19. Yetim Vesikalık

5 1 0
                                    

19

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

19. Yetim Vesikalık


O, ilk başta kaçtığı demir konteynır ordaydı. Öylece ağaçların arasında duruyordu. Her şeye en baştan, sıfırdan başlıyormuş gibi hissetti nedensizce.

Kaçmak istedi her şeyden ve herkezden, olması gereken buymuş gibi geldi o anda. Sanki kaçıp gitse sorunları onu bulmayacak gibi. Fakat Yavuz biliyordu, sorunlar insanın beyninde olurdu. Nereye gidersen git, nereye saklanırsan saklan istersen toprağın altına gir yine de peşinden gelir, boğazına çökerdi.

Yavuz olduğu yerde donmuş gibiydi. Sanki esen rüzgar, rüzgâra kapılıp sallanan yapraklar, uçan kuşlar durmuştu. Hayat belki de beş saniyeliğine o an durmuştu.

Genç adam derin bir soluk alamak istedi aldığı nefesler boğazına dizilmeden hemen önce.

Bu şekilde hiç bir şey yapamaz gibi durmamalıydı. O, onca masumu kurtarmak için yeniden ayağa kalkıp güçlenmişken ilk engelde yıkılamazdı.

Gözlerini kapattı içinde ki karmaşa yaratan duygularına. Korkularını, bilinmezliklerinin üzerini bir çırpıda örttü gün yüzüne çıkmadan önce.

Kendine verdiği gücü ve gazı tam şu anda kullanacaktı. İlk engelde dindik durduğunu kanıtlayacaktı herkeze.

Adımladı, şu anılarının başladığı gözlerini açtığı yere doğru. Paslı demirin kokusu yaklaştıkça çekilmez bir hal alıyordu. Midesi bulandı bu koku karşısında. Elleriyle ağzını ve burnunu örtmemek için büyük bir savaş verdi.

Orta boylarda ki konteynırın içeri doğru yıkık kapısında adımını attı. "Her şeyin yok olduğu ve başladığı yer." diye fısıldadı havaya doğru.

Demir tavanda küçük bir cam vardı. O da bu kirden pastan nasibini aldığı için konteynırın içerisini tam anlamıyla aydınlatamıyordu. Loş bir karanlık vardı etrafını saran.

Her yer toz toprak olmuştu. Yerlerde görebildiği kadarıyla ölü böcekler yatıyordu, mezarları olmuştu bu harabe. Ortada tahta, oldukça eski bir sandalye vardı. Bir kaç adımda sandalyeye yaklaştı Yavuz. Etrafta bir tane silah vardı, yerde öylece tozların üzerinde uzanıyordu. Silaha yakın bir konumda bir kerpeten vardı ucu hafif koyu bir renge boyanmış.

Onca tozun içerisinde bir çok sigara izmariti vardı, aynı şekilde onların da ucu koyu bir kızıla esir düşmüştü. Yavuz tişörtünün açık bıraktığı sol bileğine baktı. Bir kaç tane sigara izi vardı, izi kalan acısı geçen.

Yavuz genzinin yandığını hissetti. Daha fazla nefes almaması gerekirken kendisini burayı incelemekten alı koyamıyordu. Bir ip ucu arıyordu belki de, bir kanıt.

Konteynırın köşe tarafında yerde iki tane bıçak vardı koyu kızıllığa boyanmış. Yaklaşmadı o tarafa Yavuz. Hâlâ sandalyenin önündeydi.

Hafıza KartıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin