"Ee, burası çok kötü! Daha iyi bir yer seçemediniz mi?"
"Umarım Yönetici'ye karşı da böyle davranmazsın..."
"Hey hadi ama ahbap, sadece soru soruyorum!"
"Efendim, lütfen sesinizi alçaltın."
"Sende bir benli senli, bir sizli bizli, bir de efendili konuşuyorsun. Karar ver sende."
"Bu da benim kişiliğim efendim."
"Of, sıkıldım. Ne kadar kaldı?"
"Şu ilerideki eski hastaneyi görüyor musunuz?"
"Yok ya körüm ben. Herhalde görüyorum!"
"İşte orası."
"Yanındaki diğer iki poliklinik binası ne peki?"
"Onlar da üyeleri iki gruba ayırdığımız binalar. Sağ taraftaki bina Öldürücüler, sol taraftaki bina ise İntikamcılar."
"Ne farkları var?"
"Öldürücüler, genellikle kendi çaplarında belli bir hedefi olanlardır. Öldürmeye meyillidirler. İntikamcılar ise yetenekleri olan... eh inan o grup ne işe yarıyor bilmiyorum."
"Benim nereye gideceğim belli, Öldürücüler."
"Hedefiniz belli mi ki?"
"Ah, aradığım kişi kim bilmiyorum..."
"O zaman İntikamcılar'a gideceksiniz efendim."
Bu eleman neden sürekli farklı konuşuyor ki? Bir efedim diyor, bir sen diyor, bir siz diyor."Umarım işime yarayacak bir yoldayımdır..."
"Merak etmeyin efendim, Yönetici kimseyi geride bırakmaz, herkesi hedefine götürür."
"Umarım dediğin kadar vardır..."
☽☽☽
Yol bitmiş, ortada duran büyük hastaneye girmiştik. Asansörlerin ve ışıkların çalışması, daha doğrusu elektrik, su ve doğalgaz gibi şeylerin hâlâ aktif olarak kullanılması beni şok etti. Dışarıdan hiçbir işi kalmamış bir harabeye benzese de içerisi gerçekten hastaneye benziyordu.
"Bu taraftan efendim." Diyerek beni asansörlere yönlendirdi. Kat 6'ya bastı. Asansör çalıştı ve biz yukarı çıktık. Doktor odalarının, ofis gibi yerlerin ve bazı bekleme odalarının olduğu bir kattı burası. Tüm odaları geçerek 100 numaralı kapıya ulaştık. Bu numaralar tabii ki bu elemamlar tarafından konulmuştu ama neden? Neyi temsil ediyordu bu sayılar?Beren, aman diyim kafanı dağıtma şimdi!
"Buyurun efendim, Yönetici içeride sizi bekliyor."
"Öyle mi ya? Hiç söylememiştin!" Dedim alay ederek. O ise sadece gözlerini devirdi. Eleman bana kapıyı açarken ben açılan kapının ardındaki odayı inceliyordum.
"Hoşgeldin Kanlı Zambak. Seninle sonunda tanışabilmek beni çok mutlu etti." Dedi karşımdaki masada oturan kişi.
Onun yüzü kapalı değildi. Anlaşılan saklanmak ona göre değildi. Yeşil ve çok da iri olmayan gözlere sahip, hafif dolgun kırmızı dudaklı, açık kestane kahvesi renginde saçları olan biriydi bu kişi. Evet kadındı.
Siyah giyinmesi daha mantıklı olacakken kendisi kırmızı giyinmişti. Hemde parlak kırmızı! Gizli bir işin patronusun ve göze batıyorsun, nasıl bir mantık bu? Yok, ben artık mantık filan aramıyacam!"Hoş buldum, siz Kurucu olmalısınız."
"Ordan başka kime benziyorum ki?" dedi alaycı bir sesle.
"Suikast yöneten birinden çok, gösteriye giden biri gibi görünüyorsunuz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kanlı Zambak (Beren Ela 1)
Misterio / SuspensoBeren, gerçeklerin gölgesinde yaşamaya alışkındır. Gündüzün ve gecenin insanları arasında yer alan fakat bu durumdan nefret eden Beren tarafını seçmek zorunda. Ya intikamı için Beren olmaktan vazgeçecektir ya da her şeyi geride bırakarak Kanlı Zamba...