5. Bölüm: Kısa Dövüş

8 2 0
                                    

Penceremden zorla içeri sızmaya çalışan ışığa yenilerek gözlerimi açtım.

Saat kaç acaba?

İçeriden sesler geliyordu. Tabak çanak sesleri beni mutfağa yönlendirdi.
Ah doğru ya, Karaca buradaydı.
Kalktığımı görünce önce şaşırdı, malûm sürekli ağırlığımı ona vererek kendimi dinlendirdiğim için beni iyice sakat sanmış olsa gerek.

Eh madem başıma refakatçi gibi Karaca'yı vermişler, işin hakkını vermem gerekiyordu.

Şuan beni böyle görüce kesin yarın hastaneye –daha doğrusu suikastçı topluluğunun tesisine– götürme kararı aldı.

Tezgahtaki işini bıraktı ve önümdeki masadan bir sandalye çekerek oturmamı işaret etti.

Sırf inat olsun diye başka bir sandalye çekip ona oturdum.

Bir saniye, bugün o gündü!

Ah harika, şimdi ev birnirine girmezse bende Beren değilim –ki zaten değilim– ama Karaca'nın vereceği tepkiyi de merak ediyorum.

Hira'nın kapımı çalacağı anı beklerken açlıktan ölüyor ve de kahvaltıya yetişebilsinler diye dua ediyordum. Karaca benim bu sabırsız halime karşı kahvaltıyı daha hızlı hazırlamaya çalıştı! Bilse esas sebebin kahvaltı olmadığını, ne yapardı acaba?

Aniden kapı çaldı.

"Sonunda!" Dedim ve kapıya ilerledim.

Karaca ise bana anlam vermeye çalışarak baktı.

"Selam!"

"Selam, müsaitsin değil mi?"

"Ah hadi ama, her hafta aynısını yapıyoruz. Tabii ki müsaitim!"

"Artık alıştılar sana, sabahtan beri başımın etini yediler!"

"Eh, ablalığı bana verirsin artık?"

"Rüyanda anca Beren."

"Tüh ya, geçsenize siz."

"Beren abla, ne zaman oyun oynarız?"

"Beren abla, o içerideki de kim?"

"Ah, Beren misafirin varsa niye söylemiyorsun?"

Karaca arkamda belirdi! Ne ara geldi ya?

"Hiç sorun değil," sana fikrini kim sordu Karaca?

Off! Tamam Beren, yap yapacağını.

Topuğum ile tam ayak parmaklarına bastım, hak etti bana ne.

"Ah pekâlâ, siz öyle diyorsanız..."

"Tabii ki öyle diyorum!" Dedim ve çocukları omuzlarından tutarak nazikçe içeri geçirdim.

İlayda zaten koşarak içeri geçti ama kardeşi o kadar yavaştı ki!

İlayda ve Yakup, Hira'nın kardeşleri olur.

Büyükten küçüğe sıralama yaparsak; Hira, İlayda ve en küçük Yakup oluyor.
Bende ki sıralama ise; Alp, Eren ve en küçük ben oluyorum.

İlayda 7, Yakup ise 5 yaşlarındaydı.

Acaba Karaca'nın kardeşi var mıydı?
Ben niye şimdi bunu düşündüm ki?

Beren, odaklan!

"Tekrardan teşekkür ederim Beren..."

"Her zaman! Hadi geç kalıcaksın,"

"Tamam, görüşürüz."

"Görüşürüz!" Dedim ve kapıyı kapattım ama Karaca hâlâ arkamdaydı.

Kanlı Zambak (Beren Ela 1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin