Keyifli okumalar dilerim 💕
-------------------⚔️---------------------
"Bizi dinlemen çok ayıp Ayaz." Arkamı döndüğümde göz göze geldik. Yüzünde silik bir tebessüm vardı. "Bizi hala tanıyamadınız mı savcı hanım?" Derin bir nefes alıp koltuğuma geri çöktüm. "Seni buraya Sergen mi yolladı?" Oturması için işaret ettim. "Sayılır." Ayazla oturup sohbet etme fırsatımız hiç olmamıştı. İsmini bile Sergenle konuşurlarken öğrenmiştim. "Senin bu hikayedeki rolün ne Ayaz?" Odayı tarayan gözlerini gözlerime denk getirdi. "Benim bu hikayedeki görevim bilgi toplamak. Ajan gibi düşün. Ayrıca aklından geçtiği gibi Sergen'in her istediğini yapan birisi değilim." Söylemeden demek istediklerimi anlaması hoşuma gitmişti.
"Savcı Hanım." Boğazını temizledi. "Bizim görevimiz sizi korumak ve çeteyi yok etmek." Bildiğim şeyleri bozuk plak gibi tekrar etmeleri artık sıkıyordu. "Neden buradasın? Bilgi toplaman gerekmiyor mu?" Dudakları tek bir yana doğru kıvrıldı. "Bilgi topluyorum zaten." Babamla bizi dinlediğini hatırladığımda asıl bilgiyi babamdan almaya çalıştığını fark ettim. "Babam," dedim. "Sence bir şeyler biliyor mu?" Derin bir iç çekti. "Ben değil de Sergen babandan şüpheleniyor ki haklı gibi. Seninle olan konuşması... Bilemiyorum Asya. Baban çok şüpheli davranıyor." Derin bir nefes aldım. "Babam, güvenilmez biridir. O, parası için her şeyi yapar. Eğer karşı taraf para teklif ederse..." Sustum. Yumruklarımı sıktım. Gözyaşlarımı olabildiğince geri ittim. "Beni anında onların eline verir. Hiç düşünmez." Gözlerimi açtığımda yeterince duygusuz çıkan sesimi ve gözlerimdeki duygusuzluğu gören birisi umursamadığımı düşünebilirdi. Amacım da bu değil miydi zaten?
"Anlıyorum," diye mırıldandı. "O zaman ben gideyim. İyi günler dilerim." Yavaş adımlarla odadan çıktı. Beni odada yalnız bıraktığını düşünüyordu belki ama yalnız değildim. Düşüncelerim. Beni yalnız bırakmayan düşmanım. İçime derin bir nefes aldım. "Beni anında onların eline verir, hiç düşünmez." Ne kadar da basit bir cümleydi. Yedi kelime. Durumumuzu sadece bu yedi kelime mi ifade ediyordu? Acınası bir haldi. Kızını hiç düşünmeyen bir baba ve yıllarca ona katlanmış bir kadın, öz kızı. "Beni neden hiç sevmedin baba?" Bu cümle dudaklarımdan döküldüğü gibi pişman oldum. Ayağa kalktım ve camın önüne geçtim. "Tüm suçu bana yıkmana izin vermeyeceğim. Bana küçükken yaşattığın her şeyi bire bir iade edeceğim, Baran Güngör. Beni parayla satamayacak kadar korkacaksın benden! Her göz göze geldiğimizde titreyeceksin!" Söylediğim sözleri ne kadar öfkeli söylesem bile arkasındaki hüznü herkes görebilirdi. Alt dudağım küçük bir çocuk gibi titredi ve gözümden bir damla yaş düştü. Hayır, sakinleşmeliydim. Öğretildiği gibi yaptım ve bir şarkı mırıldandım. Bu annemin bana öğrettiği bir yöntemdi.
"Ceza mı bu çektiğim çile mi?
Yıllardır tuttuğum nöbet bitmeyecek mi?
Bir küçük kar tanesi gibiyim avucunda eriyen,
Dön bebeğim."
Annemin her gece mırıldandığı bir şarkıydı bu. Özellikle uyumam için söyledi bir şarkıydı. O zaman anlamazdım, bilmezdim anlamını ama şu an çok daha anlamlı geliyordu.
"Gözyaşlarını görürsem erir kanatlarım,
Uçamam rüyalarında yanına,
Sonsuzluk senle başladı,
O küçük dünyamda.
Unutma gittiğinde yarım kaldım."Bu şarkı annemdi, çocukluğumun en güzel günleriydi. Ne zaman öfkelensem, üzülsem, özlesem bu şarkıyı söyler dururdum. Bu şarkıyı bana söylerken bazen ağlardı, ben silerdim göz yaşlarını. Şimdi benim akan göz yaşlarımı kim silecekti? Şimdi uyuyamadığım gecelerde kim saçlarımı okşayıp bana şarkı söyleyecekti? Beni kim çekecekti bu çukurdan? Başımı olumsuzca iki yana salladım. Düşünme bunları, düşünme...
![](https://img.wattpad.com/cover/358945767-288-k671976.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİKAM OYUNU - 1
Akcja"Bazen kalbimin tam ortasında bir bıçak hissediyorum: İhanetin bıçağı. Burada kimseye güvenemezsiniz. Babanıza bile..." Ben kim miyim? Herkesin dilinden düşüremediği savcı, Güngör Holding'in tek varisi, Babasının başarısı, Kahve Şekeri, Asya Güngör'...