Uyanmaya başladığımı hissederek gözlerimi yavaşça açtıpta kendime yabancı olan bu odayı gördüğümde kaçırıldığımı hatırlamam uzun sürmedi.
Yeni uyanmıştım ama yorgundum. Taylan dün gece ben uyuyana kadar başımda beklemiş, bir an bile yanımdan ayrılmamıştı. Bütün gece o yeşil gözler tarafından izlenirken çaresizce uyumaya çalışmıştım. Neyseki şu anda yanımda değildi kendisi.
Bir süre öylece yattıktan sonra ellerimden destek alarak oturur pozisyona geçtim. Biraz korkuyordum ama kaybedecek vaktim yoktu. Kaçmalıydım.
Bakışlarım pencereyi buldu ilk önce. İkinci katta olduğumdan camdan atlarsam kesin bacaklarım kırılırdı bu yüzden camdan atlamanın iyi bir.fikir olmadığına karar verdim. Gözlerim kapıya kaydı bu sefer. Alt kata inmeyi başarırsam kaçabilirdim belki.
Her ne kadar içime sinmese de oturduğum yerden kalktım ve yavaş adımlarla kapıya yöneldim. Elimi kapıya götürerek açmaya çalıştım ama beklediğim gibi kilitliydi, açılmadı.
Anahtar deliğinden dışarı bir göz atmaya karar verdim. Meraklı gözlerle anahtar deliğinden dışarı baktığımda merdivenlerden yukarı çıkan Taylan'ı görmemle irkilip afallayarak geriledim.
Az önce kalktığım yatağa hızla geri döndüm ve saniyeler içinde yatağa oturup geriye yaslanarak bağdaş kurdum. Sanki oturduğum yerden hiç kalkmamışım gibi.
Beş saniye geçmeden duyduğum anahtar çevirme sesiyle odanın kapısı açıldı. Taylan kapıdan içeri adımladığında yeşilleriyle buluştu gözlerim. O kadar yoğun bakıyordu ki bana, garip hissettirdi.
Şimdi bakınca deliydi falan ama yakışıklı adamdı. Siyah saçları biraz dağılmış, iki yana ayrılı şekilde kaş hizasına dökülmüştü. Yüz hatları kusursuzdu. Üstüne giydiği siyah tişört bedenini çok güzel sarmış, sportif vücut hatlarını ve belli ediyordu Altında da bol bir eşofman vardı. Neden böyle yakışıklı görünürken benim gibi birini kaçırdığını merak etmiştim açıkçası.
Yüzümde dalgın bir ifadeyle onu izlerken, Taylan'ın dudakları keyifi yerine gelmiş gibi kıvrıldı. Onu süzmem hoşuma gitmiş olmalıydı.
"Günaydın bebeğim."
"Günaydın..." dedim bende kısık bir sesle. Korkuyordum biraz.
Taylan eliyle 'kalk' işareti yaparak yüzündeki sırıtışla dudaklarını araladı.
"Gel."
Gergin ifademle baktıktan sonra istediğini yaparak yataktan kalktım ve isteksizce ona doğru yürüdüm. Karşı gelmek gibi bir şansım yoktu. Tam karşısında durduğumda aramızdaki boy farkı yine açığa çıktı.
Taylan kolumdan çokta sert olmayan bir şekilde tutup yürümeye başladığında ne olacağını bilmediğimden kalbim biraz hızlanmıştı.
"Nereye gidiyoruz?"
"Kahvaltı edeceğiz." dedi merdivenlere yönelirken.
Biraz rahatlamıştım. Yapabileceğim daha iyi bir şey olmadığından kafamı sallayıp beni yönlendirmesine izin verdim. Merdivenlerden inip oturma odasından geçerek açık bir kapıdan içeri girdik. Öutfak burası olmalıydı. İçerisi bana göre hoş duruyordu açıkçası. Herkes beyenmez ama benim hoşuma gitmişti.
Beyaz ve açık kahvenin çoğunlukta olduğu mutfakta granit bir tezgah, tezgah tarafında üstünde kavanozlar, sarmaşık ve uzun yapraklı bitkilerin olduğu küçük ve hoş tahta raflar, pencere tarafında bir puf koltuk, büyük bir yemek masası ve yine pencerelerin etrafına dizilmiş saksı saksı bitkiler. Bu adamdan bekleyeceğim son dekorasyon şekliydi herhalde.
Ben bitkileri ve çiçekleri sevdiğimden şahsen hoşlanmıştım. Modern yerleri de severim ama böyle yerlere daha bir düşkündüm. Yukarıdaki yatak odası buraya göre bomboş ve renksiz kalıyordu bence.
Ben mutfağı incelerken Taylan kolumdan sıkıca tutarak yemek masasına götürdü beni. Odayı beğendiğimi anlamış olacak ki keyifli bir ses tonuyla dudaklarını araladı.
"Beğendin bakıyorum."
Kafamı hafifçe salladım.
"Böyle yerleri ve bitkileri seviyorum." Hala gergindim ama konuştum yinede.Gülümseyerek kafasını sallarken sandalyeye oturmama yardımcı oldu. Kolumu bırakıp karşıma oturdu sonra.
"Düzgünce ye bebeğim, dün öğlenden beri açsın."
Kafamı salladım. Gerçektende en son dün öğlen yemiştim. Önümdeki tabağa bakınca açıkçası ağazım sulandı. Ne olsa yerdim şu anda açlıktan. Taylan'ın delici bakışları eşliğinde kahvaltımı ettim. Adam kahvaltı niyetine beni yiyecekmiş gibi bakıyordu. Hızlıca tabağımı bitirip ayaklandım.
"Tuvalet ne tarafta?"
Bu sorumun üzerine taylan da ayağa kalkarak bana 'gel' işareti. Onu takip ettim bende sessizce.
Bir kapının önünde durup açtı benim için. Yavaşça içeri girerek kapıyı kapatıp kilitledim. Derin nefeslerle ellerimi yüzümü yıkarken nasıl kaçabileceğimi düşünmeye başladım.
Bir anda gözlerim köşedeki küçük pencereye kaydı. Şu anda birinci kattaydık, değil mi? Bu da pencereden atlayarak kaçabileceğim anlamına geliyordu.
Hızlıca pencereyi açıp hiç düşünmeden ilk önce kafamı, sonra vücudumum geri kalanını dışarı attım. Ellerim titriyordu korku ve heyecandan. Umarım taylan çıkan gürültüden atladığımı anlamamıştır.
Ayağa kalktığımda bahçe duvarlarının çok yüksek olduğunı gördüm. Sanki hapishanedeyiz anasını. Bahçe dört metrelik duvarlarla çevriliydi. Bu halimle tırmanmam imkansızdı. Sanki biraz yarrağı yemiştim. Bu sefer kesin sikecekti beni yakalarsa.
Etrafıma bakındım. Duvarın yanında bir elma ağacı vardı. Belkide oradan duvara geçebiliridim çünkü bazı dallar duvarın üstüne uzanıyordu. Bu işe yaramalıydı.
Hızlı adımlarla ağaca doğru koşmaya başladım. Kaybedecek zamanım yoktu. Nefes nefese ağaca ulaştığım sırada arkamdan gelen tanıdık, kalın sesle irkilerek titredim.
"Asrın!"
Taylan öfkeli bir şekilde bana doğru geliyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/366878732-288-k984653.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAPMA! | BxB
Ficção GeralSağlıksız ilişki, takıntı, zorlama ve kaçırılma konuludur. #bxb #boyxboy BXB BL Boyslove