3. Ambulans'ın Bisiklet Tekerleri

65 14 0
                                    

3. Ambulans'ın Bisiklet Tekerleri

Genç kızın gözleri ağlamaktan kızarmıştı. Camlar demirli olduğundan çıkamamıştı da. Her nefes çektiğinde burnu sızlıyor genzine is girdikçe yakıyordu. Dolabından çıkardığı tişörtle ağzını ve burnunu tıkamaya çalısa da nafile.

"Yardım edin!" İçerde ki kız endişeden sesi tizleşmiş dumandan boğazı tahriş olmuştu.

"Kapıdan uzaklaş!"

Duyduğu bağırma sesiyle yerinde sıçradı. Yaşarıp sulanmış gözleriyle etrafa dikkatle bakmaya çalışarak kenara çekildi. Dikkatliydi çünkü az önce göremeyip tahta sandalyesine ayak bileğini çarpmıştı. Sızısını bu ortamda düşünmüyordu bile.

Aniden içeri düşen kapıyla daha fazla korkup çığlık attı. Kapının dış kısmı da kararıp yer yer alevlenmişti. Evin ateş topuna dönmesi yakın gibiydi. İçeri hızla dalan adama gözlerini dikmişti genç kız, doğru düzgün göremese de.

"Burdan çıkalım! Çabuk ol!" Adam kızın kolundan korkarcasına hafifçe tutup hızla çıkmaya çalıştı. Ama kızın ayağı düşündüğünden daha fazla şişmiş ve morarmaya yakındı. Kız bileğinin acısıyla inleme gibi "Bileğim!" diyecerek soludu.

Kızın iniltisini duyunca ellerinin acısını düşünmeden kızın bacaklarının altından ve sırtından hızla tutup kucağına aldı. Sarışın kız biraz kilolu olduğundan zorlansa da odadan çıktı. Kızın kilolu olmasindan zorlandığını zannediyordu lâkin unuttuğu ellerinden dolayıydı. Kanamaya başladıklarını bile fark edememişti.

Salonda ki ucundan yanmaya başlayan halının üzerine basıp geçti.

Şükür ki ayağında ayakkabıları vardı, zira hiç bir ayak bunlara dayanamazdı. Paramparça olurdu. Ateş her yerdeydi, dokunduğu yeri kavurup kül edecek cinsten.

Kızın gözlerinde tutamadığı yaşlar yanaklarına süzülürken, kendisini tutamayıp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Bu ağlama ne bileğinin acısından ne de yanan omuzunun acısındandı, bu ağlayış korkudandı.

Öleceğine emindi artık ama ölmemişti. Hâlâ yaşıyor, nefes alıyordu. Hem korku hem mutluluk ne kadar zıt duygular olsa da umrunda değildi şu an. Evden çıkmalarına sadece salon kalmıştı. Kapısının nerdeyse yarısını yanmış olan salon kapısı!

Genç adam hiç düşünmeden yanan tarafa yan bir şekilde sırtını dönüp ateşin kıza gelmesini engelledi. Yanıyordu üzerinde ki elbise ama kızın saçlarının tutuşmasından iyiydi. Kapıda daha fazla durmadan hızla geçti.

Sarışın kız ağlamaktan kısılmış sesiyle hıçkırıklarının arasında konuştu. "Teşekkür ederim " sesi kesik ve neredeyse hiç duyulmayacak gibi kısık çıksa da genç adam duymuştu bunu. Bir teşekkür ne kadar insanın içini ferahlatabilirdi? Adam ferahlamıştı çünkü, bir can hâlâ yaşıyordu. Bir canı kurtarmak ne kadar gurur vericiydi. İçinde bir sızı hissetti lâkin nedenini çıkaramadı.

Evden hızla uzaklaştı. Ev hala yanıyordu ve diğer evlere sıçraması muhtemeldi.

"Ambulansı, itfaiyeyi aradınız mı?"

"Birazdan burda olur" dedi orta yaşların sonunda bir adam. Kucağında ki kızı sesli sesli ağlayan kadının karşısına yere bıraktı. Sanki sırtını, elini deşiyorlardı. Dayanılmaz bir acı dalgası vardı vücudunun her bir yanında.

Ellerini kaldırıp avuç içlerine baktı; derisi kızarmış ve kanıyordu. Sırtının acısını da neredeyse her hücresinde hissedebiliyordu. Ve ayakları bir kaç gün hiç durmadan yürüdüğü için su toplamış olmalıydı, görmese de hissedebiliyordu farkındaydı.

Hafıza KartıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin