Avustralya / Shiylea
Nisan ayının 1. günü, 1977(İki bölüm birlikte attım bir önceki bölümü okuduğunuzdan emin olun lütfen🙏🏻)
Doğru insanların yanlış kararlar aldığı vakit, altüst olur düzenleri.
Bugüne kadar herhangi kötü bir hissi yeşertmeyen kalpleri acı ile kasılır, normal bir insanın duyacağından çok daha fazla vicdan azabı duyarlar.
Tıpkı Roseanne'in şu an Prens'in odasının kapısında dikilirken hissettiği gibi çaresiz hissederler kendilerini.
Roseanne'in korktuğu kadar korkarlar, onun gibi titrerler.
"Beklemeye devam mı edeceksiniz?" Kapının önünde dikilen hizmetlilerden biri dayanamayıp lafa girdi.
Dakikalardır burada dikiliyordu genç kız, ne içeriye girmeye cesareti vardı ne de odasına geri dönmeye.
"Evet, Prens'in görüşmesi bitene kadar bekleyeceğim." Buraya ilk geldiğinde Prens'in önemli bir görüşme içinde olduğunu söylemişti ona hizmetliler.
"Hanımefendi görüşme uzun sürebilir, burada bekleyemezsiniz daha fazla." Diğer hizmetli konuştu bu sefer, bu genç kızın dakikalardır başlarında dikiliyor olmasından rahatsızlık duymuşlardı.
Roseanne ne diyeceğini bilemedi, eğer şimdi odasına dönerse bir daha buraya gelmeye cesaret edemezdi.
Kraliçenin dün sunduğu teklifi kabul etmek onun için her şeyden zor olmuştu, gece doğru düzgün uyuyamamıştı bile.
Şimdi ise her şeyi kabullenmişken, kendisini Prens ile görüşmeye hazır hissediyorken onun müsait olmaması sorun olmuştu.
Buna şaşırmamıştı Roseanne, kockoca bir Prens'ti o, elbette görüşmeleri ve toplantıları olurdu.
Hizmetlileri daha fazla rahatsız etmemek adına pes ederek geri çekildi, odasına gitmesi gerekiyordu zira daha fazla bekleyemezdi.
Arkasını dönüp koridora doğru birkaç adım atmıştı ki odanın iç tarafından kapı üç kez tıklatıldı, birisi çıkmak istiyor olmalıydı.
Roseanne hevesle arkasını döndüğünde geniş kapı aralandı ve Prens ile yardımcısı Lucaine çıktılar.
İkisinin de bakışları anında Roseanne'i bulduğunda genç kız gerginlikle yutkundu.
"Roseanne." Prens olmuştu lafa giren, genç kızı beklemediği bir anda gördüğü için şaşırmıştı.
"Ne yapıyorsun burada?" Merakla sordu, Roseanne bakışlarını kaçırmamak için direndi.
Kraliçenin dediğini yapması gerekiyordu, Prens'in gönlünü hoş tutması gerekiyordu.
"Sizi görmeye gelmiştim Prens'im." Çekinerek konuştu. Prens'in kaşları şaşkınlıkla havalandı, hemen sonra yüzünü kocaman bir gülümseme kapladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
70's Pristine || rosékook
Fiksi PenggemarBu yapayalnız geceye andolsun ki; ben, bu cihanın kralı Jeon Jungkook, bahçemi şereflendirip kısa süre sonra firar eden bu güzelliği eşim yapacak ve yedi cihana birlikteliğimizi duyuracağım. 170424 「written by eosselini」