bölüm 4 : amansız fırtına

477 73 69
                                    

Avustralya / Shiylea
Mart ayının 22. günü, 1977

İkisinin de kalbi çok hızlı atıyordu; Prens'inki aşkının getirdiği heyecandan, Roseanne'inki ise korkudan

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İkisinin de kalbi çok hızlı atıyordu; Prens'inki aşkının getirdiği heyecandan, Roseanne'inki ise korkudan.

Geri çekilmek istese de Prens'i kızdırmaktan korkuyordu Roseanne, öylece durup kaderine razı olmayı seçti. Prens'in kendisini öpmemesi için dua etmeye başladı içinden.

Nasıl bu duruma geldiklerini anlayamamıştı Prens, büyülenmiş gibiydi. Elleri arasındaki yüz yeryüzünde görüp görebileceği en güzel şeydi ve bu güzellik aklını başından almıştı.

Prenses'inin yanağına ve dudağına renk olup yer etmiş o parlak kızılı tatmak istedi.

İçindeki arzuya engel olamadan biraz daha öne eğildi, karşısındaki kişi müstakbel eşi dahi olsa onu öpmesi günah sayılırdı fakat Prens bunu umursamadı.

Elleri arasındaki bu güzelliği öpmek onu günâha sokacaksa cehenneme gitmeye dahi razı hâle gelmişti Prens.

Roseanne'in rahatsız olup geri çekilmemesinden de cesaret bularak o kısacık mesafeyi kapattı.

Prens ve Prenses'in dudakları ilk kez buluştu.

Dudaklarının buluştuğu o saniye henüz birbirilerini öptüklerinin dahi farkına varamadan odanın kapısından hizmetkârın sesi duyuldu.

"Prens'im! Emrettiğiniz Şifacı Hanım geldiler!" Talihsiz bir zamanlamaydı.

Roseanne irkilerek geri çekildiğinde ellerini yüzünden ayırmak zorunda kalmıştı Prens.

Anın büyüsü bozulurken ikisi de taze bir hipnozdan sıyrılmış gibi şaşkındı, özellikle Roseanne bu kısa sürede nasıl bu pozisyona geldiklerini anlayamamıştı.

Onun kafa karışıklığının aksine Prens'in içini yüksek seviyede bir sinir kaplamıştı, bu güzel anın bozulması onu haddinden fazla germişti. "Gel!" diyerek komutta bulundu kapıdaki şifacıya. Gelen kişinin bir suçu olmasa da nefret etmişti ondan.

Yataktan kalkıp genç kızın başında dikildiğinde şifacı her şeyden habersiz girdi içeri, nerden bilebilirdi ki büyülü bir ânı böldüğünü?

"Beni emretmişsiniz Prens'im." Orta yaşlı bir kadındı sarayın şifacısı, çekinerek baktı karşısındaki adama.

Prens'in kendisine kin ve nefret dolu bir şekilde baktığını görünce duraksadı, korkuyla yutkundu.

"Eşimin rahatsızlığı var, tedavi et onu." Kaba bir sesle konuştu Prens, bölünen öpücük onu sahiden sinirlendirmişti.

Saraydaki evlilik dedikodularından bihaber olan şifacı şaşkınlıkla büyüttü gözlerini, Prens'in hangi ara evlendiğini sorguladı kendince. Gizli bir evlilik miydi yoksa?

70's Pristine || rosékookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin