∼∼∼∼∼∼∼∼∼∼11.Bölüm∼∼∼∼∼∼∼∼∼∼
⚔️1.kısım⚔️
(Dünya) gezegeni
Cama dönük kafası öylece yanaklarından süzülen yaşlara dahi tepkisizdi, çektiği acıya karşın bile hareket etmiyordu çünkü bedeni öyle çok yara almıştı ki ama en derini kalbinden olmuştu. Gözlerini sıkıca yumduğunda bir göz yaşı daha yumuşak yastığı kirletti. Elini sıkmak istiyordu, bu yatağı terk etmek. Onu bağlayan sadece hastalığı mıydı? Camın geceyle bütünleşmiş ötesinden gözlerini altındaki mavi ateşini yayan muma çektiğinde lanetlenen kendisi olmak istedi. Korku değildi bu biliyordu, bu onun hissetmek itemedikleriydi. Onu bağlayan kendi içini, kendi ruhunu karartmış olmasıydı, inancı onu yerle bir etmişti. Hayır, onun tek dileği ateşin davetiyesi olmuştu. Bu odaya mahkum olabilirdi ama hizmetkarlar haberleri ona her detayıyla iletiyordu, kralın idam haberini aldığı andan beri ise sadece göz yaşlarına özgürlüğünü veriyordu.
Bir tat doldu ağızına, iğrenç bir demir tadı. Midesindeki bulantı ağır basıp bedenini zorladığında ilaçlarında vermiş oldu etki kendini gösterdi. Yatağından doğrulduğu saniye bedeni zemine yığıldı ve kafasını o soğukluktan uzak tutan tek şey elleri oldu. Kusuyordu midesi yerinden sökülürcesine, öyle derin bir acı vardı ki kalbinde arınmazdı. O yüzükleri o sandığa koyduğu her saniyeye lanet okudu, Olia'ya uzattığı anı zamandan silmek için her şeyi verebilirdi. İstenen yegane şey ruhu bile olsa, içinde dolanan o söz katili oldu. Zihninin ruhu kirlenmişti, kendi dorusunun yanlışlığının getirisiyle.
Kirli zeminden bedenini kaldırmak için kollarını yatağın üzerine koydu ve zorla da olsa destek alarak kalkmaya çabaladı ama sanki zeminde onu kendine bağlamış gibiydi, kalkamıyordu. yatağın üzerindeki kolları bir süre çabalayıp durdu, en sonunda bedeni kalkmayınca kendini çevirerek sırtını yatağın yanına yasladı, kafasını ise arkaya doğru eğdi. Bir süre karanlıktaki yalnızlığında tavanı seyretti, karanlıkta dolanan fısıltıları dinledi.
Zaman akıp gittiğinde saatin belirsizliği artık önemini yitirmiş, bacakları dayandığı zeminden kalkmak için yalvarıyordu. Tekrar kendini kaldırmayı denediğinde bir az olsun başardı ve bedenini yatağa bırakmaya çalışırken kendini tekrardan zeminde buldu. Bu yerde olmak artık umurunda mıydı? Şimdi Yarin'i anlayabiliyordu, şu an en son beklediği Aridi'yi de anlıyordu. Aridi Yarin'in kehanetlerinin ona sadece acı getireceğini söylemişti, kast ettiği şey gelecekti. geleceği ön görmek bir felaketti, o Yarin'in bu yüzden acı çektiğini söylerken onlar tepkisizdi. Aridi'nin kalbi öyle temizken onu da kirleten bu sistem kimseyi iyileştiremezdi. Zihninde Yarin'in belirsiz sesi vardı, sesler zihninde değil de sanki gerçekten çevreden geliyor gibiydi, onlar kulaklarını dolduruyordu. Ellerini kulaklarına sardığında Yarin'in o soğuk sesinin son cümlesi kendi gerçekliğini parçaladı. "Her başlangıcın bir sonu vardır." Yüzükler başlattığını bitiriyordu, onlar bir ateşi doğurdu, onlar ateşi elleriyle harladı. Parşömenler, semboller, ateş, zihnindeki fısıltılarla öyle bir çığlık koptu ki dudaklarından, esmer teninden yere ulaşan damlalar arka arkaya zeminde yer edindi.
Kapıda küçük bir hareketlenme olduğunda kendini yatağın kenarına daha çok itti. Sanki saklanmak istiyordu, kimseyi görmek istemiyordu. Kapı aralandığında önce siyah botları gördü, ona yaklaşıyordu. Botlardan gözünü çekip karşısında dikilen insanın yüzüne bakmak istedi ama gözleri yavaş yavaş yukarı kaydığında bu yüzü unutmak için bir kez daha yalvardı. Yoye'nin (Olia) yüzüne bakmak istemiyordu, o tanıdığı Olia değildi artık, belki de onu hiç tanıyamamıştı.
"Sözümü tutum."
"Sözlerden bıkmadınız mı, görmüyor musunuz verdiğiniz yeminlerin sizi nasıl boğduğunu?" Açık renkli gözleri koyuyla buluştu, onun güneşi andıran gözleri gecenin zifiri karanlığına kapıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geleceğin Krallığı (1)
Science FictionGelecek bir çok yeniliği sunmuştu en büyük getirisi ise hastalıklar ve lanetlerin korkusuydu. Bir kehanet vardı, söylentilerle krallıkların duvarlarında yer bulan, fısıltılara dönen. Geçmişin yıkımı acı olduğunda imparatorlukların kuralları kurdukla...