12. Eski Sorgular ve Sorunlar

16 7 1
                                    

***

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

***

12. Eski Sorgular ve Sorunlar

Bazı hayatlar eskirdi, bazıları kullanılamayacak derecede yıpranırdı. Fakat yapılması gereken hayattan vazgeçmek değil yapabildiğin kadar eskileri ve yıpranan yerleri yamamaktır. Hayatının değerini bilenler bu güçlüklere tüm gücüyle dayanır, imkanlarının hepsini seferber eder. Yaşadığı hayatın kalitesini arttırır bir bakıma.

Yavuz da hayatından vazgeçmek yerine eksikleri bir yapboz gibi birleştirmeye karar vermişti ve eksiksiz, tam bir manzara yapmadan bırakmayacaktı.

Onur patates sepetinden aldığı bir kaç patatesi elinde sektirerek tezgaha bıraktı. Çevik bir hareketle ocağın yanında ki bıçaklıktan bir bıçak çekti. Şu an yaptığı hareketler bir polisten uzak ilk defa mutfağa girmiş bir çocuk gibiydi.

Genç adam elinde ki bıçağa bakıp güldü. " Sen göreve gitmeden önce sabah kapıya dayanmıştım Melike ile evlenmek istiyorum diye. Sen ne yapmıştın bilir musun Yavuzcum?"

Yavuz Onur'un kaşlarını yukarı yuvarlayıp bakışına karşın kaşlarını çattı. "Hayır" dedi bir çırpıda.

Onur bir kahkaha attı. "Elinde ki ekmek bıçağıyla kovalamıştın, tabii benim çevik ve esnek vücudum senden kaçmayı başarmıştı."

"İyi yapmışım" Yavuz da sesli bir şekilde güldü, kesinlikle bu oğlan insanı kanser ederdi. "Nasıl yani?" Dedi Onur.

"Neresini iyi yapmışsın, öleydum az daha!"

"Yani abiysem eğer bir abinin kız kardeşini ömrünü çürütecek birisinden korumasını görev bilirim" dedi Yavuz masaya peynir koyarken.

"Teessüf ederim efenim, ayıp" Onur sağ elini kalbine koyup yüzüne yıkılmış bir ifade kondurmuştu.

"Keşke oyuncu olsaymışsın" Onur güldü. "Hayalim polis olmaktı bebeğim" deyip bir de üzerine göz kırptı.

"Polis misin?" Bunu ilk sormasının farkındaydı. Sohbet başlatmalıydı.

"Evet Yavuzcum aynı karakoldaydık, en çok beni severdin"

"Kesin öyledir çakma miço seni"

"Ne dedin sen?" Onur Yavuz'un yüzüne doğru eğilip sormuştu sorusunu. Yüzünde çok meraklı bir ifade vardı.

"Ne demişim" Yavuz elinde ki zeytin tabağını da masaya koyup reçel kavanozunu aldı.

"Miço dedin" Yavuz eee der gibi tek kaşını havaya kaldırdı. "Ne olmuş dediysem. "

Hafıza KartıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin