Merhabalar... Arkadaşlar bakalım bu bölümde hırçın Deniz ve nam ı diğer fasülye sırığı Pusat neler yaşayacaklar? Keyifle okumanızı ve yorumlarınız ile görüşlerinizi belirtmenizi önemle rica ediyorum. Hikayenin gelişmesi için yorumlarınızın katkısı çok büyük elbette. Sevgiler...
Deniz neyle sınandığını bilmiyordu bu ana kadar, bir insanın canına kast edebilecek kadar gözünün dönmesinden rahatsız olmuştu. Pusat her ne kadar bu hareketi hak etmiş olsa da Deniz gibi bir kızın bir insana zarar verebilecek raddeye gelmesi inanılmazdı. Tamam zaman içerisinde bir erkek düşmanına dönüşmüştü, lakin bu hayatta sevdiği erkeklerin olduğu gerçeğini de değiştirmezdi. Bu hale gelmesi elbette ki Deniz'in suçu değildi. Ona yaşatılan travmanın sonucuydu bu durum. İnsan ne kadar çok severse öfkesi de o kadar büyük olurdu. O öfkeyle birlikte hissedilen acı başka bir hale evrildiğinde insanı dönüştürüyordu. Bazen olumlu bir dönüşüm oluşurken, bazen de negatif yönde bir değişim, bir kötüleşme hali yansıyordu insan ruhunda. Gece gibi karanlık bir örtü ile kaplanan ruhların acılarını gizlemenin yoluydu sanki. Deniz'de hayatta var olmaya çalışırken kozasından çıkma çabaları kanatlarını güçlendirmek yerine kırmıştı. Bu kırık kanatlar canını yaktığında hata yapıyordu. Yoksa değil bir insana, bir karıncaya dahi zarar vermeyi aklından bile geçiremezdi. Her hatasında en çok kendi canını yaktığını o da biliyordu.
Fatma teyze ile konuştukları sonradan aklına geldiğinde kendini suçlu hissetmiş ve sakin olmaya karar vermişti. Sakinleştiğinde Pusat'ın aslında ne kadar farklı olduğunu düşündü. Zihnine gelen düşünceleri her seferinde kovmaya çalışsa da hınzır düşüncelerin belleğinde oyun oynamaya kararlı olduğunu anlamıştı. Pusat'ın her şeye rağmen doğal oluşundan etkilenmişti. Oyun oynadığı halde kendi gibi davranmaktan hiç vazgeçmemişti. Üstelik Damla ile olan ilişkisini kıskansa da bu durumdan çok etkilenmişti. Kardeşine bir prenses gibi davranması, onu narin bir çiçek koklar gibi incitmeden sevmesi Deniz'i etkilemişti. Her ne kadar bunu kendine bile itiraf edemese de içindeki sakin deniz bu adamın çocukları çok sevdiğini haykırıp duruyordu. Kendi kendine; çocuk seven adamlar iyidir aslında dese de hırçın ruhu bunu inkar etmek için çırpınıyordu. Artık bu evde Pusat ile baş başa kalma şokunu da atlatmıştı. Madem şu anda yapacak bir şey yoktu, o halde geçirecekleri bu zamanda kontrolü ele almalıydı. Pusat'a dair tüm ipuçlarını toplamalıydı. Bu gecenin sonunda onunla ilgili bir kanaate varmalıydı. Fatma teyzesi ile tartışmıştı bu yüzden... Bu yaşlı ve tatlı kadınla tartışmak hiç hoşuna gitmemişti. Sonuçta Fatma teyzesi de ailesi ile olan yegane bağdı. Kıymetlisiydi Deniz'in, o bir şey söylüyorsa durup düşünmeliydi. Tabi bu durumu düşüneceğini belli etmeden yapacaktı bunu. Başını pencereden çevirip hala uyuyan Pusat'a baktı. Gece pek uyuyamamıştı. Diken üstündeydi, sıklıkla kalkıp adamın durumunu kontrol etmişti. Ona baktığında bir adamın uykuda bu kadar etkileyici ve masum görünmesine hayret etmişti her seferinde. Yapılı ve kusursuz fiziği ile, çekici keskin yüz hatları ile mükemmel bir görünüme sahip olmasının yanı sıra uyurken bir çocuk kadar masum görünüyordu. Kirpiklerinin kıvrımında saklı ışıltılarda neydi öyle. Kumral kirpikleri loş ışıkta parlak görünüyordu. Sanki çiğ damlaları üzerine düşmüş gibi öyle masum ve öyle güzeldi ki, Deniz bu hislerini esefle kınayarak kendini tokatlamak istedi. Artık onu uyandırmalı ve kahvaltısını yaptırarak ilaçlarını vermeliydi. Ne olursa olsun ona iyi bakmalıydı. Kendinden utanıyordu. Bu kadar gözü dönmemeliydi. "Günaydın" diyen Pusat'a anlayışla ve sakin yaklaştı. "Günaydın Fasülye sırı...Pardon Pusat bey..." dediğinde sesi yumuşaktı. Pusat hınzırca gülümseyerek kalkmaya çalıştı. "Yardım eder misin tuvalete gitmem gerekiyor. "
Deniz itiraz etmeden onun yataktan kalkmasına yardım etse de Pusat'ın numara yapma ihtimalini de göz ardı edemiyordu. "Sadece kalçanın yaralı olduğunun farkındasın değil mi? Bacaklarında bir sorun yok rahatlıkla kalkabilirsin. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖKTEN ÜÇ ADAM DÜŞTÜ
JugendliteraturErkeklerden ağzı yanmış üç genç kız ve bir çocuk yaylada yaşamaktadır. Feminist ablasından gizli gizli yaylada kitap okuyan Damla düşen helikopterdeki insanları merak eder ve yardıma gider. Helikopterde yaralı üç adam vardır. Damla telaşla "Ablaaaa...