4

301 24 30
                                    

Oy vermeyi ve satır arası yorum yapmayı unutmayınnnn, iyi okumalar! 💙

••••

Rengin elinde kitaplarıyla amfiye ilerlerken iki adam da arkasında onu takip ediyordu. Gözünün önünden ayırırsa bir olay çıkmasından korktuğu için onları da öğrenci gibi derse sokacaktı. Amfinin önüne geldiğinde Rengin durdu ve onlara baktı.

"En öne oturun, sakın bir olay çıkartmayın. Bir şey söyleyecek olursanız da 'hocam' diye hitap edeceksiniz. Lütfen beni zor duruma sokmayın."

"Tamam meraklanma sen."

"Umarım." dedi ve içeri girdi. Fatih ve Halil de hemen gidip en ön sıraya oturdular.

"Günaydın arkadaşlar, nerde kaldığımızı hatırlatacak olan biri var mıdır?" dedi eşyalarını masaya bırakırken.

Huyu böyleydi, gereksiz konuşmalara girmeden direkt olarak derse başlardı.

"II. Murad dönemindeydik hocam."

"Evet, notlarıma göre II. Murad'ın tahtı Mehmed'e bıraktığı kısımda kalmışız."

"Evet hocam orda kaldık."

"Tamamdır. Arkadaşlar, II. Murad, Manisa'ya
yerleştiğinde, geçimi için Menteşe, Saruhan ve Aydın sancaklarının gelirleri padişaha gelir olarak tahsis ediliyor. Fakat II. Murad, sağlığında tahtı oğluna bırakma kararı veriyor. Zira tahttan kendi rızasıyla çekilmiş dahi olsa dönemin zümreleri tarafından kabul görmesi tam olarak mümkün değildi." dedi genç kadın ve boğazını temizleyerek sözlerine devam etti.

"Bu olay devlet içinde dahi tartışma konusu hâline geldi. Bazıları Fatih'in zeki birisi olduğunu ve üstesinden gelebileceğini düşünürken bazıları da henüz küçük olduğu için padişahlık için yetersiz olduğunu düşünüyordu. Tahmin edeceğiniz üzere çocuk yaşta olan bir padişahın tahta geçmiş olması, Osmanlı Devleti'nin rakipleri için kaçırılamaz bir fırsat ortaya çıkarmıştı. Böylesi bir ortamda Osmanlılar aleyhine yapılacak bir ittifakla rakipleri oldukça kazançlı olabilirlerdi."

Kısa bir soluklanmanın ardından devam etti.

"Fatih'in bu olay üzerine babasına söylediği sözleri hepiniz biliyorsunuzdur ama ben yine de tekrar edeyim. Fatih, padişahlığı 'Devletlü babam! Din ve devlet tehlikededir. Eğer padişah iseniz, buyurun ordunuzun başına geçin! Yok eğer padişah ben isem, sizi, orduma başkumandan olarak nasb ve tâyin eyliyorum!' diyerek geçici bir süreliğine babasına bırakmıştır."

Sözlerini bitirdiğinde Fatih elini kaldırarak "Hocam?"
demişti. Rengin içinden saçma sapan bir şey söylememesini umarak cevap verdi.

"Evet?"

"Ben Fatih'in babasına söylediği sözleri 'Eger bu diyâruün şehriyâriseñ külli-i vilâyetüñi ḫimâyet eyle ve eger r'aiyyet olmağa rağbet itdünise ânuñ hükmüñi r'iâyet eyle. Suṭân-ı zamânuñ da'vetine
icâbet idüb emr-i vâcibü'l ḳabûline iṭâa't eyle' olarak biliyordum. Yanlış mı acaba?"

Rengin karşısındaki adamın onunla içten içe dalga geçtiğini anlamıştı. Kollarını göğsünde birleştirdi ve yüzüne alaylı bir sırıtış yerleşti genç kadının.

"Teşekkürler, Fatihciğim. Bunları ben de biliyorum, sadece herkesin anlayabileceği bir dille söylemiştim. Zira arkadaşlarının yüz ifadelerinden de anlaşılacağı üzere sınıfın çoğu doğal olarak bu söylediklerinden hiçbir şey anlamadı." dedikten sonra cevap vermesini beklemeden masasına adımladı. Fatih gülümseyerek onu izliyordu.

ARAF - Zaman MakinesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin