Araba bahçeye yanaşıp durmuştu. Gelen kimdi, neden buradaydı bilmiyorum ama ne olursa olsun yardım istemeliydim. Bağırıp sesimi duyurmalıydım. O araba buradan kaçış biletim olabilirdi.
Odadan kaçmak için bir hışımla kapıya yöneldiğim anda Taylan kolumu kavrayıp beni kendisine çekti. Daha ne olduğunu kavrayamadan Taylan'ın kucağında buldum kendimi. Gözlerim kocaman açılırken göğüsüne yumruğu geçirdim.
"Bırak!- Yardım edin!"
"Ssh. Seninle sonra ilgileneceğim."
Beni umursamadan belimden sıkıca kavrayarak puf koltuğa oturttu. Sonra hafif ciddileşen ifadesiyle dudaklarını araladı.
"Uslu uslu otur burada. Yoksa..." Devamını getirmedi. İmalı bakışlar attı onun yerine. Ciddileşen ifadesi beni gerdiğinden yutkunarak öylece oturdum. Sanırım ima ettiği şeyi anlamıştım.
Odadan çıkıp kapıyı üstüme kilitledi.
O gider girmez oturduğum yerden ayaklanmıştım ki Taylan'ın son sözlerini düşününce tereddüt ederek geri oturdum.
Düşündüm. Önümde iki seçenek vardı. Ya bağırıp yardım isterdim ya da Taylan'ın dediği gibi uslu uslu otururdum. Uslu uslu otursam sıkıntı yok. Yani umarım yoktur. Bağırıp yardım istesem iki ihtimal vardı. Ya gelen kişi Taylan'ın suç ortağıydı ya da benden haberi olmayan ziyarete gelmiş bir yakını. Ziyarete gelmiş bir yakınıysa beni kurtarabilirdi bir ihtimal. Belkide kurtaramazdı ve üstüne uslu durmayıp yardım istediğim için Taylan götümü... Taylan'ın suç ortağıysa uslu durmadığım için yine Taylan götümü... Ulan ne yapsak göt gidiyor.
Tereddüt ederek oturduğum yerden kalkarken bahçeden gelen yabancı seslerle duraksadım. Bir kadıla adam kendi aralarında konuşuyorlardı. İki kişi gelmişler demek. Ne konuştuklarını merak ederek pencereye yaklaştım. Pencere dışarıdan siyah şeyle kaplı olduğundan bahçe görünmüyordu ama dışarıdaki konuşma sesleri duyuluyordu. Şiveli konuşuyorlardı. Biraz kısık geldiğinden bazı şeyleri duyamasamda duyabildiğim birkaç cümle yetti bana.
"Olan olmuş artık. Elden ne gelir abla?"
"Taylan için endişeleniyorum Hakan. Hem kendi başını hem de bizim başımızı yakacak."
"Endişelenme. Kaçırdığı çocuk tek başına yaşıyormuş. Anne babası da yok arayanı soranı da. Yani kimse bilmiyor burada olduğunu."
"Çocuk umrumda değil. Asıl dedem Taylan'ın yaptığı şeyleri öğrendiğinde ne olacak biliyorsun değil?"
"Öğrenmeyecek. İzin vermeyeceğiz. Bir şekilde saklayacağız. Birde bardağın dolu tarafından bakmaya çalışalım. Belki o çocuk iyi gelir Taylan'a."
Duyduklarıma gözlerim kocaman açıldı, donup kaldım. Doğru duyup duymadığımı anlamaya çalıştım. Benden bahsediyorlardı. Kaçırıldığımı biliyorlardı. Bilip sustukları yetmezmiş gibi hakkımda ettikleri laflar hazmedilecek cinsten değildi. Tek dertleri kaçırıldığımı saklamak mıydı cidden? Bana ne olacağı kimsenin umrunda değil miydi? Bir insan nasıl buna göz yumabilir aklım almadı. Bunlar Taylan'dan yüz kat daha beterdiler amına koyayım.
Nefes alış verişim hızlanırken dişlerimi sıkarak dolu gözlerime engel olmaya çalıştım. Bir an cama sertçe vurup var gücümle çığlık atmak istedim ama sonra vazgeçtim. Bu delilerden boşuna yardım istemeyecektim. Bağırdığıma, yardım istediğime değmezdi. Taylan'ın az önceki imalı sözleride aklıma gelincede oturup sessizce gitmelerini bekledim. Bunlardan yardım isteyeceğime burada Taylan'la birlikte çürürüm daha iyi.
☆
Mutfağın kapısı açılırken yutkunarak kafamı kaldırdım. Çatık kaşlarıyla odaya giren Taylan'ın puf koltukta kılını bile kıpırdatmadan oturan beni görünce yüzü gülmeye başladı.
"Şaşırttın beni bebeğim."
Gergin ifademle yüzüne baktım. O ise sırtını duvara yaslıp kollarını göğüsünde birleştirerek konuşmaya devam etti.
"Beni dikkate alacağını düşünmemiştim. Ne yapar eder yardım istersin sandım."
İlk başta sessiz kalmayı düşünsemde konuşmaya karar verdim bu seferlik. "Ben de öyle sanıyordum... Vazgeçtim sonra." dedim kısık sesimle.
Meraklı bir tonda tekrar konuştu. "Neden vazgeçtin?"
Cevap vermedim. Kafamda birsürü soru işareti varken ilk önce gelenlerin kim olduğunu sorsam daha iyi olur diye düşündüm. Her ne kadar cevap alamayacağımı düşünsemde. Kısık sesimle tekrar konuştum.
"O-onlar kimdi?"
"Abim ve ablam."
Kaşlarım havalandı. Bunu beklemiyordum.
"Aslında İstanbul'a iş için gelmişti abim. Benimle yüz yüze konuşup eve lazım olan birkaç ıvır zıvırı getirmek için Kırklareli'ye uğradı. Ablamı getirmesini ben de beklemiyordum. Bu gün İstanbul'da kalıp yarın memlekete dönecekler."
Sanki bana açıklama yapar gibi konuşması beni şaşırttı. En ufak detayına kadar söylemişti. Beni kaçıran adamla normal bir şekilde sohpet ediyormuş gibi hissettim anlık olarak. Taylan tekrar söze girerek ağzını açtı.
"Sen söyle bakalım neden yardım istemekten vazgeçtin bebeğim?"
"Onlardan yardım isteyeceğime burada seninle çürürüm daha iyi."
Taylan'ın gözleri bir anlığına büyürken birkaç saniye içinde şaşkınlığı geçince gözleri parladı, dudaklarının kenarı kıvrıldı. Keyifli bir gülümseme vardı yüzünde. Hoşuna gitmişti galiba söylediklerim.
"Benimle kalmak istedin yani?" dedi sırıtarak. Beni nerenle dinledin acaba.
Hemen söze atladım. "H-hayır. Sen odadan çıktıktan sonra bahçeden sesler geldi. Kendi aralarında konuştuklarını duydum."
Tek kaşını kaldırdı. "Ne duydun?"
"Kaçırıldığımı biliyorlarmış. Bile bile göz yumuyormuş kardeşlerin. O yüzden boşuna yardım istemeyeyim dedim."
"Bildiğin uslu uslu oturdun yani?"
Sıkıntılı bir nefes vererek kafamı olumlu anlamda salladım.
"Güzel." dedi.
Sonra yay gibi kıvrılan dudaklarıyla aniden "En son nerede kalmıştık?" diye sordu.
Ne demek istediğini anlamayarak yüzüne baktım.
"Ne?"
"Sabah kahvaltıda ne söylemiştim sana?"
Birden bire neden böyle birşey sorduğuna anlam verememiştim. Ne demek istediğini düşündüm. En sonunda kahvaltıda söylediği şeyleri ve nasıl korktuğum aklıma geldi. Gözlerim irileşti. Zorlanarak konuşmaya çalıştım.
"N-ne demek istiyorsun?"
Taylan'ın ifadesi anlam veremediğim bir şekilde ciddileşti. Yaslandığı duvardan ayrılarak aramızdaki mesafeyi kapatmaya başladı. Hiç düşünmeden ben de oturduğum yerden fırlayarak birkaç adım geriledim.
"Yaklaşma!"
Beni umursamadan aramızdaki mesafeyi kapattı. Kalbim korkuyla hızlanmaya başlarken geriye doğru bir adım daha atıp duvara yaslandım.
"Dur dedim!"
Bir adımda kendimi savunma fırsatı vermeden bileklerimi kavrayıp beni duvara sabitledi. Bedenimi duvara bastırdı. Başını üstüme eğdiğinde sıcak nefesini kulağımda hissettim ilk önce. Sonra duyduğum fısıltıyla bütün bedenim kaskatı kesildi.
"Artık bana alışman için verdiğim sürenin yavaş yavaş sonuna geliyoruz, Asrın'ım."
☆

ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAPMA! | BxB
General FictionSağlıksız ilişki, takıntı, zorlama ve kaçırılma konuludur. #bxb #boyxboy BXB BL Boyslove