ayaklarının üzerine çömelmiş olduğundan dolayı sert bir ağrı bir iğne gibi Gwyndolyn'in canını yaktı ve Gwyndolyn acı ile inleyerek yere doğru kalçasının üzerine düştü

Gregory,emekleyerek Gwyndolyn'in yanına giderken Gwyndolyn yapraklardan yapılmış destekleri çıkardı ve bacağına baktı

Burkulmanın etkisi ile ezilmiş ve morarmış bacağı daha çok koyu bir renk almıştı.Gwyndolyn,yarayı eliyle inceledi

"Greg,Orman Ruhlarına söyleyebilir misin,Hiç ellerinde Sarımsak Kürü,Soğan Kürü ya da Maydanoz Kürü var mı diye.Bir da yanına de temiz bir kumaş"

"Olmuş bil!"dedi Gregory ve bir ok gibi olduğu yerden fırladı

...

Gwyndolyn,eline tutuşturulan ketenden yapılma ince kesilmiş kumaşları,tahtadan bir kaseye dökülmüş olan Sarımsak Kürüne batırdı ve birkaç dakika boyunca beklemeye başladı

Gregory,dışarı çıktıktan bir 20 dakika sonra Yaşlı Orman Ruhu ile birlikte gelmişti.Yaşlı Orman Ruhu,biraz fazla derin olan bir tahta kase ve elinde keten bir kumaşla gelmişti.Gwyndolyn yerde onları beklemişti.Bir süre daha böyle durduktan sonra Gwyndolyn ellerini limon ve sarımsağın karışmış olduğu sıvının içine soktu ve ayak bileğini bandırılmış keten kumaşla sarmaladı

Bütün bir tedavi işlemi boyunca Yaşlı Orman Ruhu ve Gregory,Gwyndolyn'i izlemişlerdi.Gregory ağızı açık bir biçimde hipnotize olmuştu.Yaşlı Orman Ruhu ise çenesini kaşıyor,dudaklarını büzüyor ve arada bir şaşırdığını belli eden mimikler sergiliyordu

"Sarımsak Kürü ve binimum bitkilerin belirli yaralara iyi geldiğini nasıl biliyorsun?"

"Annem köyün şifacısıydı.Ben daha çok küçükken beni ormana götürür ve değişik bitkiler ve çiçekleri anlatırdı.Onlara 'Doğanın bize verdiği armağanlar' olarak bahsederdi.Birlikte toplardık,birbirimize hikayeler anlatırdık sonrasında onları kurutup,tahta kaselerde saklardık.Annemin ilaçları her zaman her derde devaydı.Köy en minik bir sıkıntıda bizim kapımıza başvururdu.Annemde yardım ederdi,karşılığında da parasını alırdı...Tabii,onda olan bilgileri bana da öğretti.Bende neredeyse annem kadar bu konuda bilgi birikimine sahibim...Her şey babam öldükten sonra yok oldu"

"Hayret Anneni nasıl Cadı ilan etmediler?"

"Ettiler,Babam öldükten sonra"

"Hayır,Bitkilerle şifa yapmak çok eski bir Cadıcılık eseridir"

Gwyndolyn bunu duyar duymaz kafasını yukarıya doğru kaldırdı

"Ama annemin hiç element yeteneği yoktu ki.Eğer bir Cadı olsaydı ne yapar ne eder oradaki insanları ipten geçirirdi.Annem sanıldığı gibi affedici biri değildi aksine fazlasıyla kindardı...Sadece belli etmezdi"

Yaşlı Orman Ruhu ona inanmaz gözlerle baktı bir süreliğine sonrasında ise boğazını temizleyerek,daha sıcak bir biçimde bakmaya başladı

"Karıştırmış olmalıyım.Kusuruma bakma.Hadi akşam yemeği birazdan hazır olur.Kalkabilecek misin?"

Gwyndolyn her ne kadar biraz zorlansa da ayağa doğru kalkmayı başardı.Gregory ise sol kolunun altına girerek sırtını ve elini tuttu.Ona destek olmak istiyordu.Gwyndolyn,Gregory'e doğru baktı.Gülümsedi ve başını okşadı

Yaşlı Orman Ruhu onlara doğru sadece başını olumlu anlamda salladı ve sonrasında ise onu takip etmeleri için işaret verdi ve hep birlikte ağaçtan  inerek yemeğin yeneceği Ormanın Ortasına doğru yürümeye başladılar

...

Beyaz Cadı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin