İyi okumalarr 🫶🏻
•
Kapının çalınıp açılma sesiyle bende uykumadan irkilerek kalkmıştım. Hemen gözümü kapıya çevirip gelene baktım. Aşağıda montumu alan kadındı.
Mahçup bir sesle " çok özür dilerim korkuttum ama yemek hazır. Gamze hanım haber vermemi istedi. Aşağıda bekliyorlar sizi" diyerek çıktı. Bende hemen kucağımdaki edvini yatağın diğer tarafına koyup yorganı çektim üstümdem. Hızlıca bir duş alıp, kıyafetlerimi değiştirmiştim. Üzerimde pijamam vardı. Aşağıya böyle gitsem ayıp olur mu diye bir düşünüp sonra ayıp olursa olsun çok umrumda değil deyip yataktan kalktım. Yerdeki terlikimsi pufpuflara baktım bir süre, bunlar benim değildi. Büyük ihtimalle benim için ya annem ya da az önceki gelen abla koymuştu. Ayaklarım hep çok soğuk olduğu için aslında hoşuma gitmişti. Onları hemen giyip, lavaboda elimi yüzümü yıkadıktan sonra aynada hafif saçlarımı düzeltip aşağıya inmek için çıktım odadan.
Aşağıya geldiğimde salona doğru adımladım. Tam salona girdiğimde yemek masasındaki herkesin gözü bana dönmüştü. Masada annem, kocası ve daha önce görmediğim birisi vardı. Aile tablosuna göre sanırım bu da üvey abim oluyordu. Gözlerim onun gözlerinde bir süre oyalandığında onunda pek mutlu olmadığını anlamıştım. Yavaş adımlarla masaya doğru gittiğimde o yemeğine geri dönmüştü. Ama sanki yemiyor gibiydi sadece öylesine çatalla zikzak yapıyordu tabakta.
- Gel bakalım oğlum, acıkmışsındır. Gel buraya geç
Annemin kocası tam yan çaprazındaki sandalyeyi gösterip oraya geçmemi istiyordu. Oysa ben annemin yanına geçmek istiyordum. Herkes çok yabancıydı bana.
Duraksadığımı gören annem hemen bana dönüp " hadi oğlum baban artık o geç yanına" demesiyle sert bir tabak sesi geldi. İrkilip hemen sesin geldiği yere baktığımda bu o çocuktu. Kıpkırmızı olmuştu, histerik bir gülüş bırakıp bana bakmıştı. Baktığı an yüzündeki o saçma gülüş de gitmişti. Ben de daha fazla bekleyip bir olay çıkarmak istemediğim için hemen annemin kocasının yanına gidip oturdum. Şuan çok rahatsızdım ama bir çocuk gibi de mızmızlanmak istemiyordum.
~zaman aşımı~
Yemek faslı geçmişti. Beni hep konuşturmaya çalışmışlardı fakat ben diretip tek kelime etmemiştim. Zaten hemen iki lokma yiyip masadan kalkmıştım. Tam odama gidecekken annem beni durdurmuştu. Neymiş hepimiz salonda olacakmışız ve birbirimizi tanıyacakmışız. İsteyen mi vardı ? Ben istemiyordum. Ama annem çok diretince son hal buydu işte, şimdi koltukta oturmuş yerleri izliyordum. Tekli koltukta annem, benim yanımda annemin kocası ve tam karşımda üvey abim vardı. Gözleri hep benim üzerimdeydi ve çok tuhaf bakıyordu. Onu, gözlerinden asla anlayamazdım. Yemekte tek tük bir şeyler konuşmuştu, o da hem zorlukla hem iş hakkındaydı sadece. Yani anlayacağınız çok tuhaf bir atmosfer hakimdi şuan.
- "Eveet yavaştan konuya girelim bakalım, ilk önce Ege bu senin abin, Yıldıray." Diyip oğluna baktı. " Oğlum bu da kardeşin Nicolas Ege senden yaşca küçük, iyi bir abi olacağından hiç şüphem yok" diyip oğluna imalı bir bakış atıp bana döndü. " Ve Ege sen şimdiye kadar hiç konuşmadın, en azından bir kaç kelime duysak da Türkçe'yi ne kadar konuşabildiğini görseydik." Dediğinde. Anneme bakmıştım o da " hadi Nicolas birazcık konuşabilirsin" diyip iyice baskı kurdular üstüme. En son gözümü karşımdakine çevirdiğimde o da yayılmış koltuğunda bana dikkatle baktığını gördüm, sanırım o da konuşmamı merak ediyordu.
Ben iyice yerimde küçüldüğümde etrafımdakilere tekrar göz attım sanki küçük bir bebeğin ilk kelimesini duyacak gibi bakıyorlardı. Bu düşünce hafif gülümsememe neden olurken bundan kaçışımın olmayacağını anlayıp dudaklarımı araladım " tukce az biliyor ben "
Utana sıkıla mırıldandığımda yanımdaki adamın kahkahasi beraberinde gelmişti Hemen yüzüm ısınırken annem de hafif gülüyordu. Karşımdakine baktığımda sabahtan beri asık olan suratının, ilk defa hafif güldüğünü gördüm.
- "Bu çok tatlı konuşuyor ama" diyip beni kolunun altına almaya çalışan adama afallar bir şekilde baktım. Yanaklarımı sıkmaya çalışıyordu. Ben huysuzlanıp geriye doğru çekildim. Bu adam çok samimiyetsiz geliyordu bana. En son dayanamayıp " odam gitmek istiyor ben" diyip hemen koşar adımlarla salondan çıkmıştım. Onların ilk bir süre sessizliklerinden sonra yine kahkahalarını duydum, sadece üvey abim olacak o kişinin hiç sesini duymamıştım. Ben ise gözümden akan yaşı elimin tersiyle silip üst kata çıktım. Komik olan neydi hiç anlayamadım. Daha önce hiç Türkçe konuşmamıştım ve yıllardır bir kez bile Türkiyeye gelmemiştim. Annemin öğretiği kadardı Türkçem o da zorla öğretmişti hiç hevesim yoktu çünkü. Bir gün kullanmam gerekeceğini hiç düşünmemiştim.
Üst kata çıkıp çantamdan telefonumu çıkarıp gelen mesajlara baktım. Babamı ve oradaki arkadaşlarımı şimdiden özlemiştim. Hem babamdan hem arkadaşlarımdan mesajlar vardı. Hemen babamın numarasına girip aradım. Şuan onunla konuşmaya ihtiyacım vardı. Aranan numara hemen açılmıştı.
~papa?
~ mi nicolas!? ( Nicolas'ım)
Babamın sesini duyar duymaz ağlamaya başlamıştım.
~te extraño mucho papa ( seni çok özledim baba)
~ Mi pequeño bebé, yo también te extraño mucho. ¿Estás llorando? ( Bende seni çok özledim küçük bebeğim. Sen ağlıyor musun?)
~ Papá, no me gusta este lugar, por favor déjame ir a ti. ( Baba burayı sevmedim, lütfen yanına geleyim)
~ No hagas esto Nicolás, me pones tan triste.
(yapma böyle Nicolas, beni çok üzüyorsun.)~~~~~~~~~
Babamla olan konuşmadan sonra birazcık da olsa kendime gelmiştim. Telefonla biraz oyalanıp, lavaboda işlerimi hallettikten sonra yatağa uzanıp edvine sıkıca sarılıp kendimi uykuya bıraktım.
•
Kafamda çok güzel sahneler var umarım istediğim gibi aktarırım size. Oy ve yorum atmayı unutmayınnn bye🫶🏻🫶🏻
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞ YANIĞI {Bxb}
Ficção Adolescenteİspanya da yaşayan Nicolas, anne ve babasının ayrılığı üzerine annesiyle Türkiye'ye gelmek zorunda kalır ve hiç beklemediği şeylerle karşılaşır... ! Argo, küfür, cinsellik ve şiddet gibi şeyler içerebilir!