İyi okumalar 💕
•
Pisten çıkıp, patenleri teslim ettikten sonra kafeye benzeyen yere gelmiştik. Diğer üçlü buradaydı. Batu en önden giderek yanlarına oturmuştu, Yıldıray önde bense arkasında onu takip ediyordum. Son olandan sonra hiç bir şey konuşmamıştık, doğruyu söylemek gerekirse biraz korkmuştum, daha önce onu hiç böyle sinirli görmemiştim. Hala bile suratı asıktı.
"Sen ne içersin mavikuş" kafamı kaldırdığımda herkes bana bakıyordu. Sanırım bana soru sormuşlardı. Mari' ye bakıp "efenderim?" demiştim, ne dediğini anlayamamıştım, dalgınlığıma gelmişti. "Ya bu var ya TDK'ya yeni kelimeler getirir yemin ederim" diyerek elini saçıma atıp, saçımı dağıtmışti Batu, kaşlarımı çatıp ona döndüm " bide surat asıyor şuna bakın" demişti. Ne dediği hakkında hiç bir fikrim yoktu, tekrar konuşan mariye dönmüştüm. "Boş ver sen onu maviş, ne içmek istersin demiştim." diyerek elindeki içecekten bir yudum almıştı.
Kafamı kaldırıp içeceklerin yazılı olan kısma bakmıştım pek bir şey okuyamasamda ekrandan çıkan bir içeceği seçip onu istemiştim.
•••••••
Hepimiz mayışıp arabaya geçmiştik saat epey geç olmuştu. Herkesi bırakmıştık şimdiyse eve gidiyorduk.
Bugün eğlenmiştim yani biraz tuhaf şeyler yaşansada mutluydum. Herkes çok iyidi bana ve bu beni sevindiriyordu. Onları ne kadar iyi anlamasam da hiç yabancılık çektirmemişlerdi. Bu yüzden hepsini sevmiştim.
"Nicolas geldik" arabanın durmasıyla Yıldıray abimin sesini duymuştum. Yummuş olduğum gözlerimi açıp kafamı kaldırdım. Etrafa baktığımda geldiğimizi görmüştüm. Öne baktığımda ise dikiz aynasından bana bakan abimi gördüm, gülümseyip "geldi" diyerek kapıyı açmaya çalıştım, yorgunluktan ve mayışmaktan açmayı beceremeyince Yıldıray abim devreye girmişti. "Bekle bekle" kıkırdayarak bunu diyip arabadan indi. Arka kapıyı açıp inmemi bekledi. Zor açık tutmaya çalıştığım gözlerimle tekrar gülümseyip "tesekuur" demiştim. Gördüğüm kadarıyla o da gülüyordu, arabadan indiğimde evin kapısına ilerledim. Arkamdan kapı kapatma sesi geldikten sonra adım sesleri gelmişti.
Ben sendeleye sendeleye ilerlerken bir anda önümdeki taşı görmeyip ona takılmıştım. Yere yüzüstü sert bir şekilde düşmüştüm. Ağzımdan istemsizce acı bir inilti kaçmıştı "ah" elimin üstüne düşmüştüm ve çok acımıştı umarım kırılmamıştır. "Nicolas!" Diyerek yanıma koşan abim hemen yere doğru çömelip beni sırtüstü çevirmişti. "Oğlum ne diye beni beklemiyorsun, yarı uyanık yuruyordun zaten-" o endişeyle hızlı hızlı konuşurken elimin sızısıyle yüzümü buruşturup, yine ağzımdan ufak bir inilti kaçmıştı. Benim bu halime duraksamıştı.
• • hakim bakış açısı • •
"Ne oldu neren acıyor?" diye telaşla sormuştu Yıldıray, Nicolas çok kötü düşmüştü yüzü çizilmişti, ama kolunu tutuyordu. Gözlerini kısmıştı. Yıldıray tuttuğu koluna kaydı gözleri, bir eli sırtındayken yüzünde tuttuğu elini koluna götürdü, çok bastırmadan "burası mı acıyor?" diye sormuştu. Nicolas hafifçe gözünü açıp kafa sallamıştı. Bu görüntüye dayanamayıp burnundan solayarak bir eli sırtında diğer elini diz altına geçirip onu taşımıştı.
Nicolas yanan yüzü ve ağrıyan eli yüzünden sızlayıp ağlıyordu. "Tamam sakin ol doktor çağrıcam şimdi tamam mı? Bakacak hemen eline korkma" diye Nicolası sakinleştirmeye çalışıyordu. Yıldıray kapıya gelip ayağıyla kapıya vurdu babasının ya da Nicolasın annesinin kapıyı açmasını beklerken arada gelen çalışan abla açmıştı. Kadın karşısında gördüğü görüntüyle hem korkup hem şaşırmıştı."Yıldıray bey ne oldu böyle?" diye sormuştu. Yıldıray Hatice ablanın şuan burda ne işi olduğunu sonraya bırakıp direkt içeriye geçti. "Düştü abla ben doktoru arayacağım şimdi" diyerek kısa kesmişti.
Merdivenlere gitmeyip direkt salona geçti. Nicolası hafifçe koltuğa yatırırken Hatice abla da başının altına yastık koymuştu. Yıldıray cebinden telefonu hemen çıkarıp salondan çıkmıştı.
Yıldıray doktoru çağırırken Nicolas içli içli ağlıyordu. Normalde canı için ağlamazdı ama bu sefer çok kötü düşmüştü ve kolundaki ağrı çok fazlaydı.
Yıldıray salona geri dönüp nicolasa doğru gidip, yere eğilerek nicolasin yüzüne gelen saç tutumlarını geriye atıp "doktoru aradım gelicek şimdi tamam mı?" demişti Nicolas hafifçe kafa sallamıştı. Başında duran Hatice ablaya bakıp "abla babamlar nerede?" Diyerek kafasindaki soruyu sormuştu. "Babanızın kuzeni kaza yapmış hastanede kimse olmayınca babaniz gitti, Gamze hanımda tek gitmesin diye onunla gitti" demişti. Yıldıray babasının kuzenini pek tanımadığı için takmamıştı. Kafa sallayıp tekrar Nicolasa döndü saç tutumlarını nazikçe okşuyordu. Bu onu sakinleştirmiş olucak ki ağlaması iç çekişlere dönüşmüştü.
~Yıldıraydan~
Hatice abla gitmişti, bizim gelmemizi bekliyordu zaten ama yinede bir şey lazım olur diye kalabilirim demişti ama ben gerek olmadığı söylemiştim. Çalan kapıyla gözünü sıkı sıkı yummuş olan Nicolasın saçından elimi çekerek kapıya doğru gittim. Kapıyı açtığımda karşımda doktoru görmüştüm. " Buyrun içerde, salonda" diyerek yol vermiştim. Kapıyı kapatıp doktorun ardından gittim.
Nicolas gözlerini açmıştı, hafif yaşlı olan bakışları yanına eğilmiş olan doktordaydı. Bu haline dayanamayıp çenemi kasarak yanlarındaki tekli koltuğa geçtim.
"Merhaba ufaklık" diyerek gülümsemişti doktor, "sen ne kadar tatlısın böyle, neren ağrıyor bakalım?" diye sorduğunda bakışlarım Nicolasa kaydı. Gözleriyle kolunu gösterip, "acıyo" diye mırıldanmıştı. Böyle olmayacağını anlayıp araya girdim.
"Doktor bey, elinin üstüne düştü. Kırılmış ya da çatlamış olabilir." dediğimde tekdüze doktor kafa sallayıp, Nicolasın şişmiş ve morarmış olan eline baktı. Elini havaya kaldırıp "uzatabilir misin elini?" diye sorduğunda Nicolas anlayarak elini kaldırıp tutmaya çalışacaken bir anda yüzünü buruşturup hafif acı bir ses çıkarmıştı.
Anında doğrulup ona yöneldim ani bir refleksle, doktor ciddi bir durum olduğunu gösteren bir yüz ifadesi takınıp bana döndü, "şimdi şöyle ki hastaneye götürmek zorundayız, röntgen çekilmesi gerek. Tahmininiz doğru olabilir. Çatlamış gibi duruyor ama kırıkta olabilir. O yüzden götürürsek daha iyi olur. Şimdilik yüzüne pansuman yapalım" diyerek yanında getirdiği malzemelerle hızlı bir pansuman yapmıştı, Nicolas elinin acısından olacak ki yüzüne pansuman yapıldığında çok fazla tepki vermemişti. Doktor işi bitince ayağa kalkmıştı.
Bende hemen ayağa kalkıp Nicolasa yöneldim. "Geçmiş olsun, iyi akşamlar" diyen doktora dönüp "sağolun, iyi akşamlar" dediğimde, doktor eşyalarını toplayıp salondan çıkarak çıkış kapısına gitmişti.
Hemen Nicolasa eğilip " şimdi hastaneye gideceğiz. Orda elinin röntgenini çektirip geliriz tamam mı?" demiştim. Sakinleştirmek amacıyla. Şuan o kadar masum görünüyordu ki, canının acısına küfür ederek kollarımı uzattım. O da hemen doğrularak onu taşımama izin vermişti.
Hemen salondan çıkıp, dış kapıyı zar zor açarak arabaya yöneldim. "Ben yuruyor, sadece elim acı" dediğinde bakışlarım taşıdığım oğlana indi. Gözleri hala yaşlıydı. Dediğine ne kadar gülmek istesemde şuan asla içimden gelmiyordu. "Olsun yavru, taşırım ben seni" diyerek arabanın kapısını açmaya çalıştım. Açtıktan sonra Nicolası koltuğa oturtup, emniyet kemerine eğilerek taktım. Kapıyı kapatıp sürücü koltuğuna giderek bende bindim. Bu süre zarfında Nicolas sessizce beni izlemişti. Kendi emniyet kemerimi de takıp ona dönerek gülümseyip arabayı çalıştırdım. En yakın hastaneye doğru sürmeye başlamıştım.
•
Ben bu bebeklerimi hastanelik etmeye bayılıyorum galiba nyse şaka şaka , Yıldıray çocuğa biraz ilgi versin diye yaptık umarım beğenmişsinizdir. Uzun zamandır buraya bölüm atmamıştım, atayım dedim artık
Oy ve yorumlarınızı bekliyorumm ❤️ ❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞ YANIĞI {Bxb}
Teen Fictionİspanya da yaşayan Nicolas, anne ve babasının ayrılığı üzerine annesiyle Türkiye'ye gelmek zorunda kalır ve hiç beklemediği şeylerle karşılaşır... ! Argo, küfür, cinsellik ve şiddet gibi şeyler içerebilir!