2. Bölüm

8.9K 537 66
                                    


Okulun içerisine girdikten sonra bizi bir kat yukarı çıkardılar. Her katta duvarlar farklı bir renkteydi. Alt kat turuncuyken şu an bulunduğumuz kat fıstık yeşiliydi. Büyük bir ofisin içine girdik. Burası tam gençlere yönelik dekore edilmişti. Modern, renkli koltuklar bulunuyordu. Mor ve pembe renkteki duvarlarda her sene gerçekleştirilen etkinliklere ait fotoğraflar vardı.

''Lütfen herkes sıraya girsin. Sırayla her birinize yeni telefon hatlarınızı vereceğiz,'' dedi az önceki hocamız.

Herkes sıraya girdi ve Anna ve ben sıranın en sonunda kalmıştık. Kendimi şimdiden dışlanmış gibi hissediyordum. Girişte gördüğüm çocuk ise benim aksime etrafına doluşmuş birbirinden güzel kızlarla sohbet ederek sıranın ona gelmesini bekliyordu. Fazla yakışıklı diye düşündüm içimden. Fazla kusursuz. Kızların etrafında dolanmasına şaşırmamalıydım. Onlara güldüğünde gülümsemesinin ne kadar harika olduğunu fark ettim. Ara sıra istemsizce alt dudağını ısırıyordu ve bu onu inanılmaz seksi yapıyordu. Bembeyaz bir teni olmasına karşı dudakları doğal bir kırmızıydı. Saçları kısa değildi. Ama uzunda sayılmazdı.

Ona baktığım sırada koyu lacivert gözleri benimkileri buldu. Gülümseyişi yok olmuştu. Kalp atışlarımın hızlandığını hissettim. Hemen bakışlarımı başka bir tarafa çevirdim. Paniklemiştim. Ne yapacağımı bilemedim. Yan tarafımızda bulunan düz uzun masanın üzerinde sepetler içerisine aralıklarla konulmuş ıslak mendillerden birini elime aldım. Yüzüme basan sıcağa karşı ıslak mendil, biraz da olsa iyi gelebilirdi.

''Hey hey yavaş ol. Onu burada açmayacaksın değil mi?'' dedi Anna bana bakıp gülerek.

''Ne?'' Islak mendili burada açıp, kullanmamın kime ne zararı vardı ki?

''Şuradaki çocuğu kestiğinin farkındayım ve kabul etmeliyim ki gerçekten ateşli. Ama onu yatağa atman için biraz beklemen gerekecek en azından şu okuldan çıkana kadar. Hiçbirimiz daha ilk günden disipline gitmek istemeyiz.''

''Neden disipline gidelim ki?'' dedim ve ardından gülmeye başladım. ''Bir ıslak mendil için beni disipline yollayacak kadar kafayı yemediler herhalde.''

Sözlerim üzerine bu sefer Anna bir kahkaha atmıştı. ''Islak mendil mi? Cidden onu ıslak mendil mi sandın?'' Anna'nın gülmesiyle etrafımızdakiler bize bakmaya başlamıştı. Onu duyanlar ise alaylı bir şekilde sırıtmaya başladılar.

Anna bana doğru eğildi ve sessizce, ''Onlar prezervatif!'' dedi.

İşte tam da o anda bir deve kuşu gibi kafamı kuma gömmek istedim. Buharlaşıp yok olmak da fena bir seçenek değildi. Şu an yerin dibine girmiştim ve en yüksekte o siyahlar içerisindeki çocuk vardı. Cahilliğimi o da duymuştu. Rezilliğime karşı gülerken beni neredeyse dünyanın çekirdeğine kadar dibe gönderiyordu.

Hızla elimdekini aynen yerine geri bıraktım. Bir okulda ıslak mendil gibi açıkta prezervatif satılması kimin aklına gelirdi ki? Böyle bir şey Türkiye'de olsa herhalde tüm okul mahkemelik olurdu. Tabi birçok cinayet de olabilirdi. Zaten kimse kızlarını o okullara göndermezdi.

''Bunların burada ne işi var?'' dedim şaşkınlıkla Anna'ya bakıp.

''Bilirsin işte hepimiz genciz.'' Güldü. ''İstenmeyen hamileliklere neden olabilecek aktivitelerde bulunabiliyoruz. Dolayısıyla bu uygulama bunun önüne geçmek için önemli bir adım. Kısaca bunları böyle dağıtarak zaten yapacaksınız bari doğru yapın diyorlar,'' dedi ve göz kırptı.

''Vay be!'' Gerçekten şaşırtan bir bilgi olmuştu bu benim için. Utançtan yüzüme sıcak basmıştı. Yanaklarımın kıpkırmızı olduğuna emindim.

Benjamin ve BenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin