1.Bölüm

9.7K 654 66
                                    

Medyadaki şarkıyla okuyabilirsiniz. İlk bölüm umarım beğenirsiniz :) Görüşlerinizi merak ediyorum. İyi okumalar :)

Erasmus sınavını kazananların listesini görebilmek için insanların arasından zorlukla geçmeye çalışıyordum. Kazandığını öğrenenler sevinç çığlığı atarak birbirlerine sarılıyorlardı. Merve benden önce davranıp çoktan listenin başına varmıştı.

''Polonya'ya gönderiyorlar beni,'' dedi sevinçle. Merve listenin önünden çıktıktan sonra onun yerine geçerek kendi adımı hızla aramaya başladım.

İpek... İpek... İpek... Evet, işte buldum!

İpek Bilgin.............Slovenya

Listeye birkaç kez daha bakmak zorunda kaldım. Çünkü Slovenya en son tercihimdi. Sadece tek bir öğrenci kontenjanı vardı ve bu da benim tek başıma gideceğim anlamına geliyordu. Polonya ve Litvanya gibi ülkelere gidenlerin sayısı her okul için 10 kişiydi. Ne kadar şanssızdım. Şaka gibiydi. O ülkelere 10 kişi gönderilirken Slovenya'ya sadece 1 kişi gönderiliyordu ve o da bendim. Tek başıma hiç bilmediğim bir ülkeye gidecektim. Hayal kırıklığı içerisinde insanların arasından çıktığımda Merve beni kolumdan çekerek heyecanla konuşmaya başladı.

''Nereyi kazandın bakalım? Polonya değil mi? Zaten tercihinde 1. Sıradaydı.''

''Hayır, Slovenya.'' Bunu söylediğim anda Merve'nin gözlerindeki hayal kırıklığını görebilmiştim.

''Olsun canım. Schengen vizemiz olduktan sonra ne önemi var? İstanbul'dan İzmir'e gitmek gibi bir şey.''

Başımla onayladım. Bunda da bir hayır vardı elbette. Hem olumsuz düşünmemeliydim. Orada tanışacağım çok iyi insanlar olacaktı. Çok güzel arkadaşlıklar edinecektim ve belki de hiç yabancılık çekmeyecektim.

''Hadi yüzünü asma! Hem bak gideceğin okul İtalya'ya o kadar yakın ki 15 dakikada otobüsle İtalya'ya geçildiğini duydum. Ciddiyim,'' dedi Merve.

''Sana inanıyorum,'' dedim buruk bir gülümsemeyle. Birbirimize sıkıca sarıldık. Üzerimde tek başına bilmediğim bir ülkeye gidecek olmanın tedirginliği vardı biraz. Ama her şeyin güzel olacağına inanmak istiyordum. Slovenya'yı ben de biraz araştırmıştım. Ama nasıl olsa beni yollamazlar diye çok da üzerinde durmamıştım. Gideceğim okul Slovenya'nın İtalya sınırındaki, deniz kenarında, Koper adında küçük bir kasabasıydı. İtalyan tarzında tarihi yapıların olduğu çok tatlı, küçük bir yerdi.

Birkaç Ay Sonra...

Ailemle gözyaşlarıyla dolu vedalaşmamı yapmamın ardından az sonra başlayacak olan macerama ilk adımı atarak pasaport kontrolüne girdim. O anda yaşadığım hisler o kadar yoğundu ki! Annemi, kız kardeşimi ve babamı bariyerin arkasında bırakmıştım. Artık geri dönüş yoktu. Onlarsız geçireceğim dört aylık bir sürece doğru adım adım ilerliyordum. Pasaportum kontrol edildikten ve eşyalarım güvenlikten geçtikten sonra son kez onlara baktım. O anda gözümden akan yaşlara hakim olamamıştım. Biraz daha onlara bakmaya devam edersem hiç gidemeyecektim. Babamın sulanan gözlerine ve annemle, kız kardeşimin ağlayan yüzüne bakarak el sallayıp hızla arkamı döndüm ve oradan uzaklaştım. Her ne kadar psikolojik danışmanlık okusam da kendi psikolojime karşı sözüm geçmiyordu. Şu an ki duygularımı kendime tarif edemiyordum. Üzgün müydüm? Mutlu muydum? Heyecanlı mıydım? Korkuyor muydum? Bilmiyordum.

Uçak havalanırken içimden sessizce bildiğim tüm duaları etmeye başladım. İşte bir duygumun daha farkına şimdi varmıştım. Ama uçaktan değil, beni nelerin beklediğinden korkuyordum. Karşılaşacaklarımdan korkuyordum. Şimdiye kadar Erasmus'la ilgili duyduğum çok efsane vardı. Kötü hikayeler! Anlaşmazlıklar ya da daha da kötüsü başlarına gelen belalar!

Benjamin ve BenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin